"Nasıl da istiyorum bir bilsen
bir bardak su gibi
başucunda olmayı." (s. 44)
Hani zaman zaman canınız ansızın tatlı ister, tatlı krizine girersiniz, veyahut gece gece çiğ köfte yeme isteği gelir, yemeden bastıramazsınız, işte öyle bir anda geldi şiir okuma isteğim, ansızın, okumadan dinmezcesine.
Hani der ya
Orhan Veli Kanık:
"Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti," diye. Nedense benim şiir okuma hastalığım da hep boğucu, kasvetli havalara denk geliyor. İlk bulduğum kitapçıya girdim ve yine ilk elime gelen şiir kitaplarını aldım. Onlardan biriydi
Puslar İçinde
"İnsan okudukça vadi
yazdıkça ırmaktır hâdi." (s. 45)
Hayatta hiçbir karşılaşmanın tesadüf olmadığına inananlardanım. Gerek insan olsun, gerekse bir kitap.
Arif Ay ile tanışmamda da bunun geçerli olduğunu düşünüyorum. Bir Sezai Karakoç sesi aldım onun şiirlerinde, bir Nuri Pakdil. Yer yer Necip Fazıl Kısakürek oldu yer yer Cahit Zarifoğlu. Adalet, doğruluk, iman kokuyordu dizeleri, bir çizgisi vardı belli, şiirlerinden okunuyordu. Hangi mısrasını okusan seni başka yerinden vuruyordu.
"İnsanın
dağın ve taşın
suça ortak olduğu
günlere geldik."
Şairlerin dünyaya daha farklı bakabildiğine inandım hep. Hassas yürekleriyle ruhumuza hitap ediyordı. Duyarlı olmalıydı şair, ülkesine, dünyaya duyarlı. Toplumun ve hatta insanlığın sesi olmalıydı. Yoksa neye yarardı yazıp çizmek? Sanatın sanat için olduğu dünyalar geride kalmıştı. Toplum kan ağlıyorken, savaşlar oluyor insanlar ölüyorken sanatçı susamazdı. Yoksa nerede kalırdı onun hassas yüreği? İnsanlar ölüyor ve yürekler kanıyorken...
"Kırıla kırıla büyüdük çocuğum
ne yaza yetişebildik
ne sıcacık bir kışa." (s. 60)
Daha da yetişemeyiz. Koştukça daha geç kalıyor, çırpındıkça yeniliyoruz.
Momo kitabını bilir misiniz? Sevdiklerine vakit ayıramaz duruma geliyordu insanlar vakit biriktirmeye çalıştıkça. Acele ettikçe daha hızlı kaçıyordu zaman. Öyle bir yüzyılda yaşıyoruz sanki. Yağmurdan kaçıyor, sonrasında çıkan gökkuşağından bihaberiz. En son ne zaman bir gün doğumu gördük?
Bir çırpıda bitecek bir eser.
Hissettirdikleri ise bitirecek sizi.
Duyguyla okunması temennisiyle...