Gönderi

Tüm tutkuların, sadece felaket getirdikleri, kurbanlarını aptallığın ağırlığıyla aşağıya çektikleri bir dönemleri vardır — bir de, tinle evlendikleri, “ tinsel leştik 1er i ” , ileri, çok ileri bir dönemleri. Eskiden, tutkudaki aptallık yüzünden, tutku nun kendisine savaş açılmıştı: onu yok etmeye yemin edil mişti — tüm eski ahlak-canavarları “ il faut tuer les pas sions”* diye ağız birliği etmişlerdi. Bunun en ünlü formülü Yeni Ahit’te, laf aramızda, olaylara kesinlikle y ü k s e k t e n bakılmayan şu dağ vaazında yer almaktadır. Orada örneğin cinsellik hakkında, kıssadan hisse niyetine “ gözün sürçmene neden oluyorsa koparıp at onu” denilmektedir: ne mutlu ki hiçbir Hıristiyan bu talimata uymuyor. Tutkuları ve hırsları, salt onların aptallıklarını ve aptallıklarının nahoş sonuçları nı önlemek için y o k e tme k , bugün bizim günümüzde bizzat aptallığın iflah olmaz bir biçimidir. Her diş ağrısını, di şi s ö k ü p a t a r a k dindirme yoluna giden dişçilere hay ranlık duymuyoruz artık... Biraz dürüst olunursa, Hıristi yanlığın yetiştiği zeminde, “ t u t k u n u n t i n s e l l e ş t i r i l m e s i ” gibi bir kavramın kurulmasının olanaksızlığı kabul edilecektir. Bilindiği gibi ilk kilise, “ tin yoksulla rı” ndan yana, “ zekilere” karşı savaşmıştı: tutkuya karşı ze kice bir savaş yürütmesi nasıl beklenirdi ki ondan? — Kilise, tutkuya karşı, her anlamda kesip atma yöntemiyle savaşıyor: kilisenin pratiği, “ tedavi yöntemi” k a s t r a s y o n d u r . Asla sormuyor: “ nasıl tinselleştirilir, güzelleştirilir; tanrısal Asla sormuyor: “ nasıl tinselleştirilir, güzelleştirilir; tanrısal laştırılır bu tutku?” — tüm zamanlar boyunca, disiplin vur gusunu kökünü kazımak (tinselliğin, gururun, iktidar hırsı nın, mülkiyet hırsının, intikam hırsının) üzerinde yapmıştır. — Ne ki, tutkuların köküne vurmak, yaşamın köküne vur maktır: kilisenin pratiği y a ş a m a d ü ş m a n d ı r . *il faut tuer les passions (Fr.): Tutkuları öldürmeli. (ç.n.)
Sayfa 27
·
36 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.