Gönderi

"Yapmak zorunda olduğumu hissettiğim bir şeyi asla yapmam seninle. Seninle yaptığım her şeyi isti- yorum. Seni o kadar çok istiyorum ki, bunu sana ver- mekten başka bu isteğin tamamıyla nasıl başa çıkabi- leceğimi bilmiyorum. Bu yüzden otur," dedi ve elini ona doğru bastırdı. Sonra aniden durdu. "Fantezinin, benim sana oturmanı söylememi içerdiğini sanmıyo- rum. Bana ne yapacağımı söyle." Ah, siktir. İşi bitmişti. Vücudu hararete tehlikeli derecede yaklaşmıştı ve Julia henüz ona dokunma- mıştı bile. Ama bu boşuna Clay'in fantezisi değildi. Onu nasıl istediğini biliyordu; açık havada. "Seni bal- konumda istiyorum." "Nasıl arzu edersen," dedi Julia, gözleri onunkileri yakaladı, sırtının üzerinden ona bakarak merdivenler- den aşağı inerken içlerinde bir parıltı vardı. Yürürken ona muhteşem kıçının mükemmel görüntüsünü sunu- yordu. Onun kıçına yapmak istediklerini hayal eder- ken aleti pantolonunun içerisinde sertçe seğirdi. Julia sürgülü cam kapıya gelip çekerek açtı ve bir parmağı- nı bükerek Clay'i çağırdı. "Şezlongun üzerine," dedi ona Clay ve Julia yas- tıkların arasında emekledi. Clay bütün bu zaman bo- yunca gözlerini onun üzerinden ayırmadı, arabalar ve taksiler beş kat aşağıdaki caddede hızla ilerlerken, Clay onun bedeninin bütün hareketlerinin tadını çı kardı. Eğer tuğla parmaklıklardan aşağı göz atacak ol- saydı Manhattan gecesinin nasıl gelip geçtiğini seyre-debilirdi. Ama Julia dışında hiçbir şeye bakamıyordu. Julia arkasına yaslandı, kızıl saçları yastığa yayıldı, uzun bedeni tahta şezlong boyunca uzanmıştı. Sıcak bir esinti karanlık gece boyunca uçuyor, saç tutamla- rını yanağına doğru uçuşturuyordu. Clay onun üzerine ata biner gibi oturdu, kumaş onun teniyle oynasın diye, ipek fuların ucunu onun karnının, göğüslerinin, sonra boğazının üzerinde gez- dirdi. Kumaşı onun gözlerine doğru götürdü ve başı- nın arkasında düğümü sıkarken, Julia kalçalarını ona doğru kıvırdı ve Clay onun sıcaklığını pantolonunun altından hissetti. "Bunu istiyorsun," dedi, sesi kırıla- rak. "Hissedebiliyorum bunu. Senin ne kadar sıcak olduğunu hissedebiliyorum." "Bunu gerçekten istiyorum," diye fısıldadı Julia. Clay kafasını Julia'nın boynuna doğru indirerek kulağına eğildi. "Hiçbir şey göremediğini biliyorum, ama her şeyi hissedebiliyorsun. Bu yüzden bunu isti- yorum. Senin her şeyi hissetmeni izlemek istiyorum," dedi boğuk bir sesle. Julia kollarını onun boynuna doladı. "Olduğum yer çok karanlık ve senin bütün bu zaman boyunca burada olduğunu bilmem gerekiyor. Benden gözlerini ayırmamalısın." "Bütün bu süre boyunca gözlerimi senin üzerinde tutacağıma söz veriyorum," dedi Clay, onun bedenini baştan aşağıya inceleyerek. "Beni hissedeceksin.""Nasıl?" "Bana güven Julia," dedi, şezlongun en ucuna otu- rarak Julia'nın vücudunun ve onun uzun, güzel ha- caklarının mükemmel görüntüsünü yakaladı. "Oturup seni izleyeceğim ve sana hazır olduğum zaman söy- leyeceğim, sen de o zamana kadar ellerini iki yanında tutacaksın." Julia başını evet anlamında salladı ve Clay onun görüntüsünü doya