Gönderi

470 syf.
10/10 puan verdi
7 yıl önce Tekirdağ'da üniversite hayatımın ilk yılıydı. Oturduğum binadan bir arkadaş edinmiştim. İsmi Simge ve Beden Eğitimi Öğretmenliği okuyordu. Okuldan arta kalan zamanlarında jimnastik antrenörlüğü yapıyordu. İleride çok başarılı bir öğretmen olacağını biliyordum, oldu da. Bense Sosyal Hizmetler Bölümü okuyordum. Ama yaşıtlarıma göre çok meraklı, ilgili bir öğrenciydim. Kesinlikle özel çocuklarla çalışan bir iş kadını olacaktım ve herkese farkındalık yaratacaktım. Bir gün Simge bana İnci'yi anlatmıştı. Bir öğrencim var esneme hareketleri yaparken çok zorlanıyor ve ağlıyor içim acıyor onu zorlamak istemiyorum. Neden dediğimde İnci Down sendromlu ve annesinin ilgisi sayesinde güzel yerlere geleceğini, nasıl zorluklar yaşayacağını, biz incinin annesi olsaydık ne yapardık gibi uzun uzun sohbet etmiştik. Çok merak etmiştim. Annesiyle ve İnci ile tanışmak istiyordum. Çünkü bende ileride bu mesleği yapacağım zaman acaba ben iyi bir eğitici olabilir miydim düşünceleri altında boğuluyordum. Bir gün Simge'nin çalıştığı yere gittim ama benim çocuklarla iletişim kurmam yasaktı ve o gün İnci oradaydı ve onu bahçeye velilerin çocuklarını izlemesi için kurulmuş TV ekranında izledim. Çok güzel kahkahalar atıyordu. Başarılı bir çocuktu çünkü annesi onun kanatları gibiydi. İçimden dualar etmeye başladım lütfen annesi gelsin ve onlarla sohbet edeyim diye. Fakat bu hiç mümkün olmadı. İnci hastalandığı için derslere gelemiyordu. zaten sonrada covid-19 başladı. Süreyya annenin kızı için bir kitap yazdığını biliyordum. Fakat o zamanlar param olmadığı için alamamıştım. Ama sosyal mecralardan takip ediyordum. 2024 yılında Ankara'da bir kitap fuarına girdim. Amacım sadece vakit geçirmek, dolanmaktı. Karşıma bu kitap çıktı. Üzerinden tam 7 yıl geçmişti. Sanki bu bir işaretti. Bu sefer kitabı aldım ve üç gün boyunca güle ağlaya okudum. Bittiğinde tüm gençlik tecrübelerim gözümün önüne geldi. Süreyya anneyle gurur duydum. Çevremdeki herkesin ya ne yapacaksın özürlüler okulunda çalışır mı dendiğinde benim hırçın bir şekilde evet yapacağım, başaracağım deyişim hala kulaklarımda çınlıyor. Ben bunu başaracağımı biliyordum. Çünkü sanki tüm ötekileştirilen çocukları ben çekiyordum. İnanılmaz bir iletişim ağı kuruyorduk ve anneneler hep mutlu ayrılıyordu yanımda. Annelerin kızım çok çekingen gelmez yanına dediğinde çocuklarının bir kaç dakika sonra benimle bir şeyler yaptığını gördüklerinde annelerin gözleri buğulanıyordu.
Süreyya Ülkü Güler
Süreyya Ülkü Güler
Cennetin Bir’İnci Günü
Cennetin Bir’İnci GünüSüreyya Ülkü Güler · Arkadya Yayınları · 2017433 okunma
·
44 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.