Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

https://whatsapp.com/channel/0029VaIMsaPJENxw0Kga621N
🔴BÖLÜM 1: RÜYA NEDİR ? Öncelikle rüyanın ne olduğunu bilmek lazım. İnsanın bedeni vardır, ruhu vardır, nefsi vardır. Her insanın en az bir de şeytanı vardır. Dört varlık bir arada yaşar. Eğer bize ait şeytanımız olmasaydı, emin olun nefsimiz, imanımıza daha çok hizmet ederdi İmtihan bu ya, dörtlü gezeriz, yaşarız; beden burada kalır, şeytanımız burada kalır, nefsimiz de gelir aslında ama işlev bulamaz. Çünkü hepsinin kendine göre ayrı ayrı bedenleri vardır. Uyuduğumuzda ruh bedenden ayrılır ama bir hattı ve bağı vardır. Bir sakız düşünün; yapıştı, çektiniz ve 20 cm uzadı. Bunu ruh olarak düşündüğünüzde Arş-ı Ala'ya, bir ruhun müsaade edildiği yere kadar da gitse, vücuttaki bağlantılı yeri kopmaz. Koparsa ne olur? Ölür. Ölüm, işte budur. Baygınlık olur, bayılmalar olur, uyku olur, sekerat hali olur; bütün bunlarda ruh bağlantısı hep vücutta kalır. Bağlantı yeri bir iğne ucu kadardır. Bağlı olduğu yer de kalbimizdeki Rabbimizin bulunduğu yerdir. Ruh bedenden ayrılmazsa, uyku olmaz. Ruh bedenden çıkmaya başladığında uyumaya başlarız. Bağlantı olan yerin noktası kalır, geri kalanı bedenden çıkar, işte o zaman uyuyoruz. Ruh, bedenden uzaklaştıkça derin uykuya dalarız. Peki ne yapar ruh? Ruh bedendeydi, işi gücü vardı, düşündükleri vardı, aklına gelenler vardı, yarın yapacağı işler vardı, belki rahmetli olmuş annesini, babasını görmek isterdi, belki özlediği biri vardı, Ruh, uzaklaştıkça derin uykuya dalarız. Güncel hayatta yaşarken merak ettiğimiz, düşündüğümüz konuları araştırmaya başlarız. Rabbimiz, görevli meleklerle emirleri yeryüzüne doğru indirir, anlayabildiğimizi anlamaya çalışırız. Bulabildiğimiz kadarını toplamaya çalışırız Bize lazım olanları delillendirmeye çalışırız. Bu da bizim çok büyük işimize yarar ama anlayana. Rabbimizin bize ikramıdır. Peki nasıl yarar? Uyurken Kelime-i Şahadet getirdiyseniz, guslünüz var, abdestli uyuduysanız, bir de yatsı namazını kılıp konuşmadan uyuduysanız Tövbe namazını da kıldıysanız, üzerinizdeki, bedeninizdeki torbanızda ki günahlar silindi, siliniyor ya da azaldıysa, işte o ölçüde, o imanın tecelli halinde ruh bedeni terk ettiyse; o zaman bu yaptığınız dualar, ibadetler, zikirler, tövbelerle şeytanı uzaklaştırdınız. Ruh uyuduğunda, öyle noktalara gitti ki, şeytana izini kaybettirdi. Hani dedik ya “herkesin şeytanı da vardır ” diye. Şeytan sizi arıyor, bulamıyor. Çünkü şeytanın hali bedenli hal, o an siz ruh halindesiniz. Şeytanın bedeni duman olabilir, olsa da hızı düşük, Nur olduğu için Ruhun sürati çok fazla ! Dolayısıyla ruh, neyi öğrenmek istediyse kapılara başvurur. Oradaki görevli melekler, o halini görüp, zaten anlarlar senin o nurlu halinden veya nur ışığının düşük halinden. Rabbimizin de izin vermesiyle, size bazı bilgiler gösterilebilir. Ancak gerçekleşmediği için size bunları ancak şifreli verebilir. Onun için rüya yorumları vardır, gelenler bildirilir. O bildirilenleri de doğru yorumlamak gerekir. O bildirilenleri de doğru yorumlamak gerekir. Doğru anlatsanız bile doğru yorumlamadığın için yanlış yöne gidebilirsiniz. Bu gördüklerinizi siz mi seçiyorsunuz? Evet, ruh seçer. Gördüklerinizi siz mi seçiyorsunuz? Evet, ruh seçer. Bilinçaltında vardır, insanın düşündükleri, özledikleri, istedikleri olur; tövbe edip temizlendiniz, o halde uyudunuz ve şeytanı geride bıraktınız Rabbim dilerse işte o zaman Rabbimin size verdiği ikramları görebilirsiniz Başına musibet, kaza da gelecekse bu şifreli olarak verilir, siz bunu az çok anlayabilirsiniz. Rabbimiz dilerse sizden önce kabir