Yarım bırakılan bırakmak mecburiyetinde kalan onlarca yüzlerce hayat.. Irkına, milletine, gelenek ve göreneklerine, yaşadığı coğrafyasına mensup olup kopartılmaya çalışan, mecbur kalıp kopan, yıpranmasına rağmen hala pes etmeyen ayakta duran sonsuz fidanlar… Lompen fikirlerle, sıkıca tutunmuş ideoloji ve kibirleriyle gözü doymak bilmeyen pis boğazlıların yaşattıkları insanlık dışı eylemleriyle yıllardır (mazlumlara yaptıkları) annelere, ailelere geride bıraktıkları şey ömrü boyunca aynı evde, sofrada, seslerin, çağırılan isimlerin arasında eksikliğini hissedecek koca bir acı, gözyaşı ve evlatlarının hakkını aramak oldu.. Her şeye rağmen evlatlarının hakkını savunan ve sırf savunduğu içinde şiddete maruz kaldı, bazılarının da hapsi istendi barış annelerinin. O annelerin çoğu evladının hakkını alamadan gitti o buruk acıyla çoğu da hala umudunu kaybetmeden gidip evladının sesi olmaya çalışıyor zorbalıklara rağmen. Halbuki evlatlarının ne yaşadığı coğrafyasını ne ırkını ne dilini seçmek onların elindeydi ne de hiç birimizin. Kitap 5 bölümden oluşmuş ve her bir bölümü sanki dedenin torununa anlatır gibi sade ve temiz üslupla tertiplenmiş her bir sayfası bilgi, her sayfasında da okuyucunun bir parça kendini okuyacağı kitaplardan biridir. Yapanı daha belli olmayan cinayetler, barış anneleri, yaşadığımız coğrafyanın zenginlikleri, zulm gören halkın yaşadıklarını, çoğu ortak acılarımızı anlatıyor. Hakkında yazılması gereken çok şey var ama gene susmayı tercih ederiz kitapta onlardan biri benim için… Yazar kendi halkına tarihine bilgiyle dolu ve seven okurlarına sıcağı sıcağına severek aktarmış. Kitabı merak edenlere öneririm. Kolay okumalar.