Arkadaşlar sözlerime "Göçtü kervan kaldık dağlar başında" diyerek başlamak istiyorum. Albert Camus'un Sisifos Söyleni ve belki de Sartre, Knut Hamsun ve Werther'de(Goethe) gördüğümüz "Varoluş Sancıları" burada da kurgunun temel odağında duruyor. Hayatın anlamı, anlamsızlığı konusunda sorgulamalar yapan bir dağcı, dönemin en yüksek dağ olarak çıkılmazlığı ile bilinen bir zirvesine tırmanarak bu yolculukta anlam bulmayı hedefler. Hayatı ile ilgili her konuda kararsız ve tatminsizdir. Bu yolculuk esnasında kendi içsel konuşmalarına ve sorgulamalarına şahit olduğumuz ana karakter, sessizlik, sevgi, anlam, kentsoyluluk, uyku ve amaçlılık gibi bol sorulu konularda yanıtlar arar. Metin aslında bir nevi yazarın sorgulamalarını, oluşturduğu kurguya giydirdiği bir gömlek. Okur da, eser boyunca bir süreliğine bu gömleği giyip dolaşma hakkına sahip oluyor. Bunu çok sevdim. Yan karakterlerin esere katkısının daha fazla olmasını ve olayların anlatılma tarzının da en az betimlemeler kadar boşluksuz yapılmış olmasını umardım. Bu da esere teknik yönden bir eleştirim olsun. ;) Alıntılar festivali gibi bir eser, fakat tek bir bölümü buraya koyacağım. "Neden özlemimizin peşi sıra gitmiyoruz? Neden? Neden özlemimizi bastırıyoruz, özlemimizin örf, fazilet, sadakat dediklerimizden ve bunlarla birlikte hayata dahil olmayan her şeyden daha hakiki, daha saf, daha güzel olduğunu bildiğimiz halde? Neden bunlardan silkinemiyoruz? Neden hayatımızı yaşayamıyoruz, bu tarifsiz ilahi dünyada sadece bir defaya mahsus bulunduğumuzu bildiğimiz halde, bunun sadece bir defalığına, tekrarsız olduğunu bildiğimiz halde!" #bookstagram #sessizliğinyanıtı #maxfrisch

Sessizliğin YanıtıMax Frisch · Kolektif Kitap · 2019516 okunma

·

47 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elif Yılmaz