hayatına geçmiş olanlarla ortak noktada buluşturabilir. İsterseniz Rabbimiz onları da getirtir. Gündüz yaşarken aklınızdan geçirdiniz ya, aklınızdan geçirdikleriniz de işte Rabbimize bir duadır, bir taleptir. Bilene, anlayana, teslim olana... Diğer yandan; tövbe etmediniz, yatsıyı da kılmadınız, üstüne üstlük sıkıntılı, sinirli ya da uygunsuz sözle, hakaretle kötü halde yattınız. Yani imanının nurunun üzerini şeytan sarmış, kendini kaplamış, o halde ruh çıkmaya çalışıyor. Kalpte yeri var, oradan da nur besleniyor ama o halde o nurun üzerine şeytan da yapıştığı için, sizinle beraber gider Siz bir tarafa gitmek istersiniz, o sizi takip eder, gidemezsiniz ondan Diğer yandan; tövbe etmediniz, yatsıyı da kılmadınız, üstüne üstlük sıkıntılı, sinirli ya da uygunsuz sözle, hakaretle kötü halde yattınız. Yani imanının nurunun üzerini şeytan sarmış, kendini kaplamış, o halde ruh çıkmaya çalışıyor. Kalpte yeri var, oradan da nur besleniyor ama o halde o nurun üzerine şeytan da yapıştığı için, sizinle beraber gider Siz bir tarafa gitmek istersiniz, o sizi takip eder, gidemezsiniz ondan Çünkü niye? Günahlarından dolayı ağırsınız, ruhunuz ağır. Niye? Üstünüze şeytan bindi Bir de eğer şeytanınızı güçlendirdiyseniz, günahlarla onu besleyip büyüttüyseniz; o sizi alıp istediği yere götürdü, korkuttu. Sizi hazırlanan tiyatro sahnelerine soktu. Onların kişilere özel sahneleri vardır, bize göre sanal, onlara göre gerçek sahneler, düzenlemeler. Sizin kaygılarınıza göre, korkularınıza göre düzenler. Örneğin bir fareden korkuyorsanız fare şeklinde, bir köprüden geçemiyorsanız korkuyorsanız, köprüden geçirir ama bir şekilde sizi sindirir. Sizi sindirdikçe küçültür. Orada korktukça, Rabbimizden uzaklaşırsınız Çünkü zaten uzaktınız, şeytana yakındınız. Öyle ya, iki yerden biri olacak; ya Rahmana ya şeytana; ortada duramazsınız. Çünkü o halde uyumadınız. Haliyle sizin korkularınız üzerine oynarlar. Onlar da işini yapıyor. Şeytana kızmayın. Sizin korkularınızın üzerine sahnelere götürür, sizi oralarda yaşatır, dolaştırır. "Yaşatır" derken iyi anlayın, yaşatmak Rabbimize mahsustur. Sanal dünya oluşturarak, sizi orada gezdirirler. Öyle korkuturlar, öyle sıkıntı verirler, boğmaya bile kalkarlar. Ruhta bir varlıktır. Ruhu sıkıştırdığında , eğer ruhu eğer yaralarsa; ruh nereden yaralandıysa ruh bedene girdiği zaman, kişi o bölgede ağrılarla uyanır. Ruh öyle korkar ki, hani vücuda bağlı ya, bir anda saklanmak ister. En güçlü olduğu yer vücudunun içidir. İçinize bir anda gelir; o öfke, o sıkıntı, o sinirle bir anda uyanırsınız. "Karabasan geldi beni sıkıştırdılar, şuraya gittik, o oldu, bu oldu" korkusuyla ruh bedene sığındı ve korkuyor. Artık beden de korkuyor. Allah’u Teâlâ’ya teslim olmak nerede? O an, şeytandan korkuyorsunuz. Rabbimden mi korkuyorsunuz, şeytandan mı? O an, şeytandan korkuyorsunuz. İşte o an dualara sarılıyorsunuz, okumaya sarılıyorsunuz. Niye? Yatmadan önce yapsaydınız ya ! Şeytanın her zerresi bile, aslında insana Rabbini hatırlatıyor değil mi? Bedene geldi ruh, aklınız başınıza geldi; alt beyin, üst beyin. Alt beyin ruhun beynidir, üst beyin bedenin beynidir. Gerçekte böyle yapmasalar da tıptaki açıklaması budur. Ruh, yaşadığını üstteki beyne iletmek ister; üstteki de bir kısmı hatırlar, bir kısmını almak istemez Niye istemez? Eğer hepsini almak isteseydi, Kalu Belada Rabbine verdiği sözü hatırlardı. Kim buna engel? Nefs Nefs niye engel olur? Çünkü nefs boş bir süngerdir, onu günahlarla doldurduğunuz için artık günahı daha çok istiyor; imanla doldursaydın, daha çok imanı isteyecekti Eğer nefs olmasaydı, cennete gittiğinizde o kadar