Gönderi

296 syf.
8/10 puan verdi
Kütüphanemde olmasını istediğim ve okumayı ertelediğim kitaplardan biriydi. Sindire sindire görece daha müsait olduğum bir zaman diliminde okumayı tercih ettim, doğru karar vermişim. Bu kitabı okumaya başladığımda bir kadın olarak, hayatımın hatırlamaya başladığım yıllarından itibaren neler yaşamışım, nelerle karşılaşmışım düşüncesi hakimdi üzerimde. Ancak hiç tahmin etmediğim coğrafyalarda hayranı olduğum yazarların, sanatçıların, filozofların hemcinslerime bakışı ile başlayan şaşkınlık duygusu kitabın ilerleyen sayfalarında üzüntü ve öfkeye dönüştü. Mizojini, yazarın söylediği gibi dünyanın eski önyargısı. Kadınlar olarak erkeklerin kolaylıkla, zorlanmadan sahip oldukları özgürlüklere mücadeleler vererek, büyük meşakkatlerle erişmişiz. Yazar, kitapta mizojiniyi farklı disiplinlerde ve farklı teorilerde ele alıyor. Bu teorilerden bahsederken kronolojik bir sıra ile bu önyargının farklı coğrafyalar üzerinde nasıl başlayıp şekillendiğini görüyorsunuz. Kitap dünyanın en eski önyargısını anlatırken bizlere popülistlikten uzak bir şekilde gerçekleri olduğu gibi veriyor, bu bilgi aktarımının sonucunda makul her insan gibi bizim de önyargı sahibi olmamamız sağlanıyor. Bütün erkeklerin mizojinist olmadığını, eğer gerçeklikte şu anki dünyada popüler olan neofeminizm, radikal feminizm akımları gibi bir şey olsaydı kadınların son iki yüzyılda Batı veya Batı tarzı demokrasilerde gerçekleştirdikleri eşitliğe doğru ilerlemenin hiçbir zaman mümkün olmayacağını anlıyorsunuz. Bu kitabı okuma motivasyonlarımdan biri kadının kadına karşı önyargısının sebeplerini anlamaktı, ama kitapta genel olarak erkekler üzerinden bir anlatım mevcut. Kitaptan çıkardığım en önemli sonuç kadın ve erkek davranışının içsel bir kökene değil tam tersine toplumsal yapılara göre belirlenmesiydi. Bu sonuç kadının kadına karşı önyargısını anlamama yardımcı oldu. Erkeklerin yüzyıllar boyunca kadınların önüne kurduğu setler artık günümüz dünyasında büyük oranda aşıldı, aşılmaya da devam edecek. Her birimiz nerede doğup büyüdüysek oranın yansımasıyız. Baskılanan, katı tabular çerçevesinde büyümüş ve hayatının kontrolü başkalarına bağlı olan kişilerin anlayışlı olmasını beklemenin beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum artık, özellikle el âlem tanrısının çok olduğu küçük şehirlerde... Kişinin bu zihniyetin ve eğitimsizliğin sonuçları olarak kendi kafasına kurduğu blokajlar kolaylıkla ortadan kalkmayacak. Kitapta geçen psikolog Steven Pinker'in şu sözü kulağımıza küpe olması gereken bir söz: "Eşitlik, tüm insan gruplarının birbirinin yerine geçtiği bir durum değildir; bireyin ait olduğu topluluğun ortalama özelliklerine göre yargılanmaması gerektiğini ya da bu özellikler tarafından sınırlandırılmaması gerektiğini savunan ahlaksal bir ilkedir." Ülkemde öldürülen her hemcinsim için üzülen ve çaresiz hisseden bir kadın olarak yukarıdaki sözü toplum olarak içselleştirmemizi çok isterdim. Her yıl artan cinayetler ve şiddet için yapmamız gereken çok fazla şey var. En başta kadınlar olarak nerede durursak duralım, seçimlerimiz, eylemlerimiz ne olursa olsun birbirimize sarılmaya ve birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var. Bir insanın kendi normallerinde biriyle iletişim kurması, anlaması kolay ancak zor olan normallerimizin dışında kafamızdaki kalıpların dışında kalanları kabul etmek. Kendi yaşantımdan, çevremden, maalesef gündemden anladığım bu. Daha adil, daha eşit daha güzel bir dünyada çocuk yetiştirmek istiyorsak en başta kadınlar olarak birbirimize sarılmamız ve birbirimizi savunmamız gerekiyor. İnsanın hayat yolculuğundaki en önemli kişinin annesi olduğunu düşünüyorum, bu sebeple özellikle erkek çocuklarına çok iyi rol model olmamız gerekiyor ki yetiştirdiğimiz o çocuk başka bir hemcinsimizin canını yakmasın. Gerçekten çok etkilendiğim ve altını çizerek okuduğum bir kitap oldu. Her erkeğin ve her kadının okuması gerektiğini düşünüyorum. İncelememi de zamanının çok ötesinde bir vizyona sahip Mustafa Kemal Atatürk'e sonsuz şükranlarımı sunarak bitirmek istiyorum. 1930'larda İngiliz kadınları ötekileştirildikleri için haklarını arayan protestolar yaparken, ülkemizin kurucusu Atatürk'ün bizler için yaptığı inkılaplar, devrimler gurur verici. Kitabı okurken aklımda bu vizyoner adamın bizim ülkemizde doğmasının bir kadın olarak ne büyük bir şans olduğunu düşündüm. Çok şanslıyız, umarım hep farkında oluruz. Keyifli okumalar. :)
Mizojini - Dünyanın En Eski Önyargısı
Mizojini - Dünyanın En Eski ÖnyargısıJack Holland · İmge Yayınları · 2019301 okunma
·
40 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.