Gönderi

168 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Sevmek ne uzun kelime! On Üç Günün Mektupları, Cemal Süreya’nın eşine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Eşi Zuhal Tekkanat’ın hastanede yattığı bir dönem usanmadan her gün yazdığı mektuplar. Aslında mektuplar bana göre çok özel hatıralar. Okurken o özele dahil olduğum için biraz mahcubiyet hissetsem de gerçek duyguların, olayların güzelliğinde kaybolmaktan da kendimi alamıyorum. Edebiyatın çoğu ismi ileride mektuplarının kitap olacağı düşüncesiyle bazı mektuplar ele alsa da Cemal Süreya’yı okuduğunuzda öyle olmadığını ilk cümleden anlıyorsunuz. Duygu düşüncelerine ket vurmadan sözcüklerini akıtmış kağıda, tam on üç gün boyunca yazmış eşine. Eşi, bu mektupların kitap olmasını arzu etmiş, ismini de kendi vermiş. “Çık gel uzaklardan Belki bakarsın bir şiir oluruz” “Yaşlanıp öyle kol kola yürüyelim mi? Ne güzel yaşlanırsın sen” Aşkı, özlemi Cemal Süreya’dan okumak ne hoş, hem de kendi el yazısıyla. Satır aralarında o zamanın İstanbul’u, mekanlar, sevdiğimiz şairler, hayat mücadelesi, hayaller.. “Ne yumuşak, çagrışımlı, bağışçı, düşcül şeydir ıhlamur. Evimizin önünde bir ıhlamur ağacı olsun.” sf:17 Çok sevmenin içsel muhasebesi.. “Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırırken örseliyor onu. Hoyratlaşıyor bir yerde aşk” sf:37 Peki özlem.. “Dün görüşemedik İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi. Ve üç yüzyıllık göresim geldi seni.” sf:101 Ve sevdiğini kaybetme korkusu.. Sonuçta “Ölüm bu kimsenin bağışıklığı yok” sf:125 “Hayat kısadır kuzucuklarım Yine de uzundur kuzucuklarım” sf:41 Sevgilerimle
On Üç Günün Mektupları
On Üç Günün MektuplarıCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 20184,645 okunma
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.