Gönderi

Renklerden Moru alıntılar
(1) Kimi kadınların sırtlarında çocukları vardı ne kadar yorgun olsalar da şarkı söylüyorlardı Celie! Bizim oralarda yaptığımız gibi tıpkı. Yorgun insanlar neden şarkı söyler, diye sordum Corrine'e. Başka bir şey yapamayacak kadar yorgun oldukları için, dedi. (2) İsa olmak da zordu, dedi Shug. Ama o bir yolunu buldu. Unutma bunu. Öldürmeyeceksin, dedi. Bana kalırsa, benden başlayarak kimseyi öldürmeyeceksin demek istemiştir. Aptallarla uğraştığını biliyordu sonuçta. (3) Çocuk kalmış yetişkin tehlikeli bir şey, özellikle de kocanın, karısının ölüm kalımına karar verme hakkına sahip olduğu Olinkalılarda. (4) Mezar taşı var mı, dedim. Deliyim gibi baktı yüzüme. Linç edilenlerin mezar taşı olmaz, dedi. Sanki bu herkesin bildiği bir şeymiş gibi. (5) Of, Celie, inançsızlık çok korkunç bir şey. Bilmeden başkalarına çektirdiğimiz acılar da öyle. (6) Her neyse, dedim. Dua edin mektuplar yazdığım Tanrı bir erkek. Tanıdığım diğer tüm erkeklerden hiçbir farkı da yok işe yaramaz unutkan ve insafsız. Sussan iyi olur, Bayan Celie, dedi. Tanrı duyacak. Duyarsa duysun, dedim. Zavallı siyah kadınlara kulak verseydi dünya böyle olmazdı, sana söyleyeyim. (7) Tanrısız yaşamak kolay değil gerçi. Orada olmadığını bilsen bile, onsuz yaşamaya çalışmak zor. (...) (İnsanlar) Kiliseye Tanrı'yı paylaşmaya geliyorlar, bulmaya değil. (8) Senin Tanrın nasıl görünüyor anlatsana Celie. (...) Tamam, dedim. Kocaman, yaşlı, uzun boylu, gri sakallı ve beyaz biri. Beyaz kumaşlara sarınıyor ve yalın ayak dolaşıyor. Gözleri mavi mi, diye sordu. Mavi-gri gibi. Soğuk. Kocaman ama. Kirpikleri de beyaz, dedim. (...) Ardından eskiden dua ettiğinde onun da kafasında aynı yaşlı adamın canlandığını anlattı. Tanrı'yı kilisede bulmayı umarsan Celie, dedi, karşına çıkan o olur, çünkü orada oturuyor. (9) İçin rahat olsun, dedi Shug. Tanrı bütün duyguları sever. Tanrının yarattığı en güzel şeylerden biri de o duygulardır. (10) Şuk'un dediği gibi, herhangi bir şey görebilmek için önce erkeği göz bebeğinden çıkarıp atmalısın. Erkek her şeyi yozlaştırır, diyor Shug. Yulaf ezmesi kutusunun üstünde, kafanda, radyoda hep onu görürsün. Her yerde olduğuna inandırmaya çalışır seni. Her yerde olduğunu düşündüğün an onun Tanrı olduğunu sanırsın. Değil oysa. Dua etmeye çalışırken bir yerden bir erkeğin kafasını çıkardığını görürsen, def olup gitmesini söyle ona, dedi Shug. Çiçekleri, rüzgarı, suyu, büyük bir kayayı aklına getir. (11) Dinle Ciyak, dedi Harpo. Memphis'e gidemezsin. O kadar. Mary Agnes, dedi Ciyak. Ciyak ya da Mary Agnes ne fark eder? Çok fark eder, dedi Ciyak. Mary Agnes'ken sahneye çıkabiliyordum.
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.