Gönderi
Puşkin, 18.yüzyılın çalkantılı Rusya'sına; 17 yaşında orduya yeni katılmış Pyotr Andreviç Gringov'un gözünden baktırıyor. Gringov'un babası da, eski rütbeli askerlerden olup, oğlununda kendisi gibi asker olmasını ister ve eski bir general dostuna yazarak oğlunu gönderir. Kırgız bozkırının sınırındaki Belogorski Kalesi'ne Yüzbaşı Mironov'un komutası altında askerliğe başlar. Pyotr burada hem Rusya tarihinin en önemli olaylarından birine denk gelirken hem de kendi hayatının dönüm noktasını yaşar.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 26 Mayıs 1799 tarihinde soylu bir ailenin çocuğu olarak Moskova’da dünyaya gelir. İlk politik düşünceleri de lisede şekillenir ve özellikle de Voltaire, Rousseau gibi aydınlanmacıları okuması onu özgür düşünceye yakınlaştırmaya başlar. Ancak bu özgürlükçü düşünceleri yüzünden sürülür. En büyük ve son eseri Yüzbaşının Kızı'nı 1836 yılında tamamlar. Kendi dönemi öncesi Rus edebiyatında klasisizm ve romantizm hâkimken; gerek sanatsal akım gerek üslup bakımından yenilemiştir. Böylece gerçekçi bakış açısını getirerek yeni bir yön verir.
Puşkin romanından önce Pugaçev İsyanını araştırır hatta bunun hakkında bir kitap yazar. Daha sonrasında Yüzbaşının Kızı romanını yazmaya başlar. Roman, soylu sınıfından Pyotr Grinyov’un gençliğinde, Pugaçev isyanı sırasında Orenburg’daki askeri görevindeyken tuttuğu notlardan şeklinde kurgulanmıştır. Puşkin isyanı oldukça detaylı ama okuru sıkmadan ele alarak anlatmış. Açıkçası bu şekilde kaleme alması da, bence okurda merak uyandırıcı bir etki yarattığını düşünüyorum. Geri planda aşk temasına değinmesi de, romanı salt tarihi roman olmaktan çıkarmış ve kurguyla birlikte ortaya bu güzel eser ortaya çıkmış. Akıcı, kendini okutturan en önemlisi samimi, içten çok güzel bir eserdi. Erken yaşta bir düelloda ölmeseydi bence edebiyat dünyasına çok iyi eserler verebilecek bir yazarmış.
·
247 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.