Gönderi

Rakîplerin mâşûk için atışması
Aşk dediğin onsuz olmamak, olamamakla, belki de yakınında olmak ve yakın olmakla anlaşılır." “Sevgiliyle aynı çatı altında sabahladıkları için kendini sevgiliye yakın zanneden nice ahmaklar yaşar şu dünyada. Sevgilinin hayali her gece benimle sabahlıyorsa kim onun bana yakın olmadığını söyleyebilir? Kaldı ki sevgiliye yakın olduğunu söyleyenler ondan hep uzaktır. Ondan uzağım diyenlerin uzaklıkları ise sevgilinin yakınlığı ile örtülüdür.” "Seven odur ki, sevdiğinden ne kadar düşmanlık görse yine dostluğunu arttırır. Ben onun ta yanında bile hasretini çekerek dostluğunu aramışım... Ya sen?" “Sen hasretini çekerken hiç olmazsa yanındaymışsın, ben onun hasretini ta gurbetinde bile çektim. Seninki bir rüzgâr, benimki hem ateş hem rüzgâr... Rüzgâr estikçe ateş büyüyüp yangına döner. Ben onun yenini tutmadan da ateşine çekilirim, onu görmeden de yanarım.” “Seni uzaktan bile yakan ateşin beni yakınında nasıl yaktığını hiç düşünmez misin? Sen yıllarca Yusuf'un güzelliği karşısında meyve bıçağıyla elini kesen kadınlar gibi sevgiliden bihaber, uzak ve sorumsuzdun, bense yanıbaşında onun her şeyini bilip acısını çeken Züleyha'ya döndüm. Kırıldığı zaman benimle kırıldı, gücendiğinde benimle gücendi." “Ona nasıl kıyıp da kırıp gücendirdin? Yahut ki ona kırılıp gücendiysen ya neden terk etmedin?” “Sence kırılan kalp tekrar sevemez mi?” “Kırılan bardaktan su içilebilir mi?” “Peki, bardak kırıldı diye su içmekten vaz geçer misin? Gayrı adını söyle bana!” "Can pazarında adların ne önemi vardır İshak? Sevgilinin canıyla sevenin canı arasında evvel geçen ezeli aşinalığı sürdürmektir önemli olan. Âşıkın, ruhunu maşukun ruhuna yükseltebilme çabasıdır. Kâlubela'daki aşinalığın safa ve neşvesi senin Lâlin dediğine unutturulmuş olsa da benim hatırımda hâlâ taptazedir. Ve senin ona beni unutturabildiğine inanmıyorum.”
Sayfa 219
·
147 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.