Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı MHP ile İlişkiler Kopuyor Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir. "Türkçüler Derneği Kurultayında alınan bir kararla Sadi Somuncuoğlu, İbrahim Metin, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Mehmet Altınsoy ve Galip Erdem Türkçüler Derneği'nden kesin olarak ihraç edilmişlerdir.” (Ötüken, Ağustos 1972: 6). 03 Temmuz 1972'de Hacaloğlu'na yazdığı mektupta Atsız ihraçları gençlerden öğrendiğini söylüyor: "Galip Erdem'in ve diğer bazılarının ihracını ben de gençlerden öğrendim. Sebebi, aidatlarını uzun süredir vermemeleri imiş. Tabii bu kararla benim ilgim yok. Son kurultaya da katılmadım. Zaten başkan da değildim. Başkan Ahmet Kınık'tı. Bu sefer de Muzaffer Eriş oldu." (Hacaloğlu 2013: 197). İhraç edilen MHP'lilerin bu karara çok üzüldükleri muhakkaktır. İbrahim Metin'in sahibi, Sadi Somuncuoğlu'nun neşriyat müdürü olduğu Devlet gazetesi, "Tertiplere Dikkat!" başlığı altında konuyu gündeme getirmiştir. “İhraç işlemlerinin üzerinden 15-20 gün geçmesine rağmen günlük bazı gazetelerde 10 gün arayla (olayın-ABE) yer alabilmesi”ni, "bazı maksatlı çevrelerden idare edilen bir kısım kendini bilmeyen maceracılar tarafından yapıldığı" şeklinde yorumlayan Devlet gazetesi, ihraç edilenlerin savunmalarının alınmadığını, başta Çankırı Ocağı başkanı Şevket Barutçu olmak üzere bazı ocakların olaya tepki gösterdiklerini yazmıştır. Devlet gazetesindeki haber şu cümlelerle bitmektedir: "Diğer taraftan, Sayın Alparslan Türkeş de 2 Temmuz günü yapılan Genel İdare Kurulu Toplantısında; M.H.P.yi yıkma teşebbüslerini anlatırken konu ile ilgili olarak 'Ne idüğü belirsiz, nereden emir aldıkları meçhul bir heyet üç Türkçü arkadaşımızı -bazıları üyesi de olmadıkları halde-bir dernekten ihraç etmişler...' demiştir. Bu tertip olayı da göstermiştir ki, hangi niyetle olursa olsun bir kısım anarşist mizaçlı kimselerin davamıza ve ülküdaşlarımıza zarar vermek için ellerinden geleni yapacak kadar dış çevrelerin tesiri ve güdümü altında bulunduğunu göstermektedir. Bu durum karşısında Türkçülerin safları daha da sıklaştırarak, aralarına bu gibi maceracıların sızmasını önlemeleri gerekiyor." (Devlet, 10.7.1972: 2). Devlet gazetesinin bu haber ve yorumu Atsız'ı öfkelendirmiştir. 19 Temmuz 1972'de Hacaloğlu'na yazdığı mektupta öfkesini şöyle anlatıyor: "Bu öfkeye Galip'in mektubu sebep oldu. Senin yanında açmıştım ama yazısı okunaksız olduğu için okuyamamış, tabiî iyi anlamamıştım. Sonra dikkatle okuyup Devlet'teki yazılarla da kıyaslayınca öfkelendim. Bu öfke hâlâ devam ediyor. Oyun açık oynanacaktır. Muayyen bir hadden sonra bende hatır, gönül tanımak diye bir şey kalmadığı için işin nereye kadar varacağı kestirilemez." (Hacaloğlu 2013: 200). Atsız dediğini yapmış ve harekete geçmiştir. 26 Temmuz 1972'de Refet Körüklü'ye yazdığı mektuba Ötüken'de çıkacak yazıları da eklemiştir. Şöyle diyor: "Dört yazı gönderiyorum. 1) Türkçülük ve Siyaset başlıklı başyazı... 4) Türkçüler Derneği'nin üç bildirisi. Bunlar mutlaka bu sayıya girmesi gerekli yazılar olduğu için aceleyle yolluyorum... Türkçüler Derneği Genel Merkezi'nin üç bildirisi birbiri ardınca, 12 punto ile çift sütun olarak dizilsin... Devlet'teki yazılar dediğiniz gibi. Amca (Alparslan Türkeş.), ile...'nin tekrar Derneğe alınması için yeni bir Kurultay kurulmasını isteyecek kadar ileri gitti. O sözleri söylemiştir. Daha başka şeyler de söylediğini biliyorum." (Hacaloğlu 2013: 202). Atsız "Türkçülük ve Siyaset" başlıklı yazısını 26 Temmuz 1972'de yazmış ve aynı gün Ötüken'de yayımlanmak üzere Refet Körüklü'ye göndermiştir. Derginin Ağustos 1972 sayısında çıkan yazıda hiçbir partinin Türkçü olmadığını