doya seyretti. O muhteşem ve yu- varlak göğüslerini, emilmeyi bekleyen pembe meme uçlarını ve yumuşak, düz karnını. Sonra da bacakla- rının arasında Clay'i çağıran tangasını. Clay'in par- makları oraya dokunmayı arzuluyordu, ağzı onu tat- maya can atıyordu. Julia, Clay onun bacaklarına ba- karken kalçasını hafifçe havaya kaldırdı ve sanki onu göremese de, Clay'in ona ne kadar büyük bir özlem ve ateşle baktığını biliyormuş gibiydi. "Sana baktığımı hissedebiliyorsun değil mi?" Julia dişlerini alt dudağına bastırdı ve mırıldandı, "Evet. Gözlerini üzerimde hissedebiliyorum." "Güzel. Bacaklarını aç," dedi ve Julia bacaklarını onun için olabildiğince açarken Clay'in teni boyunca bir sıcaklık yayıldı. Clay küçük kumaş parçasını ve üzerindeki ıslaklı- ğı gördüğü zaman inlemesini tuttu. Bu kadın o kadar duyarlıydı ve onun yüzünden o kadar çok tahrik ol- muştu ki, yüzünü onun bacaklarının arasına gömme-mesi ve diliyle onu becermemesi neredeyse bir suçtu artık. "Ayrıca beni böyle de hissedeceksin," dedi Clay, iki eliyle de onun ayak bileklerinin üzerinde daireler çizdi sonra onları kavrayarak tuttu, ayakları onun el- leriyle bağlanmıştı. "Ah," dedi Julia, daha Clay ona tam anlamıyla do- kunmadan kalçalarını havaya kaldırdı ve yastıklara doğru sürtünmeye çalıştı. "Şimdi, şu an kendine ne kadar dokunmak istedi- ğini söyle bana." "Çok azdım," dedi, sesi ateşli bir fısıltıydı. "Şu anda dokunulmaya can mı atıyorsun, Julia?" "Evet. Dokunabilir miyim?" "Dokun kendine. Elini iç çamaşırının içine sok ve parmaklarını bacaklarının arasına götür." Julia elini, kadınlığını örten kumaş parçasının bel kısmına indirdi sonra daha aşağılara, daha da aşağı- lara ve tam oraya dokunduğu zaman keskin bir nefes çekti. Tanrı'm, onun parmakları kadınlığına ulaştı- ğında dudaklarının ayrılışı çok güzel bir görüntüydü. Clay, o parmakların kendisininkiler olmasını istiyor- du, ağzını onun üzerine götürmek, aletini onun içine sokmak istiyordu, ama bu işkenceyi daha fazla isti- yordu. Onu izlemeye, yapayalnız olduğu zaman nasıl göründüğünü bilmeye can atıyordu. Onun bedeninin kendi dokunuşuna nasıl tepki verdiğine tanık olmak istiyordu. "Bana nasıl hissettiğini söyle," dedi Clay,onun topuklularla dayanılamayacak kadar seksi görü- nen bileklerini tutarken. "Çok iyi," diye inledi Julia. "Çok ıslak. Parmakla- rım boylu boyunca kayıyor ve onun senin dilin oldu- ğunu hayal ediyorum." Keskin bir ağrı Clay'in bedeninin içinde yankılan- dı ve bütün içgüdüleri onu iyice becermesini söyle- di. Ama asıl nokta bu değildi. Onun çıplak bedeninin zevkle kavranmasını izlemek için bu işkenceye ihti- yacı vardı. Julia kendi eliyle boşalana kadar Clay ken- dini tuttuğundan, onu kavrayan heyecan ve bekleyiş onu daha çok azdırıyordu. "Ve dilim şu anda nasıl hissettiriyor Julia?" diye sordu Clay onun dantelin altında hızla hareket eden eline açgözlülükle bakarken. "Senin o küçük, tatlı kli- torisini dudaklarımın arasında emip seni ağzıma doğ- ru kıvrandırırken dilim nasıl hissettiriyor?" Julia kalçalarını eline doğru kaldırdı ve yüksek