Gönderi

404 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Felsefe ile Sözde-Felsefe
Matthew Lipman, felsefenin ilköğretimde verilmesinin etkilerini incelediği ve sunduğu bu kitapta tarafsız bir analizle karşılaştım. Bu güzeldi; bir düşünceyi -manipülatif bir çerçevede olsa dahi- empoze etmeye ve kanıtlamaya çalışmamış. Evet, kitap felsefenin her eğitim kademesinde olması gerektiğine dair bir inançla yazıldığını gösterse de içinde yanlış sunulan felsefenin zararlarından da bahsetmiş. Bundan ötürü şeffaflığını takdir ediyorum. Malum, felsefe taraftarlarının içinde de muhafazakâr gruplar var; belirli bir düşüncenin ya da filozofun peşinden bir Tanrının kulu gibi gidenler var. Herkes "inanç"lıdır, ateist olsa dahi ama inandığın şey ya da şeyler değişkendir. Öncelikle Lipman'a katıldığım o güzel noktadan bahsetmek istiyorum. Felsefe eğitimi deyince eğitim sisteminde insanlarımız birbirinden alakasız ve toplum ile biyolojik hazırlık noktasını düşünmeden filozof ve düşüncelerini, çocuklara yedirmek olduğunu düşünüp yapıyorlar. Hayır! Kastedilen felsefenin sunduğu özdür; akıl yürütebilme, mantık ilkeleri ile düşünme eylemini her alanda dans ettirebilmek, kelimelerle ve sanatla beraber çalışıp da öğrencinin aktif olmasını sağlamaktır. Belirli toplumsal değerleri eğitim ile yedirmek değil, amaç, eğitim ile toplumsal değerleri gelişim, hoşgörü, empati, saygı, teknoloji, bilim ve sanat ile şekillendirmektir: "Toplumlar okulların değil, okullar toplumların değerlerini yansıtır." Günümüz okulların kitapları, yabancı, öteki ve katı bir yetişkinin görüşünü yansıttığından bu bir geliştirici ve açık bir eğitim olamaz. Öteki görüşlerin varlığı, çocuğun yeni görüşler geliştirmesine sadece rehber olmak için vardır, çocuğu bu görüşlere ikna edip, o görüşün bir savunucusu yapmak için değil, olmamalı. Tam bu noktada da, felsefî olan ile sözde-felsefî olanı birbirinden ayırt edebilmek de gerekiyor. "Olan"dan "olması gereken"e gidilmez; felsefe, yani ortak akıl yürütme ve "bilimi bilmek" değil, "bilimsel düşünmek"le yargıların incelenmesi gerekir. Bir "ön yargılar kümesi" zihinlere boca etmek de eğitim değildir. Devrim her zaman mümkündür. Çocukların değer hakkında tartışmasını öğretmek ve konuşmasını sağlamakla iyileştirme başlar, bunda bir yanlış yoktur. Bir hüneri öğretmek, ezberletmekle olmaz; herkes bir uygulamacıdır, eyleme müsaade edilmelidir. -Belki de bu yüzden ülkemizde çok konuşan ama az eyleyen insan vardır. Yetişkinler sadece konuşuyor, iş, eylembilimsel metoda gelince sadece insan sırtı ya da bomboş yollar görüyoruz önümüzde; kimse yanımızda yok. Hoş, düşünenin yanında zaten kimse yok, diyeceksiniz. Bu da zaten tüm bu yanlışların sonucu. O ezberlediğiniz filozof ve bilim insanlarının yanında o zamanki yoz ve kapalı topluma rağmen birileri vardı, şimdilerde kimsecikler yok.- Unutmayın, çocuklar yetişkin olmayabilir ama her yetişkin, bir zamanlar çocuktu. Kitabın sonunda da akıl yürütmeye dair bazı beceriler sunulmuştur. Çok faydalıydı. Ufak bir de eleştirim olacak, kitabın çevirisinden mi kaynaklı tam bir şey diyemeyeceğim ama bazı cümleler fazla kapalıydı anlaşılması bakımından. Okunmalı!
Felsefe Okulda
Felsefe OkuldaMatthew Lipman · Usturlab Yayınları · 20235 okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.