Gönderi

"SÜT LEVREK"
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım. Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı değildi hal, fiyatlar da biraz yüksekti doğrusu. Geçen yıl Kadınlar Pazarı'ndaki balıkçılar yolumun üzerindeydi, epey uğramıştım. Bu yıl oraya da çok az gittim. Nispeten daha hesaplı satıyorlar oradakiler ama onlara da güven olmaz. Gerçi balığı tutanları bilemem ama satanlara hiç güvenmiyorum ben. Bazılarından eski yazılarımda bahsettiğim çeşitli düzenbazlıklara çok rastladım. Bunlardan en yaygını, sanırım müşterilerce pek de umursanmayanı, değersiz balıkları daha forslu başka bir isimle satmak. Geçtiğimiz cuma günü bir tanesi küçücük kupesleri süt levrek diye satıyordu. Tabladaki etikete de "süt levrek" yazmış :). Kupese kötü bir balık diyemeyiz ama levreğe göre daha kılçıklı, kokusu daha ağır; bence levreğin yerini tutmaz. Yine de fiyatı levreğe göre daha uygun olan kupesi ağır ve yağlı balık severler tercih edebilir. Tabii "süt" kupesleri değil de irilerini kastediyorum. Zaten balığın genelde irisi, yağlısı makbuldür. Adamlar sanki kuzu satıyor gibi bir de "süt" demişler. Böyle çok hile gördüm. Sardalyayı hamsi diye satanlar, sarpayı çupra diye yutturanlar az değil. (Özellikle sarpaya aman dikkat, yenecek balık değil!) Bana da bir keresinde lagos diye kaya levreğini satmışlardı. (Öğrenebildiğim kadarıyla bunlar birbirinden farklı balıklar ama emin değilim, iyice araştırmak lazım.) Kaya levreği de güzel bir balıktı, camgöbeği renginde hafif lastiğimsi farklı bir eti vardı. Aynı balıktan daha sonra da aldım birkaç kez fakat balık aynı olmasına rağmen eti farklı geldi. Erkek dişi olma durumuna göre değişen bir özellik mi bu, yoksa başka bir şey mi etkili bilemiyorum. Şunu da söylemeliyim: Bu bir balığı başka bir adla satma işi sadece düzenbazlıktan kaynaklanmıyor anladığım kadarıyla. Bizde -belki diğer ülkelerde de böyledir- balık adlarında bir uzlaşma söz konusu değil. Mesele aynı balığa farklı farklı isimler verilmesi de değil, bunun bir zenginlik olduğu bile söylenebilir. Sorun, bir yerde kullanılan bir balık adının başka bir yerde başka bir balık için kullanılması. Sadece adlarında değil adların yazılışlarında da birlik yok. Yukarıda bahsettiğimiz kupes mesela, kaç farklı şekilde yazılıyor dersiniz? TDK'nin doğru kabul ettiği "kupes"in dışında kopes, kopez, kupez, gopes, gopez, gupes, gupez gibi farklı yazılışlar var. Yine de dikkat etmekte fayda var aziz okurlarım. Durum böyle bir farklılıktan mı kaynaklanıyor, yoksa bir aldatma niyeti mi var bilemeyiz. İşte biraz da yukarıda bahsettiğim nedenlerle belki de bu sezondaki son balığımı küçük bir balıkçıdan değil gidip büyük bir AVM'den alacağım. Almadan önce tezgâhları tek tek ziyaret edip balıklara teşekkür edeceğim. Sağ ol hamsi kardeş diyeceğim mesela, yine can simidiydin fakir fukaranın. Yüzünü gören cennetlik diyeceğim kurumlu lüfere. Selam somoncum, yine filetonu çıkarmışlar he he! Üzülme lan, biliyor musun, turuncu denince portakal değil sen aklıma geliyorsun yeminle, haydi hoşça kal. Vah yavrularım vah diye sesleneceğim palamutlara, yine nasıl istiflemişler sizi böyle, şekil şemail Hak getire; kaybolmayın bir yere, yılın her ayında kolaylıkla ulaşılan hesaplı balık unvanı sizde kalsın, görüşürüz. Evet, tek tek dolaşıp vedalaşacağım balıklarla. Aldığım çupralara da şanslısınız mübarekler diyeceğim, buz gibi tablalarda bekleyip bayatlamaktansa bir insanoğlunda yaşayacaksınız.
·
70 görüntüleme
annebülbül okurunun profil resmi
Afiyet olsun :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.