Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İran, Pakistan, Çin ve Orta Asya Sovyet cumhuriyetleri arasında kalan bu dağlık ülkede komünist eğilimli, etkin ve hırslı hareketler vardı ama toplumsal bakımdan muhafazakâr ve her türlü vabancı müdahalesine son derece düşman Müslüman nüfusun içinde çok azınlıktaydılar. Bu militanların tek başlarına bırakıldıkları takdirde iktidarın dizginlerini kalıcı biçimde elde tutma şansları hiç yoktu.ıSadece güçlü Sovyet komşularının fiilen işe karışması güç dengesini lehlerine değiştirebilirdi. Ancak söz konusu komşuların da böylebir müdahalenin gerekliliğine ikna olmaları lazımdı.1978'in Nisan ayından itibaren bu gerçekleşti. Kabil ile Batı arasında başlayan yakınlaşmadan rahatsızlık duyan, sınırlarının güvenliğini ve Asya'daki cumhuriyetlerinin istikrarını koruma kaygısı taşıyan ve hiçbir yaptırıma uğramadan piyonlarını ileri sürebileceklerine inanan Sovyet yöneticileri, marksist fraksiyonlardan biri tarafından tertiplenen darbeye onay verdiler. Sonra yeni rejime karşı ayaklanmalar baş gösterince, bunları bastırmak için çok sayıda asker gönderdiler ve her gün biraz daha bataklığa gömüldüler. Tarih'te çok sık görüldüğü üzere -ama herkes kendisi için işlerinbaşka türlü seyredeceğini düsünür- Sovyet yöneticileri sürdürdükleri "etkisizleştirme" harekâtının kısa süreceğine ve kesin bir zaferle sonuçlanacağına kendilerini inandırmışlardı. Bu ağır stratejik ihtiyatsızlık o sırada rakiplerine hâkim olan ruh hali hakkında yaptıkları analizden başka bir şeyle açıklanamaz.Nitekim, uzun ve yıkıcı Vietnam Savası'nın derin travmasını yaşayan ABD'nin yeni dış maceralara atılmaya hiç hevesli olmadığına ve şayet Sovyet birlikleri Afganistan'a saldırırsa Amerikalıların buna karşı çıkmaya çalışmayacaklarına inanıyorlardı. Angola'ya Küba askerleri gönderilmesine karsı tavırsız kalmaları, artık silahlı çatışmalara hiç istekleri kalmadığını ispatlamıyor muydu?
Sayfa 113 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.