Gönderi

528 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Brandon Sanderson'dan okuduğum on ikinci kitap Sissoylu serisinin ilk kitabı olan Son İmparatorluk oldu. Son İmparatorluk Sanderson'ın bir kurgusu olduğu için şaşırmadığım üzere gene kitaptaki halkın inandığı, sınırlarının zaman içinde belirsizleştiği eski bir efsaneye dayanıyor. Bundan şikayetçi değilim, bir şekilde her kitabında gene de bize farklı bir hikaye sunmayı başarıyor yazarımız. Hatta bu sefer efsane geçmişte kalmamış bizzat o efsaneyle birlikte yani son bin yıldır ölümsüz ve yenilmez olan Lord Hükümdar egemenliğinde yaşıyor halk. Konuyu biraz daha açmak gerekirse, geceleri çoğu kimsenin korktuğu sislerin tüm sokakları bastırdığı, kıtlıkla ve yoksullukla mücadele edilen, gökten sürekli küllerin yağdığı oldukça depresif bir dünya var bu sefer elimizde. Elbette ne kadar yoksul bir kesim varsa bir o kadar da zengin aristokratların olduğu yozlaşmış bir sistem ve sistemin en tepesinde Lord Hükümdar ve onun özel hizmetlileri Obligatörler ve Sorgucular. Yozlaşmanın en yoğun olduğu yer ise Lord Hükümdar'ın kendi yaşadığı şehir. Bir yanda her gün balolara giden ve serbestçe kaynak israfı yapan asiller diğer yandaysa açlıktan, dayaktan ya da sırf bir asilin canı istedi diye ölen skaa adı verilen köle halk. Bin yıldır bu durum o kadar içlerine işlenmiş ki skaalar besi hayvanları gibi itaat ederken bazı asiller onların düşünüp konuşabildiğinden bile habersiz. Baş karakterimiz Vin de bu skaaların oluşturduğu bir hırsız çetesinden. Elbette boyun eğmeyen kendi kendilerine soylu gibi yaşayabilen kurnaz skaalar da bulunmakta. Vin'in bu güçlü skaalardan oluşan başka bir çeteyle tanışması ve kendini Kelsier'in liderlik ettiği bir skaa ayaklanmasının ortasında bulması da kitabımızın konusu. Kitapta 'allomansi' adı verilen güçlerimiz var bir de. Asil kana sahip Siskan denilen bazı kişiler sekiz temel metalden birinin, her metalin kendine özel gücünü çekerek kullanabiliyor. Kitabın başında bu güçlerin işleyişini hiçbir zaman öğrenemeyeceğimi sandım, bana inanılmaz karışık geldi. Daha sonraysa açıklığa kavuştu. Açıkçası bu kitap benim beklentilerimin biraz altında kaldı. Hala güzel bir kitap okuduğumu düşünüyorum ama uzun bir seri olunca Fırtınaışığı Arşivi tadında bir kitap okuyacağımı sanmıştım. Oysa Fırtınaışığı Arşivi çok katmanlı, çok titiz ve insanı içine çeken bir seriyken Sissoylu bana daha çok Elantris gibi tek kitap havasında geldi. Elbette bu durum seriye ait diğer kitapları okumamla değişebilir. Çevirinin de çok iyi olduğunu düşünmüyorum, örneğin 'Senin baban kim, kız?' (sayfa 493). Usta çırak ilişkisi kitaplarda sevdiğim bir konu, keşke bu kitapta da birazcık daha ağır bassaydı. Son İmparatorluk'ta en sevdiğim şey ise çetenin arkadaşlığı ve birbirlerine karşı esprili yorumları oldu. Sanderson kitaplarında epik fantastikle mizahı birleştirmeyi gerçekten güzel başarıyor. Ayrıca kitap akıcı bir şekilde ilerledi, durağan bir bölüm okuduğumu hatırlamıyorum. Spoiler içeren bir düşünce***: Kitaplarda karakter tutarlılığının çok önemli olduğunu düşünüyorum ve Vin bence bu tutarlılığı sağlayamadı. Eğer gerçekten her şeye bu kadar cevap verebilen kendini tutamayan biriyse bunu Camon'la olan iletişiminde de görmeliydik. Kabullenip dayak yemektense en azından tersleyip hak ederek yemeliydi ya da yazarımız Vin'e açılması için daha fazla zaman vermeliydi. Kelsier'i gizlice dinlerken, takip ederken Camon'un çetesinde insanlardan uzak kalmak için bulduğu insansız bir bölgeye saklanan Vin'le aynı kişi değildi.
Sissoylu - Son İmparatorluk
Sissoylu - Son İmparatorlukBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 20141,248 okunma
·
304 views
Deniz okurunun profil resmi
İnceleme çok güzel olmuş
Fascinating Discovery okurunun profil resmi
Kitap üzerine bilgilendirdiğiniz için teşekkürler, emeğinize sağlık☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.