Gönderi

262 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Spoiler* Kitap 1133 yılıyla başlıyor. İlk başta geri dönüşler yaparız, bir 1890 bir 1133 yılına geçeriz diye düşünmüştüm. Olmadı. Bu tür kitapları daha çok seviyordum, öyle olur diye de çok sevinmiştim. 1890’a geldiğimizde ise çok fazla karakter çıkıyor karşımıza. Ve çok fazla mekan. Genelde polisiyeler bir çevrenin etrafında döner ama bir oraya bir buraya gidiyor gibiler. Karakterler de farklı ırklardan. İsim çeşitliliği çok. İsmen hepsini bilmek imkansız. Sadece 2 cümle kuran karakteri daha sonra karşıma çıkartınca karakter bu kim oluyorum. Bir de bir cümlede karakter ismi kullanırken diğer cümlede Amerikalı, Fransız falan diyor. Sadece ismen gidelim. Bir de ırklarını mı bilmem lazım karakterlerin? Tamam 1890 İzmir’i ama bu kadar karakter polisiyede kafa karıştırıyor. Ve 1890 İzmir’inden çok İngiltere gibi geldi kitap. Karakterlerin yabancı olmasından mı, bakış açısını gördüğümüz karakterin İngiliz olmasından kaynaklı mı, bilmiyorum. Bir de üstüne 200 sayfalık kitap da 40’a geldiğimde daha cinayet işlenmemişti bile. Fazla ayrıntıya girmiş. Dönem kitabı ama polisiye sonuçta. İlk cinayet, Charles Williams beklemediğim bir isimdi. Hatta ben kendisinden şüpheleniyordum. Daha ortada cinayet bile yoktu hatta. Ölmesine baya şaşırdım da neden bu sorgulama işini göremedik. Tamam Ronald çözecek dedektif yaptık adamı da sorgulama mı görsek bir de? Şüphelenseler her leyden ve herkesten. Aile dramına bile girilebilirdi de aile dramına girilemeyecek kadar karakter var. Ki cinayetten sonra sanki tekrar karakter ortaya çıktı. Hepsini hikaye başlamadan tanıtsa da öyle başlasak kitaba. Kim kimdi hep unuttum. Cinayet işlendikten sonra sadece belli karakterlere odaklanıp, diğer ismi geçenler figüran gibi olsaydı daha hoş olurdu. Gerhard ne iş anlamadan bir baktım Tevfik Bey öldü. Fakat birden sahne atladı. Film ya da dizi de değil bu, bilemedim. Birden Alain Terrail çıktı gibi geldi. Ya da zaten gördüm ama karakteri unuttum, kitabın ortasında çıkınca da şaşırdım. Olayları ve karakterleri bağlamayı en sona bırakmak yerine neden ortasında bağlamaya başlamadı? O 1133’de geçen kısım 172’de çıktı. Ara ara geçiyordu ama o kısmı anlatmaya, en azından 1890’a bağlamaya 172’de başladım kitap. Daha erken olabilirdi. Şüphelendiğim kim varsa o da ölüyor. Şaşırıyorum ama bir yandan da komik. Katil daha doğrusu katiller ise biri beklediğim isim çıktı. Diğerinin ismine dikkat bile etmemiştim. Kitabın yazım tarzı akıcı, biraz ayrıntılı ama sıkıcı değil. Sadece sonu neden böyle oldu? Cinayet işleme sebebin cidden bu mu? Yani tapınakla, kılıçla alakası yok mu? Ya da ilk sayfada geçen Tapınak Ocağı’yla ne alakası var? O hikaye neden verildi. Beklemiyordum. Sebep kılıç olsa daha çok severdim.
Simirna Cinayetleri: Düello
Simirna Cinayetleri: DüelloSuphi Varım · Dedalus Yayınları · 201244 okunma
·
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.