Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Evrimin Kısa Tarihi
Başlangıçta... Mütevazı başlangıçlar... Yaşam çamur birikintilerinde kımıldanmaya başlayıp balıklara, sürüngenlere ve nihayet memelilere doğru evriliyor. Ardından sahneye insanlar çıkıyor ve gezegeni kolonileştirmeye başlıyorlar. Başlangıçta sümüksü madde vardı. Darwin'in, insanların insansı maymunların soyundan gelmiş olabileceğine yönelik düşüncesi on dokuzuncu yüzyıl Hıristiyanlarını öfkeye boğmuştu. Halbuki öfkeli Hıristiyanlar henüz bu düşüncenin yarısını bile kavrayamamıştı. Aslında ilk atalarımız, birtakım sümüksü mikroorganizmalardı. Onların bile sahneye çıkışı epey geç olmuştu. Yeryüzü, güneşten koparak bağımsız bir gezegen olmasının ardından en az beş milyon yıldır üzerinde yaşam barındırmadan varlığını sürdürmekteydi. Milyonlarca yıl geçti ve sümüksü madde jöleye, jöle de yumuşakçalara dönüştü. Büyük deniz akreplerini omurgalı balıklar izledi. Yaşamın çamurdaki ilk kımıldanmalardan omurgalı balıklara ve ardından sürüngenlere ve memelilere doğru gösterdiği bu şaşkınlık verici gelişim, doğal seçilim süreciyle şekillenmişti. Hayatta kalma konusunda başarıya ulaşan canlıların belli bir avantajı vardı: Belki ışığa duyarlılık, belki de biraz daha dayanıklı bir dış kabuk. Bu canlılar büyük oranlarda çoğalabildi ve yaşamın farklı ama daima çevresine daha iyi uyum sağlayarak hayata tutunabilen biçimlere doğru evrilmesini sağladı. Sudaki oksijen yerine havadaki oksijeni kullanabilmek için solungaçları akciğere evrilen bazı canlılar karaya çıktı; bugün bile ana rahmindeki insan yavrusu, bu kadim evrimsel adaptasyonun anısına akciğer geliştirmeden önce solungaç geliştirir. Karaya çıkan bu canlılar sürüngenlerdi ve sürüngenlerin en büyüğü olan dinozorlar nesilleri tükeninceye kadar yüz seksen milyonyıl boyunca yeryüzündeki en baskın tür oldu. Dinozorların nesli muhtemelen iklimin altmış beş milyon yıl öncesine kıyasla epey soğuması nedeniyle tükenmişti. Bunun üzerine yeryüzünü düşük sıcaklıklara daha iyi adapte olabilmiş daha küçük canlılar devraldı. Bu canlılar, tüyleri olan ve yumurtadaki yavrularını sıcak tutabilen kuşlar ile kürkleri olan ve dişilerin yavrularını olgunlaşıncaya kadar bedenlerinde tuttuğu memelilerdi. Fiziksel evrimin yanı sıra süregiden sosyal bir evrim de vardı. Evrim skalasının aşağılarında yer alan sürüngenler yumurtalarını terk edip gidiyordu; yavruları başlarının çaresine bakmak zorundaydı. Fakat memeliler yavrularını besleyip büyüttü ve böylece onlarla sosyal ve eğitici bir ilişki geliştirdi. Her bireyin içgüdülerine dayanarak işe sıfırdan başlamasındansa, yararlı bilgiler aktarılabilmeye ve geliştirilebilmeye başlandı. Hayvanlar diğer hayvanlarla ortaklıklar kurmaya, sürü veya toplumlar oluşturmaya başladı. • Beş milyon yıl öncesi: İnsansı atalarımız İnsan biçimine yaklaşan ilk memeliler, yaklaşık beş milyon yıl önce Orta Afrika'daki bir insansı familyasından türedi. Bu Australopithecine'ler, yani "Güneyli İnsansılar" iki ayağının üzerinde yürüyordu (bu yüzden de ellerini kullanabiliyorlardı; bunun hayati bir önemi vardı). Australopithecine'ler, taşı yontup ucunu sivrilten ve böylece basit aletler yapabilen ilk hayvanlardı; fakat son üyeleri bir milyon yıl önce ortadan kayboldu. Yerlerini bir buçuk milyon yıl önce gelişen, Latince adıyla homo erectus olarak bilenen, daha dik bir duruşa ve daha büyük bir beyne sahip, insana daha çok benzeyen canlılar almıştı. Homo erectus ile femina erecta 800.000 ila 500.000 yıl önce yalnızca Afrika'da değil, Avrupa ve Asya'da da yayılarak Cava Adası ve kuzey Çin'e kadar ulaştı. Ateşin (muhtemelen nasıl yakıldığını değil ama) nasıl kontrol edildiğini keşfetmiş olmaları, daha soğuk iklimlerde yaşayabilmelerini sağlamıştı ve bilinenin aksine bu insan öncesi canlılar bile mağaralardan ziyade dal ve taşlarla inşa ettikleri barınaklarda yaşıyordu.
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.