Gönderi

Bir istihbaratçı gözünde Susurluk olayına başka bir bakış ile inceleme
Susurluk kazası hakkında halk bu iş neyin nesi diye başbakana veya kendi partilerinin liderlerine soramadı . Çünkü liderler soru sorulan değil Emir alınandı ve eğer lütfedip söylemezlerse başka kanallardan öğrenmekten başka çare yoktu . Komisyon aylarca uğraştı aslında öğrenilecek şey devletine yaptığıydı ama bunun görevlilerden öğrenemiyordu . Sıradan tetikçiler kıyısında köşesine bu işin bir yerine değenler şarlatanlar dinlendi komisyon üyeleri her gün basını bilgilendirdi . Ama Abdullah Çatlı'nın ne olduğuna dair en ufak bir ipucu yoktu.Dul eşi, özel şoförün kullandığı bir Mercedes'le komisyona. geldiğinde, Abdullah'ın sadece vatanı için çalıştığını, aslında para sıkıntısını çektiklerini ve gayri meşru gelirlerinin olmadığını söylüyordu. Yaşadıkları hayatı sürdürmeye yetecek parayı nasıl kazandıkları anlaşılamadı.Buna şaşmamak gerekirdi. Hepsi memur olan polis şeflerinden vatanını çok sevenlerin lüks içinde yaşadıkları, pahalı arabaları olduğu biliniyordu. Hiçbirinin boğazından haram lokma geçmemişti ama ülkeyi ayakta tutanlara sağlanan bu imkânların çok görülmemesi gerekirdi. Fakat bunun nasıl bir mekanizmanın ucunda gerçekleştiği anlaşılamadı.Bir adam vardı ve devlet bu adamım, kendisi için çalışıp çalışmadığını merak ediyordu ama öğrenemedi. Bir takım insanlar Güneydoğu'daki çatışmanın kurallara uyarak durdurulamayacağına inanıyordu. Kadrolarını kurdular ve etkinliğine inandıkları metotlarla bir mücadele yürüttüler. Günün birinde bir kaza, onları devre dışı bıraktı. ETKİN GÜCÜN YOKLUĞU OLAYLARI TIRMANDIRMASI GEREKİRKEN, ÇATIŞMA NEREDEYSE DURMA NOKTASINA GELDİ. İnsanlar garip bir duyguya kapıldılar. Devlet neye kara tedbir alsa, sorun küçülecek yerde büyüyordu. İki anahtar vadedenler, iktidara gelince, halk geçimini bile zor sağlıyor ; orta direği rahatlatmak iddiasında olanlar adaletsizlikte rekor kırıyorlardı. Teröre katı tedbir alındıkça karşıt güç büyüyor, küçücük bir sivilce adeta bütün vücudu saran bir yaraya dönüşüyordu. Dinin toplumdaki etkinliğini artırmak isteyenler, 28 Şubat muhtırasıyla sımsıkı bir çemberin içine alınıyordu. Sanki herşey tepetaklak duruyordu. Oysa gerçekleri öğrenmenin hala bir yolu var: Gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatın, bu işlerin nasıl yapılmış olabileceğini düşünün. Doğruya en yakın cevap aklınızla bulduğunuzdur. Gerisi hikâyedir ve zaten bize yansıtılanlar bir gerçekten çok masal kurgusuna benzemektedir.
Sayfa 101Kitabı okudu
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.