Gönderi

dağlarımdan ölümsü öyküler getirdim sana. çünkü yalnız ölüme çarpıyor yüreğim yaşam sığmıyor ona yalnız ölümler, ölümler, ölümler toplayışım bundan. -hem bir tek buna yetiyor anıtlaşan kalbimin gücü- gittiğim her kentten ölümler adımladığım her sokaktan, -bir sürgün yabancılığıyla adımladığım...- sonra dağlarımdan, dağlarımdan ölümler toplayışım hep bundan, inan... tıpkı kekik toplar gibi tıpkı usulca eğilmiş dağ kekiği toplar gibi bu ölümler toplama çabam... kekik kokulu ölümler bahar yeşili ölümler elbette bozkır kurusu da... sana sunmadığım ölümler ama, dağlarımı bilmediğinden ve ölüm istemini de, dağlarda ölmenin bitimsiz istemi, o yitik çocukluğu andıran dağlarda, özyitimden doğacak her yıkımı göğüslemeye hazırca bir dağsı ölümü istemeyi,,, bilmiyorsun, sunmuyorum... hoş, bilmemelisin büyüdüğüm dağları belki de, -ve sevmemelisin biraz olsun beni de beni sevmek dağları bilmektir biraz da ve onları kucaklamak olanca sancısıyla- hem zaten istemem bilmeni ölümü de. getirmiyorum sana, toplayıp kendime saklıyorum onu. dağlarımın kekik kokulu yamaçlarına kara çukurlar kazıp yaşamımı gömüyorum tam oraya karasından birkaç ölüm filizlenir diye zamanla, onları toplar, karalı bir demet yaparım diye kuytu köşelerinde bu tükenik harabenin, yine gizlerim diye sonra herkeslerden bu yaşamasızlıklar çoraklığını.
··
1 plus 1
·
446 views
zeytin ağacı okurunun profil resmi
ölüm ve dağ imgeleri üzerine anlamsız karalayışlar, yalnızca bu,,, ayrıca dinleyiniz lütfen, her dinleyişimde bozkırda vahşi, özgürlüğüne vurgun bir atı vuruyorlar sanki canice, hep yaptıkları gibi; open.spotify.com/track/11yQa6Ael...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.