Gönderi

Evvela çocukları izledi Veli Demir. Beyin kıvrımları yeteri kadar gelişmediği için düşünceden ve hatta hislerden bile fazlasıyla uzak davranışlar sergileyen bu patates kafalı yaratıklar insanın bozuk doğasının gözlemlendiği ilk duraklardı. Hayır, aptalca oyunlar oynamaları veya sağa sola koşturmalarını kastetmiyordu. Arzulamanın en ilkel halini büyük bir samimiyetle sergilemelerinden bahsediyordu. Çocuklar savunmasız bir bebek olarak değil de onlara hazırlanan süslü püslü odalardan birer yetişkin olarak çıkıp hayatlarına başlasalardı büyük ihtimalle anne ve babalarını henüz iki günlükken katledip kendilerini sokağa vurur ve önce tecavüze sonra da yamyamlığa başlardı. Dramatik olan onları bu hale getiren ne aile, ne çağ, ne de moderniteydi... Bu düpedüz aşırı kabiliyetli bir hayvan olmanın sonucuydu ve evrimsel açıdan önüne geçilebilecek bir eşik bulunmasına rağmen doğaüstü güç böyle olmasını istediği için yahut böyle olması onun da işine geldiği için insanoğlunu başıboş bırakmıştı. Birbiriyle kumda oyuncak kürek, kova ve tırmıkla oynarken bile bu basit plastik şeylere sahip olma, ondan daha iyi oynamayı bilen yaşıtını kıskanma, kendince derli toplu ilerleyen oyunu hasetten dağıtma ve daha nice hastalıklı eğilimi gösteren bu çocuklar büyüyüp para ve şehvet gibi henüz görece uzak konumlandıkları realiteyle tanışıp onlardan önceki nesilden aldıkları dünyayı daha berbat ederek haleflerine bırakacak ve bu döngü sonsuza dek devam edecekti. Geçmişte onu yola getirmek için dinler kurulmuş, felsefe okulları ve ekolleri geliştirilmiş, gizemli tarikatler gayriresmi savaşlar başlatmış ama onun köhne düzeni yıkılmak bir kenara şöyle bir ırgalanmamıştı bile. Zira insanlık bütünüyle boka batmıştı. Onu var eden güç sanıldığı gibi bilinçli bir yaradan olmadığı için özünde bulabileceği bir hakikat kırıntısı da yoktu veya o kadar derinlerde kalmıştı ki onu duymak imkansızdı. Ancak daha beteri hakikatten böylesine kopuk olmak yalancı tanrıların sesini güçlendirmiş ve kimin propagandasını yaptığı belli olmayan bu güçler insan zihnini bir pil gibi kullanmaya başlamıştı. Veli Demir’in iman ettiği şey de pek net değildi ama kabaca şunu savunuyordu; bilinen, algılanan, yorumlanan hiçbir şey gerçek değildi ve insanlar bir yalanın içinde var olmayı kabul ederek düğmesini açık tutan tutsak bir projeksiyon cihazından başka bir şey değildi.
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.