Gönderi

152 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
(arkakapakyazısı) “Halit Ziya Uşaklıgil’in 1887’de, henüz yirmili yaşlarında genç bir yazarken kaleme aldığı ilk romanı Sefile, küçük yaşta kimsesiz kalarak dilencilikten fuhuş denilen girdabın en dehşetli derinliklerine kadar sürüklenen Mazlume’nin hikayesidir. Sefile, Halit Ziya’nın ustalık dönemi eserlerinde kullandığı bazı teknik ve temaların denendiği bir eskiz ve bu noktada farklı okumalara açık bir ilk romandır.” Arka kapak yazısında da belirtildiği gibi, babası zaten olmayan, beş yaşında annesini kaybeden ve on üç yaşına dek ev sahipleri Rahime Hanım’ın sahip çıktığı Mazlume’nin öyküsü anlatılıyor Sefile’de. Rahime Hanım da ölünce, kaldıkları evden atılan Mazlume, sokaklarda yaşamaya başlıyor. Küçük yaşına rağmen, o zor şartlara uyum sağlayan ve bir cami avlusunu mesken edinen Mazlume’nin açlık ve soğukla mücadelesi, sokakta kendisini görüp evine götüren Mihriban Hanım’la tanışmasıyla sona eriyor. O eve gitmekle ilgili kararını içten içe hala sorgulayan Mazlume’ye, evinde yaşayan İkbal Hanım’ı da kızı olarak tanıştırıyor Mihriban Hanım. Mazlume ve İkbal zamanla kaynaşıyor ve arkadaş oluyorlar. Yaşadığı tüm zorlu koşullardan sonra, sıcak bir ev, yemekler ve bir arkadaşa sahip olmanın getirdiği saltanat, şahit olduğu bir kaç olaydan sonra Mazlume’nin o ev ve İkbal Hanım’la ilgili tüm fikirlerinin değişmesiyle kısa sürüyor. Aralarına bu andan itibaren bir soğukluk giriyor. İkbal Hanım’ın aşıgı İhsan Bey sahneye girdikten sonra da İkbal, Mazlume ve İhsan’ın kaderi ve kederi de birleşiyor maalesef. Hem Mazlume, hem İkbal hem de İhsan Bey’in hayatı, farklı şekillerle de olsa kayıplar, travmalarla dolu maalesef. Buna rağmen, kalpleri ve mantıkları ne derse desin tutkularının peşinde yaşıyorlar ve felaketlerini getiren de bu oluyor. Sonuçta da, bir süre yalancı baharı yaşasa da, ölüm, ihanet, aşk ve mücadele ile örülü kaderi, batağa giden yola çıkarıyor Mazlume’nin yaşamını. Aldıkları yanlış kararlar ve attıkları yanlış adımlar götürüyor her birini talihsizliklerine. Aşama aşama okuduğumuz öykülerinin hiç bir aşamasında da bir peri masalı gibi mucizeler gerçekleşmiyor maalesef. Zaten kitabın giriş bölümünde yazarın Türk romancılığına katkıları ile ilgili yapılan bilgilendirmede de kitaplarını gerçekcilik akımına göre yazdığından bahsediliyor. Hepimizin en çok bildiği Aşk-ı Memnu romanını da bu anlayışla yazdığını gördüğümüz yazar, kitaptaki olaylar sırasında her bir karakterin psikolojilerini, davranışlarının nedenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Ve ortaya tamamen günümüz Türkçesiyle yazılmış, oldukça dramatik bir talihsiz serüvenler dizisi, kader kurbanı öyküsü çıkıyor. Okurken bir yandan o çaresizliğe üzülürken, diğer yandan da birazı mecburiyetten olsa da aldığı kararlara ve sonuçlarına kızıyor insan. Özetle, kimsesiz Mazlume’nin kitabın adı gibi ‘sefil’ yaşam öyküsü anlatılıyor kitapta. Tavsiye eder miyim? Türk edebiyatı klasikleri okumanın edebiyat tarihimizi öğrenme ve yazarlarımızı tanıma açısından önemli olduğunu düşündüğüm için evet tabii ki ederim. Bu nedenle de dramatik kitapları ve Türk Edebiyatını seven okurların, bu kitap da ilgisini çekecektir diyor, keyifli okumalar diliyorum herkese. Kitaplarla kalın. (alıntı) “Burada sefalet, güneşin en parlak ışıklarını karanlık bir perdeyle örterdi; burada hayat hazin bir sessizlik içinde geçerdi.”
Sefile
SefileHalid Ziya Uşaklıgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022783 okunma
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.