Kara üzümün iyisi Akdeniz ikliminde tepelerin en yükseğinde yetişirmiş,
Kırmızıdan beyaza olan şarap yolculuğunda, keskin, kekremsi bir tat bulmaya tüm çabalar...
Ve deniz seviyesine doğru, doruklardan aşağıya indikçe;
Şaraplık üzümün kalitesi de düşen rakım ölçüsünde azalırmış...
Arzu edilen üzüm suyunun tadı da keza öyle....
Doruklarda üretilen kara üzümlerin şarapları da,
Yıllanmış mahzenlerin eskiyen şişelerinde sahipsiz dudaklar ile tatmaya lâl diller arar,
Işıldayan gözlere yansıma bahşeder,
Mavi mumların ışığında kelimelerin keman sesine dönüşmesi ile hüzün bulutlarına yol verilip,
Birleşen bir çift kalp, bir çift göz, bir çift el;
Tek beden olarak doruklara, en yükseğe çıkar,
Nefeslere nefes eklenirmiş...
Gazap üzümleri ise; aşk ikliminde azap tepelerinin çile rakımında, kalp seviyesine inmeksizin
Zerk edilmek üzere hüzün şerbetlerini birbirini anlamayan iki sevgili için üretilip;
Kezzap kıvamında kalplere servis edilmek üzere;
Azrail kapıda beklermiş...
Haa!
Unutmadan en önemlisi de;
Martılar gazap üzümlerinden kezzap dökülmüşçesine kaçar,
Tüm bu hengame içinde;
Giderlerken hüzün şerbetlerini içe içe...
Bir daha asla doldurulamayacak olan yerlerini,
Karanlık gecenin dolunayına bırakıp da giderlermiş...