Hablemitoğlu'nun okuduğum ilk kitabı ve yeniden birisini eserleri üzerinden anlamaya çalışacağım. Açık konuşmak gerekirse, aynı siyasi sınırlar içinde doğduğumuz için aynı etnik kimlik ve vatandaşlığa sahip olduğum Hablemitoğlu ile ideal devlet ve yaşantı tasavvurlarımız kesinlikle bir uyum göstermiyor. Asıl ana konunun yanında Hablemitoğlu'nun mefkuresini anlatan ifadeleri, Beyaz Türk'lerden oluşan Türkiye Cumhuriyeti arzusunu benim açımdan çok net ortaya koyuyor ve kerih görüyorum. Kitabın ana konusuna gelecek olursak; fetö meselesine dair yazdıklarını 2002 yılında yayınlamış olması benim açımdan saygıya değer bir noktadır. Siyaseti iradenin dümeninden bağımsız olarak kendisi burada bir sorun olduğunu işaret etmiş ve önlem alınması gerekliliğini açıklamaya çalışmıştır. İleriye dönük olarak ortaya koyduğu menfi senaryolara şimdiden bakıldığında kendisine sunmamız gereken bir başarı, takdiri, de ifade etmem gerekir en azından ileri görüşlülüğü açısından. Raporlar, belgeler ya da veriler bu grupla alakalı hep aynı yere çıkmaktadır. Devlet içinde bir kadrolaşma ve bir devlet içi devlet olma durumu... Bunların anlaşılmasına dair bir kronolojik tarih başlatmak istediğimizde gitmemiz gereken yerin 1980'lerin sonu olduğu gözüküyror. 2010'lu yıllara kadar yeterince ses çıkarılmamasının da bu işlerin peşine gidilmemesinin temel nedeni de açıkça ifade edilmek gerekirse siyasi ve maddi rantlardır. Dolayısıyla hayatı değiştirmek ve iyiliği yaymak açısından yapılacak şeylerin tepeden aşağıya doğru inmesindeki en önemli bariyer de aslında bu menfaat zincirinin dışına çıkılmasının çok zor olmasıyla alakalıdır. Sonuç olarak, hayat üzerinde iyiye yönelik bir değişim iddiası ancak tabandan tavana doğru yayılabildiğinde olabilecek gibi durmaktadır bir kez daha.

KöstebekNecip Hablemitoğlu · Pozitif Yayınları · 20181,299 okunma

·

50 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Birkan Girgin