Gönderi

208 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 13 days
1450 gramlık yük(!)
Homo sapiens, memeli bir hayvan türüdür. Bu türün bireyleri olarak bizi diğer hayvanlardan ayıran özelliğimiz karmaşık düşünebilme yeteneğimizdir. Türlü araç gereç kullanma yeteneği, kunduz, fare, fil, karınca gibi hayvanlarda da vardır. Ayrıca sorun çözmedeki beceri de başka hayvanlarda denk geldiğimiz bir özelliktir. Bizi diğer hayvanlardan ayıran, bu karmaşık düşünebilme yeteneğinin yanı sıra dildir. Dil ile birçok soyut kavramdan söz edebiliriz, bunları kullanarak masallar anlatır, şiirler yazar, mitolojiler ve dinler üretiriz. İşte tüm bunları sağlayan organ insan beynidir. İnsan beyni öbür memelilere -özellikle yaşayan en yakın akrabamız şempanzeye- göre daha büyüktür. Burada bedenimizin geri kalanının kütlesini de göz önünde bulundurarak bunu söyleyebiliriz. İlkel atalarımızdan homo erectus'un beyni bizimkine kıyasla daha küçüktü, australopitecus'un çok daha da küçük. Beynimizin bu denli büyümesinin nedeni, ormanlardan savanaya çıkmamız ve bununla birlikte önce leşlerden sonra da avlanarak et yemeye başlamamızdır. Daldan sarkan bir meyveyi toplayarak yemekle bir hayvanı ölümle burun buruna gelerek avlamak arasında bir ayrım vardır. İşte bu ayrım da saksıyı çalıştırmaya yarıyor. Et yemek beynin gelişimini sağlıyor ama bu eti çiğ yediğinizde en yüksek yararı elde etmiyoruz. Etin pişirerek tüketilmesi de beyin gelişiminde önemli etkilere neden olmuş gibi görünüyor. İşte bunlardan sonra taş bıçak yapma, mağara çizimleri geliyor (soyut düşünce). Tarih boyunca beyne hak ettiği önem verilmemiş, ruhun beyinde değil kalpte olduğuna inanılmıştır. Oysa beyin bizim en önemli organımızdır. Beyin sinirler aracılığıyla komut vermese tek bir eylemde bile bulunamayız. Bu kitabın ilerleyen bölümlerinde görüleceği gibi başımızdan geçen bir kaza beynimizi etkileyebilir ve bambaşka bir kişi olarak çıkabiliriz. Beyindeki bir tümörün varlığı bizi olmadığımız sapık bir kişiye dönüştürebilir. Bir kolumuzun koptuğunu ya da kesilmek durumunda kaldığını düşünelim; beyinde bu kol sanki varmış gibi ağrılar çekebiliriz. Birisi yüzümüze dokunduğunda sanki var olmayan kolumuza dokunuyormuş gibi gelebilir. Bu beynin kendini yeniden programlaması gibi bir durum. Bunun çözümünü
V. S. Ramachandran
V. S. Ramachandran
bir ayna kullanrak çözmüş. Hastaya sağlam kolunu aynanın karşısında oynanmasını ve olmayan kolunu da aynadan görünmeyecek biçimde yerleştirmesini söylemiş. Hasta bunu bir süre uyguladıkları sonra sorunun çözüldüğünü belirtmiş. Beynimiz, kuşkusuz en değerli varlığımız. Bizi diğer canlılardan ayıran biricik özelliğimiz; bu koca beyinle düşünebilmemiz, soyut kavramlar üretmemiz, bununla da türlü bilimsel ve sanatsal eylemlerde bulunmamızdır. Öyle ki beynimizle beynimizin nasıl çalıştığı konusunda araştırmalar yapıyor, bunu taklit eden yapay zekalar ve bilgisayarlar geliştiriyoruz. Bugün bir yapay zekadan şarkı yapmasını isteyebilir ve karşılığını da alırsınız. Sözleri bile kendisi yazıyor. Toparlayacak olursak bu kitapta beynin ilginç yanları onar sayfalık bölümlerde karmaşık olmayan bir dille anlatılmış. Bölüm bölüm atlayarak okuyacağınız gibi baştan sona da sıkılmadan okuyabilirsiniz. Mutlu beyin de bu bölümlerden biri. Kitaba adını vermiş ama kitap bütünüyle mutlulukla ilgili sanılmasın. Mutlu olmak, başarılı olmakla ilgili de küçük öneriler var, elbette bu öneriler bilimsel verilere dayanıyor; çiçek böcek kişisel gelişim lakırdısı değil. Uygun bir fiyata bu kitabı edinip zorlanmadan bilgilenebilirsiniz. Sağlıcakla kalın, iyi okumalar.
Mutlu Beyin
Mutlu BeyinBahri Karaçay · Tübitak Yayınları · 2022444 okunma
·
144 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.