çocukken hastalandım
açlıktan ve korkudan.
dudakta kabuk
bağlamış
yaradan
- yalıyorum dudaklarımı;
anımsıyorum hala
soğuk tuzlu tadı.
gidiyorum sıkıntılı ve gidiyorum
sıkıntılı ve gidiyorum,
oturuyorum sofada basamaklara, üşüyorum,
ısınmak istiyorum ve ateşler içinde gidiyorum,
büyülenmiş, çekiyor sanki fare avcısının
seslenişi nehre beni, karanlığın su
taşkınlığına.
ve yine oturuyorum basamaklarda, titreyerek,
soğuktan donmuş, ısınmak istiyorum.
ve annem beliriyor, gelmem için el
ediyor, sanki
çok yakında gibi, ama gidemiyorum ona:
tam
ulaşmışken - altı adım ötemde duruyor,
gelmem için el ediyor; gidiyorum - ama
o dikiliyor
altı adım ötemde gelmem için el ediyor,
köz
gibiyim, açtım yakamı, uzandım-
trompetler gürledi, göz kapaklarıma
ışık vurdu, nalların şakırtıları kovalayıp
geçiyor, annem
uçuyor sokağın asfaltında, el ediyor bana: gel-
ve uçup gidiyor...
ve şimdi de beliriyor düşlerde
elma ağaçlı beyaz bir hastane,
boğazıma dek beyaz bir örtüyle örtülüyüm,
beyazlar içinde bir doktor bakıyor bana,
beyazlar içinde bir hasta bakıcı ayak ucumda,
deviniyor kanat aşağı yukarı. onlar kaldı.
ve annem geldi ve gelmem için el etti-
ve uçup gitti.
not:17 temmuz 2014 israil'in Gazze'yiişgali devam ederken çok özürdilerim çocuklardan