Gönderi

"Açık Mektup :) Seni kırmayacağım demiştim @milta :)
"Merhaba benim kalbimi görebilen can dostum Nazile Serna ; Sen beni yokluğunun bitimsiz kederine terk edip gideli, yıllar geçmiş. Peki ben neden, daha iki gün önce Antikacılar Çarşısı'ndaki çay evimizde buluşup, şen kahkahalarımızla söyleşmişiz gibi hissediyorum ? Neden yüzünün her tatlı kıvrımı gözlerimin önünde, sesin hala kulaklarımda ? Unutmak denilen deva, neden uğramıyor benim ruhuma ? Elbette ki seni unutmayı asla istemezdim ama kederimin biraz olsun küllenerek azalmasını isterdim be can dostum! Eminim ki sen de benim için isterdin bunu. İnsan denilen canlı, ancak küllendirerek dayanabiliyor acılarına. Benim içimde tutuşan hiçbir ateş ise sönmüyor. Yana yana, beni kül ediyor. Kül olup bitsem yine neyse. Simurg gibi yeniden yeniden doğuyorum küllerimden, yeniden yeniden yanıp kül olmak için! İnsanların çoğu da yumruğum demir gibi diye, benim de demirden yapıldığımı sanıyor. Ne komik değil mi ? En iyi sen biliyordun benim yüreğimi. Sen de gittin! Kalbimdeki, o hiç sönmeyen yangınlara bir tanesini daha ekleyip gittin! Biraz daha kalsaydın be dostum! En azından bir defa daha sarılabilseydim sana.... Hadi gel Serna dünü bugün yapalım ve bir kez daha bunları yaşayalım; Bir gece saat oldukça geçti, gece yarısını çoktan geçmişti. İstiklal caddesindeydim ve şimdi hatırlayamadığım bir nedenden dolayı Tünel'e doğru ağır adımlarla ilerliyordum. Caddede benden başka kimse yoktu, Beyoğlu'nun atardamarı bomboştu. Galatasaray Meydanındaki dört yol ağzına vardığımda birilerinin hep bir ağızdan şarkı söylediğini duydum. Gelenler hem şarkı söylüyor hemde dans ediyorlardı. "Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç, herkes sevmeye sevilmeye muhtaç" söyledikleri şarkı Emel Sayın'nın "Mavi Boncuk" şarkısıydı. Ellerim ceplerimde, gözlerim Gökkubbede yoluma devam ettim. Yanlarından geçerken varlıklarının sadeliğini ve soğuk geceyi ısıtan çakırkeyif enerjilerini bütünüyle hissetmiştim. Hiç birine bakmadan dudaklarıma "Çok güzelsiniz arkadaşlar" anlamına gelen hoşnutluk belirtisi bir tebessüm çektim. Beyoğlu çocuğuyum sonuçta, geceler özgü iletişim zarifliğini ve dilini bilirim. Beyoğlu raconunu kitabını yazarım. Hiç beklemediğim bir şey olmuştu, aralarından biri adımı söyleyerek seslenmişti. Bu tanıdığım ve çok iyi bildiğim bir sesti, Serna! Bana seslenen sendin can dostum. Meğer grubun en önündeki kişi sendin ama ben bunu bana seslenince fark etmiştim. "Onda bunda şundadır. Şunda, bunda ondadır. Mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır" Mavi Boncuk şarkısını söyleye söyleye bana yaklaşmıştın ve şarkıyı hiç kesmeden mavi boncuk takılı sicim bir bilekliği, sol bileğime bağlamıştın. Bunu gören arkadaşların bir anda ve aynı anda kollarını havaya kaldırdılar, bileklerinde asılı duran mavi boncuk takılı bilekliklerini titrete titrete sallamaya başlamışlardı. O gecenin sisli sabahı güne vurdu, sabah öğleni buldu ve öğleden sonra olanlar oldu. Bileğime bağladığın şey aslında bir nazar boncuğuydu ama nedense sen tarafından korunuyormuşum gibi bi duyguya kapıldım. Sanki beni kuşatan manevi bir kalkandı. Bana o güveni verdi. Taa ki kırılıp, parçalana kadar! Bunu sana şimdi söylüyorum, anlatmaya daha önce fırsatım olmadı. Hediye ettiğin nazar boncuğunu bir gün bile üstümde taşıyamadım. O öğleden sonra kötü bi olayın içinde buldum kendimi. Oldukça sert bi yumruk yememle, sert bi biçimde yere düştüm. Yere düştüğümde gördüğüm ilk şey, nazar boncuğunun parçalanmasıydı çünkü düşerken sol bileğimi kontrolsüzce yere çarptım. Nazan boncuğunun dağılmasını aşama aşama ve yavaş çekim izledim. Zaman sanki kafasına darbe yemiş gibi sersemleyip, yavaşlamıştı. Nazar boncuğunun kırılması, saçılması, parçalarını yere düşmesi bitmek bilmedi. Mavi boncuk kalkanım böylece kırıldı ve ben duygu olarak bütünüyle savunmasız kaldım. Senin hediyen kırılmasaydı onun ölünceye kadar üstümde taşırdım. Bazen keşke sağ kolumun üstüne düşseydim, diye düşünüyorum. Bugünki aklım olsa dünü biraz da burasından değiştirirdim. Seni çok özledim can dostum, bana verdiğin o sonsuz güveni özledim. Biliyor musun kimse artık kendinin bile yoldaşı olmuyor. Sen ne kadar gerçektin. Sen nasıl kalbime yoldaştın. Bunca insanımsılar dururken, neden senin güzel canına vakitsiz göz dikti Azrail neden? Yinede seni geç bulup, tez kaybettiysem bile yaşamında ki varlığının, yokluğunda da varlığında olduğu gibi bana güç vermeye devam ettiğini bilmeni istiyorum. Sen bunca yıllık ömrümde tanıdığım en temiz kalpli insandın ve böylesin temiz kalp tarafından sevilmiş olmanın bahtiyarlığı bana ömrüm oldukça gurur, sevinç ve mutluluk vermeye devam edecek. Yaşadığım sürece seni bütün kalbimle sevmeye ve özlemeye devam edeceğim can dostum. Ruhun şad olsun, devrin daim olsun, yattığın toprak incitmesin....
·
1 artı 1'leme
·
4.446 görüntüleme
Lessons Learned okurunun profil resmi
Ne yaptın sen usta! Parçaladın bizi. Kelimeler bitti. Oooffff dünya off! Ferahlık ve metanet diliyorum. 🫂 🙏🏻
Aslı okurunun profil resmi
Ruhu şad olsun 🙏😢
Bibliyofil okurunun profil resmi
"Amin, inşallah🙏
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.