ilan eder: "Türkçüler bugünlük ancak Türkçü karakteri olan partileri tutarlar Türkçülükten sapan veya taviz veren hiçbir parti Türkçülerce tutulmaz, tutulamaz. Türkçülüğün ne olduğu açık seçik ortada bulunduğu için bugünkü tutumları ile hiçbir parti Türkçü değildir... İlerde şartlar hazır olunca, mevcut partilerden biri Türkçü parti haline gelir veya bir Türkçü parti kurulursa Türkçülük o zaman siyasete girmiş olacaktır. Şu da unutulmamalıdır ki, Türkçülüğün iktidara gelmek için mutlaka parti kurmasına lüzum yoktur. Türkçülük beyinlere ve gönüllere şuurla yerleştikten sonra bu, partisiz de olabilir." (Ötüken, Ağustos 1972: 3). {Landau'nun eserinin çevirisinde makalenin adının "Pantürkçülük ve siyaset" olarak verilmesi (Landau 1999: 236) doğru değildir. Landau, "Türkçülük" terimini, İngilizcede "Pantürkizm" olarak ifade etse de makale adı gibi özel isimlerde kullanılan "Türkçülük" kelimesi, Türkçe çeviride "Pantürkçülük" olarak kullanılmamalıdır. Nitekim dipnotta makalenin doğru adı verilmiştir (Landau 1999: 254). Ancak orada da makalenin ilk yayımlanma tarihi olarak verilen "1970" yanlıştır. Atsız'ın bu makalede Türkçüleri "tek bir partide birleşmeye" çağırdığı iddiası da yanlıştır.} Mektupta bahsettiği Türkçüler Derneği Genel Merkezi'nin Bildirileri de Atsız'ın istediği gibi koyu puntolarla basılmıştır ve Devlet gazetesine karşı çok sert ifadeler taşımaktadır. İpler iyice kopmuştur. Hacaloğlu'na 10 Ağustos'ta yazdığı mektupta Atsız "Galip Erdem'den nazikâne bir mektup aldım. Tabiî, işi uzatmamak için cevap vermedim. Zaten vaktim de yok." diyor (Hacaloğlu 2013: 204). Anlaşılacağı üzere ilişkileri düzeltme imkânı kalmamıştır. MHP'de Ötüken okumanın yasakladığına dair haberler de Atsız'ın kulağına gelmektedir. Bunu 06 Ekim 1972'de Muzaffer Eriş'e yazdığı mektuptaki şu ifadelerden anlıyoruz:" Trabzon'daki nutkunda da (MHP'lilere) Ötüken ve Adsız Dergi okumasını yasaklamış. Nutku dinleyenlerden birinin mektubundan öğrendim. Aferin baba dostuna. İnsan dost olunca böyle olmalı." (Hacaloğlu 2013: 208). Ötüken'in Kasım 1972 sayısında yer alan “Ötüken Aleyhindeki Kampanya" başlıklı haberde de şöyle deniyor: "Bir vakitler, Ötüken yazı ailesinin kıdemlilerine hayranlık (!!) ve bağlılık (!!) larını mübalâğalı şekilde izhar (!) edenlerin de katıldığı ve hattâ başı çektiği bu kampanya, dergimizin dâvâ(!!!)ya zararlı olduğu için okunmasının yasaklandığı (!) yolundaki telkinler şeklinde devam ettirilmektedir. Kampanya, şehirler arası ziyaretlere çıkan vazifelilerin tertipledikleri sohbet(!)lerde, kürsülerden yapılan konuşmalarda, öğrenim müesseseleriyle gençlik yurtlarında, şeytani iftiralarla sürüp gitmektedir. Bu arada, bazı teşekküllere de emir mahiyetinde tamimler yapılmakla sağlanmaya çalışılmaktadır." (s.16). Aynı dergide Türkçüler Derneği Genel Merkezi'nin 4 sayılı bildirisi de yayımlanmış ve Cezmi Bayram, Acar Okan, Galip Çaka ve Halûk Karamağaralı'nın kesin ihraç teklifiyle Haysiyet Divanı'na verildikleri bildirilmiştir. Aynı bildiride Türkçüler Derneği'nde kayıtların yenilendiği ve yeni kütük numaraları verildiği yer almaktadır. Nihâl Atsız'ın kütük numarası 1, Nejdet Sançar'ınki 2, Alparslan Türkeş'inki 3'tür (s. 15). 13 Aralık 1972'de Osman Nuri Kurt'a yazdığı mektupta Atsız, Alparslan Türkeş'in "tamamıyla dinci bir istikamete yöneldiğini" ve artık ilişkilerinin kesildiğini açık bir şekilde ifade eder (Hacaloğlu 2013: 222). 