Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şunu söylemeliyim ki ben bu kadar değildim; henüz bitmedim ama, eksildim. Yakında yalnızca suyum kala­ cak, ve bu yüzden bana kızılacak. - Allah, Allah, yahni bitmiş - kim yedi bunu? İşte o an, başa dönebilsem; yahniden önceki tarihime - birden bir keçi, bir sığır, bir domuz olarak, ayaklarım tabaktaki suyuma ve ekmek artıklarına batarken, yük­ seliversem ... tüm hayalim budur. Sanki oldum olası bir büyük odayı arşınlıyor; ara sı­ ra elimi muma uzatıp yakıyor, ve haykırışımı hep son­ raya saklıyorum. "Dur!" denilen yeri de, yaşamak üze­ re erteleye erteleye tüketiyorum. Beklerken beklemedi­ ğimi düşünüp kahkahalar atıyor; bu arada elimi duvar­ lara, cama, burnuma, kalemlere ... sürüyorum. Kapının çalındığını duyar gibi oluyor; ne açıyor ne de kapıyo­ rum. Bu hep tekrarlanıyor gibi görünse de, "tekrar" di­ ye, "kalmak" diye bir şey yok. Sağım sanki solum gibi -solum, hiç yok. Gökyüzü her zamanki gibi, her zaman­ kinden farklı - bu da sıradan. Bazen bakıp, herkes gi­ bi "Ah!" diyorum; ama bunu hak edip etmediğimi bil­ miyorum. Ve bu daha varmamışçasına geçen zamanda, biraz sallanan yerde durmadan kala kalanım - ki bu bi­ linci ürkekçe tüketmek değil; daha ileri götürmek isti­ yorum oyunu. Durmadan ölüyorum yaşayabilmek için - belki de bütün psikanalizi tersine çevirmek gerek; yaşamın saç­ malığı rüyalannkinden kat kat fazla, ve zamanın hızı, tehlike getiriyor, başka değil. Bunca ses arasında duyu­ lan, bir tehlike sireninin sesi; şu, herkes için çalan ... Bir yerden gelip bir yere gitmemek, asıl asılsızlık bu. Ken­ dim hariç her şeye uzağım, ve çok kişiyi öldürdüm; ka­ fam, cinayetlerle dolu. Tüketmek gerek anlamları - ama üretmek ve tüket­ mek. .. Yok etmek -ama var edip sonra yok etmek. .. Gü­neşi suçluyorum - söndürmek gerek bu boş yangını. Bana en uzak yerlerdeyim çoğu zaman - sonsuz yaşa­ mın içindeki düzelmeyen kambur... Benim gökyüzüm delinmedi; delinen, anlar ve zihnimin saydamlığı. Günün en güzel saatleri akşam altı-yedidir diyordum ya; sanıyorum bu da doğru değil. Sonbaharı da (sahip olamadığım tek mevsimimi; yani yaşamımı) yine elim­ den kaçırdım. Gerilerden konuşuyorum, sık sık (getir­ diğim bir şey olmamasına rağmen). Bazen de öne geç­ meyi deniyorum, ve nereye baksam, yaşamım değil gördüğüm. Bunu doğruluyor bir başka yüzüm. Kendi­ mi ve sesimi suya düşürdüğüm yeri ve zamanı bile ha­tırlamıyorum. Bir yankı olarak kalıyorum suyun üstün­deki aksimle - bir gün silivermeyi düşlediğim ... Yaşamım bir can çekişme süresi-ni bilmediğim. Ve hiçbir şeye şaşmıyorum - her şey bildik diyordum ya; bu da doğru değil. Ben dünyaya olup biteni hayret­ le izlemeye ve şaşırmaya gelmişim - durmadan şaşır­maya ... Ama ne söylersem söyleyeyim, ne çalarsam çalayım, bu kamburu yüklendiğim için oyunbozan oluyorum. Yine söylemek istediğim bunlar değil­ Ve tüm ağıtlar gibi bu da iğrenç. *** Şule Gürbüz
·
1 artı 1'leme
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.