sesle inleyerek topuklarını yastıkların içine sıkıca gömdü. "Siktir, dilin bana çok iyi hissettiriyor. Yü- züne süründüğümü hayal ediyorum şu anda," dedi, bütün şehvetine, bütün isteğine ihanet eden ve ona dokunma arzusunu Clay'in iliklerine kadar ilerleten bir sesle. "Onu çıkar. Eğer bu kadar çabuk azdıysan bütün kadınlığını görmem gerek," dedi Clay. Julia çamaşırının belini kavradı ve hızla dizlerinekadar indirdi. Geriye kalan yolda Clay onu çekip çı- kardı ve eline aldı. "Sen bunu yaparken seni kokla- mam lazım," dedi ve ıslak kumaşı burnuna götürerek kokusunu içine çekti. Koku direkt olarak, pantolonu- nun altında acı verecek kadar sertleşmiş olan, serbest bırakılmak için yalvaran aletine gitti. "Nasıl kokuyorum?" dedi Julia elini tekrar bacak- larının arasına doğru daldırırken. "Çok azmış." "Evet, azdım," dedi kendisini kırık nefeslerle daha hızlı okşarken. "Bacaklarını sonuna kadar aç, Julia. Kendine yap- tığın her şeyi görmek istiyorum." Julia bacaklarını daha da çok açtı, Clay'in balko- nunda çok güzel, çok savunmasızdı. Gözlerinin üze- rinde bir parça ipek, ayağında topuklular ve günün her lanet saatinde arzuladığı bedeni onun için buradaydı. Onu şimdi alabilirdi, pantolonunu indirip içine girebi- lir, o sıcak ve ıslak merkezine kayabilirdi. Ama yap- mayacaktı. Henüz değil. "Kendine dokunuyor musun Clay?" diye sordu Julia parmakları kendisi boyunca uçarken. "Dokunmamı istiyor musun? Beni göremiyorsun ki..." "Biliyorum. Ama hayal edebilirim. Aletinin yum- ruğunu becerdiğini bilmem gerekiyor şu anda.""Seni pis ağızlı, pis kız," dedi Clay onun konuşma şekline onayını dile getirerek. "Pisim ve buna bayılıyorsun," dedi ve o an olay, Julia'nın uysallıktan çıkıp bir şekilde dizginleri eline almasına dönüştü. Clay bunu tahmin etmemişti ama yine de Julia onu şaşırtmanın bir yolunu buluyordu. "Ağzımdan çıkan her pis söze bayılıyorsun. Kendimi becermemi seyretmeye de bayılıyorsun, değil mi?" "Siktir. Tanrı'm, hem de çok," dedi Clay nefesini titrekçe içine çekerken. Ve zevk, görüntü ve seslerle damarları boyunca yol aldı. "İstediğim kadının kendi kendini becermesinden başka beni boşaltabilecek bir şey düşünemiyorum." Sonra pantolonunun düğmele- rini ve fermuarını açarak ondan kurtuldu. "Benim ha- yalimle orgazm olurken nasıl göründüğünü öğrenmek için ölüyordum. Şimdi öğreneceğim," dedi ve aletini okşamaya başladı. Gözlerini kapatıp zevke teslim et- mek istiyordu kendini, ama Julia'nın şişmiş vajina du- daklarında ellerini hızla gezdirdiği bu anı kaçırımasına imkân yoktu. "Göster bana. Bana şimdi göster." Ve işte oradaydı. Yüksek bir haz çığlığı. Sırtı bü- külmüş, kalçaları eline doğru kalkmış, parmakları hızlıca ve azgınca kadınlığını ovalarken çıkan zarif bir inleme. "Bu," dedi Julia, nefes nefese kalmış bir şekilde, "bu, seni, beni yalarken, yerken, becerirken, bana sahip olurken hayal ettiğim halim. Her şekilde. Hayalini kurduğum şey şimdi bu, Clay. Ah, Tanrı'm, beni becermeni çok istiyorum şu anda."
Sayfa 180
·
159 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.