Gönderi

144 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
" Her gördüğünü bilmeye uğraşma , her işittiğini merak etme.. "
Servet-i Fünûn döneminin önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar ile tanıştığım eser oldu. Gulyabani konusuna eminim herkes Kemal Sunal filminden aşinadır. Dönemin toplumunun inanmış olduğu , kalıplaşmış olan paranormal olaylar gayet güzel bir şekilde ele alınmıştır. Gürpınar , insanların çevresinde olup biten olayları sorgulamadan , tefekkür etmeden ve zihinlerinde mukayese etmeden inanmasını ; az da olsa mantıklarını kullanabilseler gerçekleri göreceklerini kusursuz bir biçimde kaleme almıştır. Gulyabani hikâyesi , Muhsine Hanım'ın anlatmış olduğu en ünlü hikâyelerdendir. Gulyabani öyküsünün başkahramanı Muhsine Hanım'dır. Olaylar bizzat kendi başından geçmiştir. Muhsine Hanım'ın eşi sürekli eve sarhoş gelip , ona şiddet uygulamaktadır. Bu sebepten mütevellit eşinden boşanıp , dul bir kadın hâline gelmiştir. Rahmetli annesinin en samimi arkadaşlarından olan Ayşe Hanım , Muhsine'ye bir iş bulur. Üsküdar'da bir köşkte hizmetçilik işi olduğunu söyler ve Muhsine Hanım bunu kabul eder. Üsküdar gibi uzak bir yere giderken onları götüren arabacı yolda bu köşk hakkında bazı rivayetler sunar. Köşkün hanımının cinler tarafından delirtildiğini , oraya giden hizmetçilerin çarpıldığını söyler. Fakat Ayşe Hanım , bunların yalan olduğunu söyleyerek Muhsine'nin gönlünü ferahlatmaya çalışır. Muhsine , köşke gittikten sonra oranın iki emektarı Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen Kadın'ın cin ve şeytanlara hizmet ettiğini görür. Bu iki emektar , sürekli cin ve şeytanlardan bahsetmekte , hayatlarını onlara göre tertip etmektedirler. Kendilerine has bir batıl inançları ile bunu normalleştirmişlerdir. Muhsine , bütün bunları gördükten sonra Ayşe Hanım'a lanetler okur ve köşkü terk etmek ister. Fakat Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen Kadın , buraya gelenin çıkamayacağını , her şeyin çok geç olduğunu söylerler. Bu evin bir âdetinin olduğunu ve buna uyması gerektiğini dile getirirler: Her gördüğünü bilmeye uğraşmamalı , her işittiğini merak etmemeli... Muhsine , perili köşkte bir müddet zaman geçirdikten sonra buraya alışır. O da bu köşke mensup olan bireyler gibi cinlere hizmet eder. Bir gün temizlik yaparken odanın birinden ses duyar. Köşkün Hanımefendisi'nin , gaybden gelen sesler ile muhabbet ettiğini işitir. Ahu Baba adında birisinin onu sıkıştırdığını duyar ve çok endişelenir. Konağın emektarlarına giderek durumu söyler ve Hanımefendi'nin odasına girerler. Hanımefendi bir yerde bayılmış şekilde bulunur. Dualar okunup ayıltıldıktan sonra Hanımefendi , Muhsine ile tanışır ve onu çok sever. Muhsine de ona karşı aynı duyguları hisseder. Köşkteki cinler Muhsine'ye aşık olurlar ve onun adına gazeller okurlar. Bir peri , konaktaki rençper olan Hasan'ın kılığına girerek Muhsine'nin odasına gelir. Muhsine , bu yakışıklı suretten çok hoşlanır fakat onun peri olduğunu anlayarak odasından defeder. Sabah olduğunda Muhsine , geçen gece gördüğü peri suretine bürünmüş Hasan ile karşılaşır ve eli ayağına dolaşır. İkisi merdiven almaya gitmek için görevlendirilir. Yolda giderken muhabbet ettiklerinde , ikisi de geçen gece aynı şeyleri yaşamışlardır. Periler birbirlerinin suretlerine girerek ikisini de kandırmışlardır. Bu vesile ile Muhsine ve Hasan birbirlerine aşık olurlar ve evlenmek için sözleşirler. Hasan , evlilik detaylarını konuşmak için bir gece Muhsine'nin odasına girer. O sırada konağın sahibi niteliğinde olan Şevki Bey'in perileri ortama zuhur eder. Hasan saklanır. Şevki Bey'in perileri Muhsine hakkında ileri geri konuşur. Muhsine'yi cariye yapacağını söyler. Bunu duyan Hasan çıldırır ve bir anda ortaya çıkar. Bu periye saldırarak onunla kanlı bir dövüş gerçekleştirir. Şevki Bey'in perisi , diğer tüylüleri çağırarak Hasan'ı dövdürtür. Bu vakadan sonra cinler , Hasan'ı boğdurttuklarını , konaktaki diğer kalan kişileri de cezalandıracaklarını söylerler. Hanımefendi , Muhsine , Ruşen Kadın ve Çeşmifelek Kalfa'nın idam kararı çıkar. Gulyabani adı verilen Ahu Baba onları cezalandırmaya geldiğinde Hasan köşke giriş yapar. Gulyabani ve tayfasına köylüler ile silahlı saldırı gerçekleştirir. Böylelikle bütün olayı aydınlatmış olur. Gulyabani adı verilen kişi köşkün kâhyası Zekeriya Efendi'dir. Korkunç bir surete bürünerek köşk ahalisi üzerinde etkileyici izler bırakmıştır. Hanımefendi'nin Şevki ve Salim ismindeki yeğenleri , halalarından para kaçırabilmek için bir çok teşebbüste bulunmuşlar fakat başarılı olamamışlardır. En sonunda bu Gulyabani yöntemi akıllarına gelmiştir. Hanımefendi'ye bu surette görünerek , köşkün içerisinde paranormal gözükecek düzenekler kurmuşlardır. Zavallı kadına kafayı yedirtmişlerdir. Hasan tüm bu gerçekleri köşk mensuplarına , köylülere anlatır. Hanımefendi , Muhsine'yi Hasan'a verir. Hasan ile Muhsine ebedî bir aşk sergüzeştine imza atmışlar ve hâlen ilk günkü gibi ateşlilerdir... Dönemin şartlarına göre yorumlayacak olursak gerçekten altında verilmek istenen mesaj ile çok sağlam bir eserdir. 1913 yılı civarında yayınlanan bu eser , insanların çeşitli batıl inançlarla , çeşitli paranormal hikâyelerle kandırıldığını gözler önüne serer. Yazılmasının üzerinden bir asır geçmesine rağmen hâlen günümüzde bu çeşit zırvalara inanılmaktadır. Gördüğünü ve işittiğini sorgulayan nesilden korkulmakta , sorgulamanın ve tefekkür etmenin kötü bir şey olduğu vurgulanmaktadır. Gürpınar , bu eser ile düşünmenin önemini , cahil kalmanın da oluşturabileceği hasarları gözler önüne sermiştir. Herkese iyi okumalar dilerim...
Gulyabani
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910.8k okunma
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.