Gönderi

☆Orhan Pamuk - Kar☆
Türkiye’de, özellikle Batman’da ama genelde bütün yerleşim birimlerinde kadınların intihar etmesi (çoğunlukla da cinayetlerin intihar olarak gösterilmesi), intihara zorlanması, bu da olmuyorsa aile bireyleri tarafından açıkça öldürülmesi neredeyse her gün görülen bir olgudur. Töre, bedenine sahip çıkan kadını “fazla sık” banyo yaptı diye bile katleder. Öldürülen bu kadınlar genelde erkek akrabalarının kurbanı olur. Öte yandan cinayete karışan, “iknacı kadın”ı anımsatan, erkek dizgesine koşullandırılmış anneler, kayınvalideler de törenin bir parçasıdır, onlar da zaman zaman cinayetlere katkıda bulunur. Erkek dizgesi yüklenilen rolden sapmış olarak nitelediği bu genç kadınların kitlesel katlini normlara uygun bulur. Tehlikede olduğunu anlayıp polisten koruma isteyen genç kadınlar baba/koca evine geri gönderilir, katillerine teslim edilirler. Ölümleri gazetelerde bir paragraf, cesetleri kimsenin sorumluluğunu almadığı atıklar olarak ortada kalır; düzen ceset görmek istemediği için kimi zaman devlet tarafından kenara köşeye gömülürler. Ne devlet ne toplum töre cinayetlerini önlemek için herhangi bir girişimde bulunur. Zaten kullanılan terime bakıldığında bunların düpedüz cinayet değil özel bir nedenden, normdan kaynaklanan, bir bakıma anlaşılır, savunulabilir suçlar olduğunun ima edildiği açıktır. Yasalar bu tür “özel” cinayetleri işleyen katillerin cezasını azaltmak için “hafifletici nedenler” bulur. Töre cinayetlerinin neden olduğu ölümlerin oranı göz önüne alındığında Türkiye’de şaşılacak kadar az sayıda kadın koruma evi vardır. Genelde toplum yaklaşık her gün bir tanesi katledilen bu kadınların ölümlerine tümüyle tepkisiz kalır.
Sayfa 133 - Ağustos 2020 - Notos Kitap
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.