İç ses, diye söylendim
Ve ah dedim sonra
Böyle ah demeyi beli bükük bir ahlat ağacından öğrendim.
Dallarına salıncak kurardı çocuklar,
Hızlı yaşanan bir hayatın şarkılarıydı salıncaklar.
Meyveleri tatsızdı
Eski bir lanetten dolayı
Herkes dişlerdi acı meyvelerini,
Ve herkes söverdi ona.
İsmini yazardı herkes onun bağrına,
Ah derdi o. Ah!
Bıçağı ucundaydı insanların hafızası
"İnsan unutandır
ve insan unutulmaya mahkûm olandır."
Tanrı şöyle derdi o zaman:
Ah!
Ne çok dikeni vardı ahlat ağacının Tanrım,
Ulaşılamazdı,
Sen sarılmak istersen ona,
O sana sarılamazdı.
Ne çok dikenin vardı Tanrım!
Ne çok isterdim,
Sana sarılamazdım.
Ve şöyle derdim o zaman:
Ah!