Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
71 günde okudu
Turgut bu akşam ne yapalım? Gezelim. Hayır, gezmeyelim başka bir şey yapalım ama. Ne yapalım? Kitap yazalım. Onun yerine şiir yazsak olmaz mı? Olur Turgut. Sağol Selim, iyi ki varsın. Turgut bensem, Selim arkadaşım, geçen hafta konuştuğum Selim, geçen gün ölen Selim, hayalimdeki hayaletiyle hâlâ konuştuğum Selim... Peki Olric söyle bakalım sana neden bilet almıyoruz? Sıradan insanların, 'onların' göremediklerine biletler bedava efendimiz. Olric, sence ben Selim'e yeterince değer veriyor muyum, sence Selim şimdi ne yapıyordur, ne düşünüyordur? Ölümünü ve hayatını tek araştıran siz olduğunuza göre Selim'e değer veriyorsunuzdur efendimiz, ne düşündüğüne gelince, Selim'in ne düşündüğünü ne yaptığını bilemiyorum, öngörülemez bir şahsiyetti kendisi. Hayır Olric, herkes gibi davranırdı, herkesten biri olmaya çalışırdı, dışlanmaktan ve yalnızlıktan korkardı. Kimlerle dostluk ediyorsa onlara benzemeye çalışır, her dediklerini yapardı, ta ki bir sonrakinin dediği, önceki yaptığına ters düşene kadar. Bunu keşke ölümünden önce de bilseydim Olric, çok kızıyorum kendime bu yüzden. Bu bir alıntı değil. TurgutSelimOlric bağıntısı. Kendini anlayan biri olmadığında sabrediyor insan bir süre, ancak kendine veya bilinçaltına tahammülü kalmadığında ne yapar? Karakterlerden biri intiharı seçmiş. Seçiminin son derece farkında. Kendini vazgeçirmek için, bu yolun sonuna varmamak için neler neler yapmış. Diğer karakter ise hiç var olmamış birini uyduruyor konuşmak için, dinlemek için, danışmak için. Birde, artık var olmayan biriyle konuşuyor, tartışıyor, dertleşiyor. İkisi de kaçıyor, farklı seçim ve yaşamlarla kendilerine özgü yollara giriyor ve o yolda sonuna kadar gidiyorlar. Kitabın başından beri biliyoruz Selim'in yaşamadığını, Turgut'un Selim'e olan ilgisini, sevgisini, bu olayın kendinde yaptığı yıkımı ve üzüntüyü... Ölmüş, canına kıymış olan Selim'i, arkadaşlarından ve yazdıklarından öğreniyoruz, tanıyoruz. Selim ölü evet, ancak 19. bölümde öyle bir anlatıyor ki, 'Selim neden öldü, neden yaptı bunu kendine, NEDEN!' diyoruz. Selim'in ölümüne, Selim'i tanıdıktan, gerçekten tanıdıktan sonra üzülüyoruz, kalbimiz parçalanıyor, göz musluğunu kapatamıyoruz, kapanmasını da istemiyoruz, faturası çok gelsin bu ömürlük. Şimdiye kadar okuduklarım romansa (birkaç tane istisna hariç) bu romandan üstün bir başyapıt, ama bu romansa başka şeyler okuyarak bana verilen zamanı israf ederek ihanet etmiş sayılırım ki bu durumda Turgut'un hakim, Selim'in Savcı, Olric'in karşı taraf avukatı ve Süleyman Kargı'nın da tutuklama komutanı olduğu bir davada zanlı, suçlu ve daha ne kadar yakıştırma varsa hepsinden kötü bulunup ömür boyu prangalar takılı vaziyette yazmaya mahkum edelirdim. Bir kez okudum ancak içimde dinmeyen bir ses 2 kere okumam gerektiği konusunda oldukça ısrarcı, o tarafı dinleyip birkaç yıl sonra tekrar okuyacağım ve bunu yaptığım tek kitap olarak bendeki yeri özel kalmış olacak. Kitapta mistik bir enerji vardı sanki. Hastanede, sokakta, evde okurken kitapta geçen kısmın tam o sırada benim başıma gelmesi, geçmişte olduğu anlatılan olayların benim (yakın) geçmişimde de olması, gelecek planlarının benzerliği, okunan okullar, yazılanların konu benzerliği diyerek artırabilirim. Oğuz Atay'ı daha önce tanımadığım için kendime kızıyorum ve kaderin tam zamanında tanıştırdığı için mutlu ve heyecanlıyım.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,9bin okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.