"Boşananlar, ayrılanlar, açılanlar, vergi kaçırmaktan tutuklananlar..O özendiğiniz hayatlar bir bir dökülüyor. Hiçbiri, gösterdiği kadar mutlu, eğlenceli, düzenli, ahlaklı, güzel.. değil. Hayatlarının kusurlarını halı altına süpürüp, her şeyi romantize ederek köşeyi döndü adamlar"
Çok alakalı olmamakla beraber bahsedilen
'hayatlarının kusurlarını halı altına süpürüp her şeyi romantize etmek' ifadesi üzerine bir kaç kelâm etmek istiyorum:
Hayatımızda kusurları kabul etmek ve bunu insan olmanın doğallığı içinde normalleştirmek maddi manevi bizim için daha sağlıklı. Biz vitrinde duran bir eşya değiliz. Tüketim çılgınlığının bir parçası olurken aslında sömürülen şey eşyadan ziyade artık insanın kendisi oldu. Maddi imkan, güzellik/yakışıklılık, sağlık, makam, takipçi sayısı gibi konularda topluma göre iyi düzeyde olmak bir ayrıcalık mahiyetinde diğerlerine 'şeffaflık' içerisinde lanse ediliyorsa bunun mantığı da daha baştan sıkıntılı bir hâl alıyor. Üzerimizde nimetler olması hoşumuza gidebilir. Gösterme arzusu doğabilir. Ama bunun bünyesinde barındırdığı riskler bizi hayırlı bir akıbete götürmüyor çoğu zaman. Böylesine tehlikeli bir yola girmek sonunda derin bir kaybetmenin de acısını içinde saklıyor çoğu kez. Her yükselen şey düşmeye de başlayacak. Her hal devamlı olmayacak. Yeri geldiğinde hüzün tokadı ile terbiye olacağız. Hal böyleyken hayat iniş çıkışlarla dolu ve bizim eksikleri kırpıp mis gibi bir hayat idealini diğer(ler)ine göstermemiz çok yorucu ve yıpratıcı. Bu arzu zamanla hata payı bırakmayan bir şekilde filtreden geçerek yansıtıldıkça 'kusursuz olmalıyım' yoksa kabul edilmem, rezil olurum, sevilmem, insanlar beni takip etmez düşüncelerine veya üstünlük kurma, kibir gibi hislere neden olabilir. Giyim, estetik ve kozmetik sektörü bunu iyi kullanıyor. Bunlar galebe çaldığında da dinen, ahlaken, psikolojik açıdan bu durumun problem haline gelir.
Ama kusursuzluk ulaşılması zor bir ideal...Peşinden gittikçe sürükleyen ama yakalanmayan bir arzu. Çünkü eksikliklerden münezzeh olmak yalnızca Allah'a mahsus ve bu sıfatı nasıl bir beşer olarak biz insanlar edinebilir? Bu emel olsa olsa bizi helâke sürükleyen bir tuzak. Dünya sevgisini arttıran, dünyayı sevdikçe tuzlu su içip kanmayan içtikçe daha da susayan kimsenin haline benzer. İnsanları razı ederken Allah'ın rızasından vazgeçiyorsak, beğenilmek bizim nefsimizi kabartıyorsa, yararlı işler yapmamıza engel olup pek çok açıdan israfa neden oluyorsa muhtemelen yanlış yoldayızdır ve bu, derin bir muhasebeyi yapmamız gerektiğininin alametidir. Allah bizlere hidayet versin. Cümlemizi muhafaza eylesin. Razı olduğu işleri yapmaya muvaffak kılsın. Kafam karışık... İçimden geldiğini öylece ifade ettim. Garantisi yok ki hiç kimsenin.