meyveleri, o cennetlik olanların hazzını neyle alacaktınız? Haliyle alt beyin üste hepsini anlatmak istese de üst beyin her zaman ki gibi nefsin işine yarayanı alır, yaramayanı almaz. Nefsi de neyle doldurduysan, ona göredir. Bu gördükleriniz, yaşadıklarınız gerçektir. Hiçbir rüya, sahte değildir. Ya şeytanla, şeytanlı alemlerde, şeytanla vakit geçirdiniz ya da Rabbimizin ilmine, gücüne sığındınız, itaat ettiniz, gündüz uyanıkken yapmanız gerekeni yaptınız, uyuyunca da aynı şekilde devam ettiniz. Hani zikir çekerken uyuyunca melekler tamamlarmış ya, Rabbimiz işinizi kolaylaştırıyor ya, kulunun her halini gözetiyor da ona kolaylık veriyor ya, İşte! Ne halde uyursanız, öyle dirilirsiniz. Burada ki dirilmeyi ruhun vücuttan çıkması olarak bilirseniz, uyuduğunuz halinize göre de dirilirsiniz. Ölümün çok çeşidi vardır. Burada ölmek, kabirde de dirilmektir. Bilene, bilmek isteyene, anlamak isteyene. Haliyle şeytanla vakit geçirdiniz; şeytan kendi kitabından, kendine göre nasıl kontrol edecekse ona göre sizi dolduruyor. Neye hazırlamak istiyorsa ona göre sizi besliyor. Orada siz ona iman ederseniz, işte o zaman vay halinize! İman etmemeniz gerekir. Yok eğer güzel halde gittiyseniz, güzel halleri de gördüyseniz, geri döndüğünüzde yine iman etmeyin, bekleyin. Orada verilen mesajlar gizlidir. Onları da çözmesini bilene teslim edin, oradan açıklamasını alın. Çünkü Rabbim her yarattığı kuluna mesaj verir, Çünkü Rabbimiz her yarattığı kuluna mesaj verir, gönderir, hepsine de tecelli eder. Ruhunun istediklerine, bedenin istediklerine göre her an size bağlı, sizi besler. İşte o beslediklerinin içinde de size gönderdikleri size özeldir. İçeriğini belki melekler de bilmiyor, Bildiği de var, bilmediği de var. Eğer bildikleri varsa meleklerin ki var, bilmedikleri varsa ki var. Şöyle düşünün; sizinle ilgili bir senelik yazılı emirler Berat Gecesi'nde bir noktaya kadar gelmiş. Günlük olacak da, yarınki olacak da, ikindi vaktinden sonra öbür ikindi vaktine kadar olacak, onlar ve bütün emirler yeryüzündeki görevi meleklere dağıtıldı “Bu kişi şu saniyede burada olacak, araba çarpacak, görevli melekler siz karışmayın” denildi. Yok denilmese, koruyacak seni ve siz orada, Rüya aleminde o kazayı gördünüz. İşte bu gerçek olan ama gerçekleşmemiş olan. Siz onunla kalktınız, alt beynin üst beyine de iletti, siz o korku ve ümit etme arası çıktınız, onun endişesi ile yaşıyorsunuz. Hemen orada aklettiniz, “akletmez misiniz?” der ya Rabbim, Hemen bir sadaka verdiniz, o sadakayı da Rabbim kabul etti, hemen tecelli edildi. O musibet, sizin orada meleğin elindeki emirler anında silindi ve kaza olmadı ya da oldu, ufak bir sıyrıkla atlattınız. Ne oldu? Rüya gerçek miydi, değil miydi? İman edilir miydi, edilmez miydi? O olurdu, bu olurdu, size ne faydası var? Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüya yalan" diyebilir misiniz? Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüya gerçek" diyebilir misiniz? Siz hakikati bilmedikten sonra, "rüyalar çıkmıyor," ya da "çıkıyor" diyebilir misiniz? Neye göre çıkar, neye göre çıkmaz? Bizim akletmemiz gerekmeseydi, Rabbim bize bunları bildirmezdi. Bildiriyorsa, Melekler bile bize hizmet ediyorsa, (Rabbimin emrinden de çıkmazlar) demek ki Rabbim bizi akledebilen, bilen kullar olarak yaratmış. Niye bilen olarak? Rabbimi bilin diye. Rabbimiz Mealen: “Ey kullarım” “Siz beni tanıyın, itaat edin. Sizin düşmanınız şeytan” diyor. Diyor da, bunu anlamak için akletmemiz gerekiyor. Rüyalarla da size işaretler gönderiyor, sizden vazgeçmiyor. İşte rüyanın hakikati ! anlayana....
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.