“Düzenim Bozulur, Hayatımın Altı Üstüne Gelir, Diye Endişe Etme. Nereden Biliyorsun Hayatın Altının Üstünden Daha İyi Olmayacağını?” Şems Tebrizi.
kitabı bitirdiğimde kulağıma fısıldanan o söz.
Merhaba, yazarımız önsöz bölümünde;”Sarmaşık’ı yazmaya başladığımda henüz 17 yaşındaydım.Evimden uzakta,son derece mutsuz ve hayattan ümidimi kesmiş haldeydim.Saat gecenin bir yarısıydı,öyle taşmıştım ki neredeyse uyuyamadığım için ağlamak istiyordum.Tam o anda kafamın içinde minik bir ışık hüzmesi belirdi.Adı Eylül’dü” diyor.O kadar içime işledi ki anlatamam. Annemin ameliyat ve sonrası derken dağılmış hissettiğim bu dönemde 
Selda Akbal okumama vesile oldu.Arka kapağını gördüğümde Eylül’ün hikayesini oldukça merak etmiştim.Kitap dahi okuyamadığım şu dönemde ilaç gibi geldi.”Kitabın sonunda yemyeşil olacaksınız” sözü boşuna söylenmemiş.
Tür olarak genç kurgu/Romantizm türünde olsa da, zor zamanlar başucu kitabı diye gönlümde yer aldı. Kitabın önsözü kalbimi nasıl etkilemiş ki, gerisini siz düşünün.
Gelelim konusuna;doğar doğmaz göbek bağı(kordonu) dahi kesilmeden çöp kenarına bırakılan bir bebek.Zor yutkundum.Bir evde bir sürü çocuğu tutup(sadece tutmakla kalsa iyi,türlü işkenceler..Üzerine sıcak su dökmeler,dövmeler)) illegal yollarla kiralayan çete desem hiç de yanlış olmaz sanırım. Kiralanan evlerden birinde 9 yaşında iken tacize uğraması.. defalarca intihar girişimi. Serap,Eylül’ü bulduğunda Esra ve Ahmet’e teslim ediyor. Esra ve Ahmet (imam nikahlı).Yaptığı kötülükler yetmezmiş gibi yediği naneler ah ahhh)
Daha önce ki evlerden ziyade Ahmet’in yanında bi tık daha kafası rahat neden tacize uğramıyor. Bu kapandan kaçarken arabaya çarpıyor. Savaş ile tanışması burada başlıyor.Savaş’ta ki Merhamet diyor ve susuyorum.Sadece tekrar ayağa kalkana kadar evinee götüren bi adam. Ev ne ev ama gizemli. Savaş’ın, anne ve Babasının da hayatı hiç kolay değildi.Sonrasında yine kapana dönmek zorunda kaldı Eylül’ümüz.
Kitap boyunca sıkmayan olay örgüsü,matruşka gibi sırlar,gizemler kovalıyor bizi. Ki en sevdiğim Yazarın dili,uslubu’nu çok sevdim. İlk kitabı olmasına rağmen kurgu aşırı iyi hissettirdi. Aynalama,alt metinde verilan mesajlar,cümlelerin raks ediyor oluşunu okumak çok keyifli bir yolculuktu. Bir kadının onca acıya rağmen yaşam ile ölüm arasında savaş verirken Küllerinden yeniden doğmaya başlıyor oluşu.. Bir bebeğin emeklemeden sonra yürümeyi deneyimlediği gibiydi Eylül’ün yaşadıkları.
İlahi sistemin işleyişi tam bu kurgu ile oryante olmuş. O gün bacağının biri olmayan anne ve kızı arasında ki diyalogları duyup tüm selpakları satın alması, ona şükürü,umudu aşıladığı yetmezmiş gibi sonrasın da uzanan bir el,kalbiniz temizse hikayeniz mutlu biter mottosunu Eylül’e yaşattı.
Gülsüm anne,Sultan teyze anneliğiniz incili kaftan. Asya ve Burcu’da kapanda ki diğer yoldaşları.Birbirlerine olan dostlukları paha biçilemezdi.Haldun bey’e ilkten kızsamda görünen her zamankinden farklı olduğu ilkesi ile nedenini anlamış oldum.
Oysa hayat hep fısıldar. Ne kadar zorluklardan geçersen geç, Her zaman umut ve şükredecek sebeplerimizin var olduğunu içimize işletiyor bu kitap. Yaralarını sev,kucakla onları. Önyargılarımızdan kurtulduğumuzda kendi benliğimizin huzur bulabileceğini gösterdi Eylül bizlere. Kitabın isminin Sarmaşık oluşunun bi kaç etkeni var elbette. Hele ki Sarmaşık Masalı beni çok etkiledi. Bir de Deniz Kızı masalı. Çiçek sensin, çiçekli günlerde Canım Eylül.Serinin 2. Kitabı umarım bizi çok bekletmez. İstek değil ihtiyaç .
Kitabı herkesin şiddetle okumasını tavsiye ediyorum. İçlerimizin yeşillenmeye ihtiyacı var.
“Sorun değil,başkalarından daha iyi olmak zorunda değilsin. Yalnızca kendinin en iyi hali ol”( yazardan bizlere)
Oleksa Yayınevi
Selda Akbal
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.