19 Nisan ve 04 Mayıs 1973'te Turan Kekevi'ye yazdığı mektuplarda da Türkeş'in Ötüken okumayı yasakladığını Soma'da Muzaffer Eriş'e söylediğini, ara bulmak için Türkeş ile temas eden Mehmet Orhun'un da "Maalesef Türkeş böyle bir emir vermiş." dediğini belirterek “Ötüken´in okunmaması için sözle emir verdikten başka, MHP adına yaptığı genelgenin altına bu yolda imza atarsa artık biz onu dost sayamayız.” der (Hacaloğlu 2013: 245-246, 249). Ötüken'in Şubat 1973 sayısında da "Yalan Kampanyası Devam Ediyor" başlığı altında Atsız ile Nejdet Sançar'ın arasının açıldığına dair fısıltılara karşı Türkçü gençler uyanık olmaya çağrılır. Atsız'ın 09 Mart 1973'te Gökhun'a yazdığı mektuba göre bu imzasız yazı Nejdet Sançar tarafından yazılmıştır (Hacaloğlu 2013: 237). (s. 9). Alparslan Türkeş, Hulusi Turgut'a anlattığı hatıralarında anlaşmazlığı, Atsız'ın Oku dergisine karşı yazdığı bir yazıya, bu yazıdaki Mevlana, Yunus Emre ve Hz. Muhammed hakkındaki görüşlere kadar götürür: "Konya'da bir parti çalışması dolayısıyla bulunduğum sırada basın toplantısı yaptım, gazeteciler bana bu konuda şu soruyu yönelttiler:" "-Nihal Atsız Bey, partinizin Gizli Başkanı olduğunu söylüyor. Partiyi perde arkasından onun idare ettiği söyleniyor. Ötügen Dergisi'nde kendisinin bu tarz yazıları var. Bunları nasıl karşılıyorsunuz?" "Ben gazetecilere şu cevabı verdim:" "-Hayır, partinin Genel Başkanı benim. Nihal Atsız Bey, partiyi perde arkasından idare etmiyor, öyle bir şey yok. Bu gerçek değil. Ama kendisiyle eskiden beri tanışırız, dostluğumuz var. Fakat fikirleri bakımından aramızda farklı görüşler var.' "Gazeteciler o basın toplantısında, Oku Dergisi'ne verdiği cevabı da konu ettiler. Ben buna, şu karşılıkta bulundum." "-O görüşleri kabul etmiyorum. Ben, onlara katılmıyorum. Onun kendi görüşüdür, bizi bağlamaz. Ötügen Dergisi, bizim partimizin yayın organı değildir. Onun şahsî fikirleridir. Biz, ona katılmıyoruz ve benimsemiyoruz." "Nihâl Atsız Bey, benim bu cevabım karşısında çok alınmış ve gücenmiş." (Turgut 1995: 409). Alparslan Türkeş'in bahsettiği yazı Ötüken dergisinin Mart 1970 sayısında çıkan "Türkçülüğe Karşı Yobazlık" başlıklı makale ile Kasım 1970 sayısında çıkan "Yobazlık Bir Fikir Müstehâsesidir” başlıklı makaledir. Türkeş'in bahsettiği rahatsızlık yaratan konular daha çok ikinci makalede yer almıştır. Ancak Atsız'ın ve Ötüken dergisinin MHP ile ilişkisi bu makaleden hemen sonra kesilmemiştir. Genç Ülkücüler Teşkilatı'na dair haberler 1970 Nisan sayısından itibaren Ötüken'de yayımlanmaktadır. MHP'nin Mayıs 1971'de yapılan 10. Kurultayı'nda Alparslan Türkeş'in yeniden Genel Başkan seçildiği haberi Ötüken'in Mayıs 1971 sayısında verilmekte ve Türkeş tebrik edilmektedir. Bu sayıda ayrıca, Metin Toker'in Milliyet'teki yazı dizisine karşı Türkeş'i savunan yazılar vardır. 16 Mayıs 1971'de Osman Nuri Kurt'a yazdığı mektupta da Atsız, Türkeş'in toparlayıcılığına engel olmamak ve onu yıpratmamak için MHP ile ilgili yazıları dergiye koymadıklarını belirtiyor; partinin gelişmekte olduğunu da ilave ediyor. Nihayet 07 Mayıs 1972'de İsmail Hakkı Gökhun'a yazdığı mektupta da Türkçülerin Türkeş'e cephe alması diye bir şey olmadığını söylüyor. Demek ki asıl kırılma ve kopma, Türkçüler Derneği'nin 03 Haziran 1972 tarihli kurultayında alınan ihraç kararları üzerine olmuştur. Ancak 1969 Adana kongresinden itibaren ilişkilerin hassas bir şekilde sürdürüldüğü de bir gerçektir. Türkeş, hadiselerden yıllar sonra Hulûsi Turgut'a hatıralarını sözlü olarak anlatırken Atsız ile olan fikir ayrılıklarına temas etmiş ve tabii olarak hadiselerin sırasını pek fazla dikkate almamıştır. Mesela "Kürtler ve Kürtçe konuşan insanlarımız hakkındaki yargısı, yazdığı yazısını da benimsemek mümkün değil... Bu sebepten aramız iyice açıldı." şeklinde bahsettiği Atsız'ın yazısı, meşhur "Konuşmalar" makalesidir ve Ötüken'in Nisan-Temmuz 1967 sayılarında çıkmıştır.
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.