Gönderi

320 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Beyaz Felaket. Kitap, Trafikte ilerlemekte olan bir adamın yeşil yanmasına rağmen hala ilerlememesi ile başlıyor çünkü adam birdenbire her yeri süt beyazı görmeye başlamış yani kör olmuştur. İnsanlar bir süre söylendikten sonra içlerinden bir adam köre yardım ederek onu evine götürür. Adam eve getirildiği zaman hala olayın şokundadır anlamaya çalışıyordu ve karısı gelir ona durumu anlatır kadın hemen bir göz doktoruna gitmeleri gerektiğini düşünerek bir göz doktoruna giderler. Doktor körün gözlerini muayene eder ama körlüğe neden olabilecek bir şey olmadığını gözlerinin gayet sağlıklı gözüktüğünü söyler. Bir sonuç alamadan evlerine dönerler. O akşam da kör olan adamı tedavi eden doktor kör olur ve salgın başlamış olur. Ertesi gün de doktor kendisine o gün muayeneye gelen hastaların yavaş yavaş kör olmaya başladığı haberini alır ve bunu hükümete bildirir. Sonrasında bu körler diğer sağlıklı insanlardan uzakta bir akıl hastanesinde karantinaya alırlar. Böylelikle olaylar başlar. Bu kısımdan sonra öncelikle küçük bir grup ardından da körler ile temasta bunabilecek herkesi karantinaya alırlar sonrasında kör olan insanlar hızla çoğalarak buraya getirilmeye devam edilir. Buradan sonra araya insanın hayatta kalmak için hangi yollara başvurabileceği ve körlükle nasıl mücadele edeceği anlatılır. *Kendi yorumuma gelince * Kitapta anlatılmak istenen alt metin çok derinlerde ve de anlaşılır değil. Yani cevabını bulamadan rahat edemediğim bazı şeyeler var birdenbire bir körlük başladı ve birdenbire de sona erdi. Körlük neden başladı, nasıl oldu da kendiliğinden geçti, bu hikâyede kör olmayan tek bir kişi vardı o da doktorun karısı yazara bu konuda eleştiremem çünkü olayları bir şekilde görüp bize anlatacak biri lazım ve yazar da kitaba bu şekilde dahil oluyor ama neden seçilmiş kişi doktorun karısıydı. Çok ilgi çekici bir konusu var aslında güzel de yazılmış ama bazı kısımları her türden insanın kaldırabileceği şeyler değildi. Bir süre sonra insanlar hayatta kalmak için mücadele veriyor ve bu mücadelede kadınlara tecavüz edilmesi şart mıydı bilemiyorum. Kitapta eksik bulduğum bir konu ise heyecan ve merak durumuydu. Onun yanı sıra aslında insanın günlük hayatta görme yetisini kaybedersem ne olur diye de sormaya itiyor ve anlıyoruz ki görmek aslında bizim her şeyimiz. Yazarın neden körlüğü seçtiğine gelirsek bence gözler insanın aynasıdır, gözler bizim içimizde olan insani duyguları istesek de istemesek de dışa vurur içimizi ruhumuzu yansıtır. Acaba insanlar bizi hiç görmeseydi nasıl davranırdık? Bu sorunun cevabı da var aslında kitapta nasılsa kimse görmüyor o zaman her şeyi canımız nasıl isterse öyle mi yapardık yoksa yine de alışkanlıklarımız ve ahlakımız bunu engeller miydi?
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 2023105k okunma
·
141 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.