Gönderi

mö 2000: din ve yazı
çiftçiler ihtiyaç duyduklarından fazlasını üretebilmeye başlayınca diğer insanların da farklı zanaat ve mesleklerde uzmanlaşabilmesinin önü açıldı. ortaya çıkan ilk mesleklerden biri rahiplikti. ilk uygarlıklarda rahipler çoğunlukla kadındı; Tanrı da ... MÕ 25.000 yıllarından itibaren Güney Rusya bozkırlarından Avustralya'ya kadar dünyanın dört bir yanında Büyük Tanrıça Ana'ya tapınılmıştır (bkz.: aşağıdaki kutu). -Büyük Tanrıça- Başlangıçta Tanrı kadındı. İnsanlar en az 25.000 yıl boyunca Her Şeyin Annesi'ne taptı. Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve İslam'ın Tanrı Babası'na duyulan hürmetin ömrü bunun onda biri kadardır. Büyük Tanrıça'ya yapılan ibadetler, kadınlar ile doğa arasındaki belir- gin bir bağlantıdan, yani kadınların ayın döngüleriyle kusursuz bir ritim içinde kanamasından doğmuştur. Bundan daha da büyülü ve hayati olan, kadınların çocuk doğurabilmesiydi; erkeklerin bu mucizevi süreçteki rolü henüz anlaşılmamıştı. Örneğin, bazı yerli halklar, çocukların ruhlarının su birikintileriyle ağaçlarda yaşadığına, doğmak istediklerinde de rastgele bir şekilde kadınların vücutlarına girdiklerine inanıyorlardı. Yani büyük bir annenin dünyayı yarattığına inanmak doğal görünüyordu. Bu yüzden Babil tanrıçası İştar'ın kendisi kozmik bir rahimken, Yunan mitolojisinin ToprakAnası Gaia ilksel bir vajinadan, her şeyi duyumsayan ve her şeyi bilen bir boşluktan doğmuştur. Fakat bu Büyük Tanrıça'nın doğum kadar ölümde de parmağı vardı. İşbirliği karşılığında kurban talep edebilirdi. Çoğu zaman da bu kurbanın cinsel bir niteliği olurdu, çünkü doymak bilmez bir cinsel iştaha sahipti. Mahsuldeki ve hayvanlardaki bereket, Tanrıça'nın cinsel faaliyetinin ve al- dığı keyfin ancak bir yan ürünüydü. Bu yüzden pek çok kültürde Tanrıça'ya her yıl genç ve güzel bir erkek kurban edilirdi; "kral" unvanı aslında kurban edilen bu erkeğe verilen bir onur unvanıydı. Asur tanrıçası Anaitis, her yıl en güzel oğlanın kurban edilmesiyle onurlandırılır, oğlan boyanır, kırmızı ve altın sarısı kıyafetler giyer, son gününü ve gecesini rahibeleriyle gözler önünde cinsel ilişkiye girerek geçirirdi. Sonra da altın rengi bir kumaşa sa- rılıp ateşe verilirdi. Bütün bunlar yeryüzünde iktidarın daima kadınların elinde olduğu anlamına gelmiyordu. Dünyada daha sonraları ortaya çıkan ataerkiye ben- zer bir anaerkinin hüküm sürdüğü bir çağ yaşanmamıştır ama kadınların iktidar sahibi olduğu örneklerin sayısı çoktur. Örneğin, Asur Kraliçesi Sammuramat, MÖ 810 ile 805 yılları arasında imparatorluğu vekaleten yö- neterek Savaşçı Tanrıça Semiramis olarak esatire geçti. Antik Mısır'da da firavun erkek olsa bile hanedanlık iktidarı kadından kadına geçiyordu. Ama Büyük Tanrıça en nihayetinde erkek tanrılar tarafından tahtından indirildi. Bu süreç her kültürde farklı bir hızda ilerledi; bazılarında yüzyıl- lar, hatta binyıllar aldı. Sürecin başlangıç noktası çoğu zaman erkeklerin doğumdaki rollerini keşfetmesi oluyordu. Öte yandan bu değişimde top- lumsal etmenlerin de payı mevcuttu. Bahçecilik yaparak sebze meyve yetiş- tirme sorumluluğu binlerce yıldır kadınlara aitti. Ne var ki, MÖ yaklaşık 6000 yıllarında nüfusta meydana gelen ani artış, tarım uğraşının yoğunlaşmasına, Doğa'nın ehlileştirilebilir bir şey olarak görülmesine neden oldu. Bu ehlileştirme işini erkekler üstlendi ve atıl hal- deki tarlaları da kadınlara yaptıklarını düşündüklerine benzer şekilde sürüp ektiler (İngilizcede "tarım", "hayvancılık" gibi anlamlara gelen "husbandry" sözcüğünün, "koca" anlamında gelen "husband"tan türemesinin nedeni budur). Kent toplumunun örgütlenişi militerleştikçe, erkekler sahip olduk- ları fiziksel güç sayesinde kadınlara baskın çıktı. Sebep her ne olursa olsun, fallus tapınmanın odağı haline gelmiş, tüm canlılığın kutsal kaynağı oluvermiştir. Yunanistan'da fallik sütunlar hızla çoğaldı, Hindistan'da Şiva sadece organının büyüklüğü sayesinde diğer ikiana tanrıya üstünlük sağladı. Şiva rahipleri binlerce yıl ellerinde bir zille dışarı çıkıp kadınları kutsal addettikleri cinsel organlarını öpmeye çağırdı. Yani Büyük Tanrıça azledildi. Pek çok mitolojide bu köklü değişimin bir temsili mevcuttur. Büyük bir Yaratıcı Ana ile başlayan bu temsillerde Yaratıcı Ana'nın oğlu veya âşığı gittikçe güçlenerek en nihayetinde tek ba- şına hüküm sürmeye başlar. Bu hikâyenin Sami asıllı Babillilere ait en basit mitolojik versiyonunda tanrı kral Marduk, Her Şeyin Anası Tiamat'a savaş açar ve onu lime lime doğrar. Marduk, Tiamat'ın vücut parçalarından dün- yayı meydana getirir. Kenyalı Kikuyular, erkek atalarının tüm kadınlara aynı gün tecavüz ederek onları nasıl iktidardan düşürdüklerini, dokuz ay sonra da onlara nasıl boyun eğdirdiklerini hâlâ hatırlarlar. Her aralık ayında düzenlenen bir Aztek töreninde de eski yeryüzü ve mısır tanrıçası Ometecuhtli gibi giydirilen bir kadının boynu vurdurulur ve başı kadının kıyafetlerini giyip maskesini takmış bir rahibe sunulurdu. Maalesef ki bu yalnızca başlangıçtı: MÖ 600 ile MS 600 yılları arasındaki 1200 yılda beş büyük din ortaya çıktı ve bu dinlerin hepsi de tek bir erkeğin ilahi sözleri üzerine kuruldu. Bu noktadan itibaren erkek iktidarı her zamankinden daha çok kutsandı ve ataerkil çağ başladı.
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.