Gönderi

288 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Yazarı uzun yıllardır okuyamıyordum ve kendisini okumak da pek mümkün değil çünkü baskılarını bulmak da elektronik ortamdan tedarik etmek de mümkün değil. Her geçen gün kalan eserlerini bulmak zorlaşıyor. Bulduklarımızı da değerlendiriyoruz tabi. Yine bu eserinde de büyük bir beklenti içindeydim ki nasıl olmayayım? Her kitap insanı şaşırtan, merak uyandıran, bu kadar da olmaz dediğimiz bilgilerle dolu ve hepsi neticede yeni bir heyecan ve keşfedilenlerin yorumu. Sonuç olarak bizler de bir yerde artık kitap arkeologları olmuş durumdayız. Ne olursa olsun araştırmak, incelemek ve okumak istiyoruz. Hal böyle olunca yazara dair bir eser bulduğumda asla geri duramıyorum. Şöyle bir genel hatlarıyla neler var nelerden bahsediyor bunları da inceleyelim istiyorum. Hemen söyleyeyim resimler ve çizimler çok ilginizi çekeceği gibi sayfa sayısının nispeten kısa olması da sizleri bu eserin sıkıcı olduğunu düşünmekten uzak tutacaktır. Çünkü burada baştan sona robotik biçimde ilerleyen bir metin sürüsü yerine 50 yıldan fazla bir zamanda yazarın araştırdığı ve topladığı pek çok bulguyu birleştiren, resimleyen ve aktaran bir kitap okuyoruz. Bunun en güzel yanı da monoton satırlar yerine her sayfada bir sonrakini merak ettiren satırlar oluşturması. Aynı zamanda serinin 3 numaralı kitabı olduğunu da bizler hem tanıtım kısmında hem de içerikte yenilenen cümlelerle öğreniyoruz. Sayfa 56’da da bu kitabın ‘Mu’ hakkındaki 3 serinin 3 numaralı kitabı olduğu son paragrafta vurgulanan satırlar arasında karşımıza çıkıyor. Bunun yanında hatırlatalım, 2023 sonunda Stephen King okumaya başlamıştım tekrar ve o süreçte özellikle korku romanlarından ilerlemiştim. Korku sadece bir insanın bir insanı korkutması değildir lakin yazarın aktardığı bilgi ve belgeler beni çok korkutuyor. Çünkü 50000 yıl önce biz vardık, dünya milyonlarca yaşını kutluyorsa bizden önce ne vardı düşüncesi sadece birkaç korku yazarın işlediği temalar olmuşken bunu bilimsel olarak ele alan çok az kişi vardı, bunu şöyle bir 100-150 yıl evvel araştıran ise benim bildiğim 1 kişi vardı ve onun da eserini okuyoruz zaten. İnsanı araştırmaya iten en temel unsur meraktan da öte şüphedir bana kalırsa ve bir şüphe içimize düştüğünde bunun genellikle doğru olması da dikkat çeken bir yöndür. Şimdi baktığımda inanmakla inanmamak arasında gidip gelen pek çok konu olduğu gibi önemli olanın bu bilgilerden de faydalanmak olduğunu düşünüyorum. Çok basit bir ifadeyle, yoksa öğretilen veya öğrendiğimizi sandığımız tüm bilgiler bir yalandan mı ibaret sorusundaki şüphe belki bizi gerçeklere de ulaştıran etken olacaktır. Ancak bu bilgilere ulaşmak kadar bu bilgileri yorumlamak da kolay bir iş değil benim için. Şimdi bizler çıkıp Pasifik’te bir ada vardı, hatta bir kıta vardı, 9500 kilometrelik bu kıtada yaklaşık 60 milyon insan vardı ve bir gecede yok oldu desek bize gülerler haliyle. Ancak bundan 12000 yıl önce olduğu düşünülen bu olaya baktığımızda bu kıtanın kalıntılarının olduğunu da söylersek belki daha faydalı olacaktır. Yine de öyle ya da böyle görmemiz ve anlamamız gereken en temel hadise, bu durumu merak ederek okumaktır. Yoksa adımız Atlantis Komplocuları arasında karışmaktan öteye de gitmez. Bunun yanında Paskalya, Tahiti, Samoa, Cook, Marshall, Gilbert, Caroline, Mariana, Hawaii, Marquesa adalarının çevrelediği alanda bulunduğu düşünülen bu yer aynı zamanda MU denilen kadim uygarlığın ne durumda olduğunu, sembollerinin anlamlarını ve kökenlerini inceleme açısından baktığımızda belirli bir dini inanç temelinde şekillenen bir uygarlık olarak göze çarpar. Burada pek çok inanca sahip insanlar karşı koysalar da ilk emri ‘Oku’ olan dinin mensupları olarak her gördüğümüze körü körüne inanacak olmasak da merak uyandıran her konuyu da araştırmaktan geri durmayacağız. Hiçbir şey olmazsa bile yeni bir bilgi olacağı malumdur. Ki bu uygarlığın sembollerinin Hitit, Babil, Mısır, Hint, Grek ve Amerika gibi eski kültürlerle olan etkileşimi ve ortak sembolleri de gözümüze çarptığı andan itibaren sonradan ayrılan bu kıtaların ayrılmadan önce nasıl bir birliktelik içinde yaşadıkları ve ne tür bir kültüre sahip olduklarını öğrenmek gibi bir bilgiden de kendimizi mahrum edemezdik. Bizler de bu eserde temelde şunu öğrenecek ve bu düşüncenin savunulduğunu göreceğiz. Dünyada yüzlerce mezhep ve din var. Tamam bir yerde saygı duyuyoruz ama kediye köpeğe tapılan dinler bana biraz uçuk geliyor ve daha çok böyle entelektüel görünme çabaları gibi gözüküyor. Temelde ise göreceğiz ki tek olan, 1 olan yalnızca Tanrı’dır. Bizim inancımızdan bir ayet ile devam edersek, Mü’minun Suresi 31. Ayet’te şöyle der: Sonra onların ardından yeni bir nesil inşa ettik. Bu sanırım NUH Peygamber sonrasını anlatan ayetlerden biridir. Yasin Suresi 61. Ayet ise yol gösterici olması bakımından önemli ve en net mesajlardan biridir: “Yalnızca bana ibadet edin. Dosdoğru yol işte budur.” Görüldüğü üzere mesajlar nettir bizler de bilgilerimizi buna göre birleştiriyoruz. Ayrıca Nuh Peygamber ile ilgili olan ayetin Mu ile ilişkisi de kıtanın batmasıyla oluşan su taşkınının bir neticesi olarak görülmektedir. Tüm bunların akabinde yazardan daha evvel okuduğumuz 3 kitabı ve incelemelerini de paylaşarak eseri tamamlayacağız: #49694087 #49730916 #87322813 Kitaplar ise şu şekilde: Kayıp Kıta Mu - Mu’nun Kozmik Güçleri 1 Kayıp Kıta Mu - Mu’nun Kozmik Güçleri 2 Kayıp Kıta Mu’nun Çocukları Kayıp Kıta Mu’nun Kutsal Sembolleri Hepimize iyi okumalar dilerim..
Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri
Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal SembolleriJames Churchward · Omega · 201165 okunma
·
502 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.