Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
8/10 puan verdi
Mutlu Mesut Kasabalardan Her Daim Kıllanmışımdır
Yok canım, ne sorunum olacak mutlu kasabalarla değil mi ama? Kafayı mı yedim ben? Siz onu film, dizi yapımcılarına, senaristlere, böyle kurgular yapan yazarlara söyleyin. Bilinçaltımıza işlemiş artık, sürekli sırıtan komşular, düzenli bahçeler, huzurlu aileler temalı yapımlar görünce otomatikman "birazdan işler boka saracak kesin" deyiveriyoruz. Burada da işler sarpa saracak ve ben bu sarpa sarışları sanırım SPOILER vermeden anlatamayacağım. O yüzden, belki de uzun bir süre sonra SPOILER'lı inceleme yazma gerekliliği hissediyorum. Hadi bakalım başlayalım... Kitabın kapağı çok tatlı, böyle pambık şeker havasında pembe bir renk, üstünde fırınımsı bir karaltıya kekimsi bir karışım süren sarışın bir hanımefendi. Puantiyeli bir elbise falan... Ama o da ne? Güzelim kadına arkadan kurma kolu takmışlar! Abi fikir çok iyi. Kitabı anlatmaya kalksan baştan sona, böylesi bir resim kullanırsın, ki cuk da oturur ama kitap okunmadan böylesi bir resimle karşılaşınca diyorsun ki "aha spoiler!"... Nitekim de öyle oldu. Kitabın bir kısmında öyle kimyasal mimyasal, işte aman efenim şebeke suyuna mı karışıyor yoksa falan filan, neler oluyor, deliriyor muyum falan derken bunların hiçbirisi olmuyor, kitap sizi şaşırtmıyor, dönüp dolaşıp android ev kadınlarına bağlanıyor. Arka kapakta yazan yazı da işin tuzu biberi zaten. Kabak gibi... "Hiç boş durmaz Stepfordlı kadınlar. Ömür boyu ROBOT gibi çalışırlar." Robotu ben büyük harflerle yazdım. Ama bağırıyor yani işler robota bağlayacak diye. Nitekim kitabın çoğunluğu da "feminist distopya" bana kalırsa. Kitabı bilimkurgu yapan tek unsur, iri memeli, güzel totolu, şekli şemali düzgün, sokakta hanfendi, mutfakta aşçı, yatakta or... işte ondan yapan androidler içermesi. Kurguya girecek olursak, kasabaya yeni bir aile taşınır ve olaylar gelişir. Evin hanımı Joanna, beyi Walter, biri erkek biri kız iki çocuk, bu cağnım kasabayı pek severler ama zamanla işin rengi değişir. Özellikle de evin beyi Walter, kasabanın çıban başı topluluğu Erkekler Kulübü'ne dahil olduktan sonra. Ulan diyorsun, kadın tamam, feminist, kendini geliştirmiş iyi kötü, sosyal becerileri ve de meziyetleri olan bir kadın, e adam da bu konuda tam destek ve aynı zamanda ikisi de Kadın Hakları eylemiyle ilgililer. Bu tarikatta neler dönüyor da bu abimiz, kendisine eşi yerine bir android atanmasına eyvallah edebiliyor? Buralar flu biraz. Temel olarak kulüple alakalı bildiklerimiz, erkekler toplanıyor, içiyorlar, sıçıyorlar, oyun oynuyorlar, eğleniyorlar, arada porno morno izliyorlar işte... Öyle. Ama baktığın zaman her birinde ayrı meziyet olan adamlar ve demek ki dünyaya dair tek dertleri de, karılarının ev işleri yapmıyor olmaları olmuş ki, oturup bütün enerjiyi buraya kanalize etmeye karar vermişler, dört ayda gül gibi karınızı sizden alıp yerine size akarı kokarı olmayan, han dediğiniz yerde hamam yapan eşler veriyorlar. Ama bu eşlerin canlıları nereye gidiyor, orası da belirsiz. Ben son dakikaya kadar bir yerlerde rehin falan tutulduklarını düşündüm saftirikçe ama finaldeki akıbeti görünce dedim tamaaaaammm... Vehbinin kerrakesi baya brutalmiş. Sondan bir önceki bölümün son kısmı ve son bölüm bence gayet de çarpıcı olmuş, bu yönüyle iyiydi bence. Yazar başlarda soft geçişler yapıp, süreci iyi yönetmiş, akabinde de sırası gelince kurguya tokat gibi bir final eklemiş. Sonsöz kısmında Peter Straub da buna değiniyor. Güzel de bir sonsöz olmuş. Gelelim olması gerekene... Hanımlar ve de beyler! Cinsiyet eşitsizliği, karşılıklı sidik yarıştırmayla çözülecek bir konu değil bir kere bunu bilmek lazım. "Ama o da şöyle yapıyor"culukla kimse bir yere varmıyor, bunu bir anlamalıyız bana kalırsa. Ha bu durum işinize geliyorsa, anlamazdan gelmeye devam edin ama aklı başında olan insanlar, bunu anlamazdan geldiğinizi pekala anlıyorlar bilesiniz ;) Sokakta hanfendi, mutfakta aşçı, yatakta orospu istersen sen, o da haliyle sokakta beyefendi, mutfakta piskoletta erkeği, yatakta da makine ister. Ona bunu veremediğin zaman oturup ağlamayacaksın sonra. Ve her iki cins için de söylenebilecek olan şudur ki, bir şeyler konuşamadığınız kimseyle uzun süre bir arada duramazsınız. Ha konuşmak bize lazım değil, "gözümüzü kaparız vazifemizi yaparız" diyorsanız fuckbuddyliğiniz hayırlı olsun der geçeriz. Hayat dediğin yiyip içip sevişmekten ibaret değil. En azından belli kaygılara sahip olan ve gelişime odaklı insanlar için durum bundan ibaret değil. Buna biraz da şundan değinmek istiyorum. Erkek olsun, kadın olsun, hayatınıza sırf macera olsun diye veya tecrübesizliğinizden dolayı vs., ki bunu kabul etmekten de imtina ediyorsunuz ya neyse, birilerini alıyorsunuz ya, sonra sıçıp batırıyorsunuz falan... Ha işte o evreden sonra sakın ola ki karşı cinsinizi tutup da genellemeye falan kalkmayın. Az oturun bi, soluklanın, yaptığınız hatanın farkına varın ve hayatınıza aldığınız davarların yükünü geri kalan hemcinslerine yüklemeyin boş yere. Herkes bir değil yani, kapiş ;) Kadın erkek konusu salt ilişkilerden ibaret değil elbet, bu konu çok su kaldırır, ben de Arşimet değilim maalesef. Kitabın konusu eşlerle alakalı olduğu için birazcık oralardan serzenişler ekleyesim geldi naçizane o kadar. Kitabı tavsiye ederim, bilimkurgu klasiklerinde diye çekinmeyin, "ben bilimkurgu sevmem" falan diye uzak durmayın, yaklaşın, bi okuyun, kararınızı ona göre verin. Haydn keyifli okumalar!
Stepford Kadınları
Stepford KadınlarıIra Levin · İthaki Yayınları · 2022812 okunma
·
380 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.