Anne babası tarafından masal okutularak uyutulan veya büyütülen bir çocuk olmamama rağmen ilkokul öğretmenim vesilesiyle dünya edebiyatında yer edinmiş, kült sayılan bütün masalları okumuş olabilirim. Bu kitabı okurken aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen detayları anımsarken hep gülümsedim. O zaman idrak edemediğim şeyleri şimdi düşündüm ve bitirme tezime konu etmeye karar verdim. Bu kitap da danışmanımın okumam için bana sunduğu bir eser.
Dünya masallarının on beş çağdaş yazar tarafından yeniden yazılarak yer edindiği bu eserde klişeler bir yana bırakılmış gibi. Sondaki edatın nedenini az sonra açıklayacağım.
İlkin "Alaattin'in Sihirli Lambası" adlı masalın Berat ALANYALI tarafından yeniden kaleme alındığını görüyoruz. 1001 Gece Masalları'nda yer alan bu hikâyede Alaattin, bulduğu sihirli lambadaki cin sayesinde istediklerini yaptırırken masalın yeniden yazımında Berat Bey, Alaattin'i cinin istediklerini yerine getiren kişi konumuna almış. Cinin elinden Alaattin'i kurtaran bir kadın. "İşte bu! Kadın kahramanlara yer veren masallar yazılıyor." diye sevinmeyin hemen. Berat Bey burada Alaattin'i cinin elinden kurtaran kadını dırdırcı olarak ele almış. Bu kadın dırdırı ile cini bertaraf ediyor bu masalda. Masalın yeniden yazımında diğer hikâyelerin aksine toplumsal cinsiyet algısının hâlâ devam ettiğini görmüş oluyoruz.
İkinci olarak "Rapunzel" masalının Betül DÜNDER tarafından yeniden yazıldığını görüyoruz. Bu hikâyeyi okurken yeniden yazım konusunda hiçbir sorun yokken bir mantık hatası tespit ettim. Rapunzel kuledeyken sadece adıyla seslenilince saçlarını sarkıtıyormuş. Delikanlının biri de bu yöntemi kullanarak kuleye çıkmış. Burada bir hata yok. Ardından Rapunzel'e "Adın ne senin?" diye sorması oldukça ilginçti. Adını duymadan saçlarını sarkıtmayan Rapunzel'e neden tekrar adını soruyorsun ey genç? Sohbet konusu mu bulamadın? :) Genel anlamıyla sevdiğim bir yeniden yazım oldu.
Üçüncü olarak "Parmak Kız" masalının Betül TARIMAN ile yeniden yazımıyla karşılaşıyoruz. Masalın orijinalinin aksine burada zorla evlenme konusu işlenmemiş ve parmak kızın özgür, iyi kalpli ve yardımsever olarak nitelendirilmiş. Parmak Kız'ın kurbağa anne tarafından kaçırılmış olması bir kadın figürünün zorbalığına denk geldiği için tartışma konusu olabilir. Yeniden yazımlarda ataerki ve toplumsal cinsiyet algılarının değişmesi gerektiği fikri zihnimde yankılanıyor. Bu masalın hoşuma gittiği söylenemez.
Dördüncü olarak "Kuyruğu Zilli Tilki"nin Doğan YARICI tarafından yeniden yazıldığını görüyoruz. Dünya masallarında sıkça söz edildiği gibi kötü ve kurnaz olan bir tilki söz konusu değil. Tatlı bir masal, çocuklarla birlikte okunabilir.
Beşinci olarak "Kurbağa Prens" masalının Elif SOFYA tarafından yeniden yazıldığını görüyoruz. Kurbağa prensesin kendisine ait olan topu yani hakkı olanı geri almak için kendisinden bedel istenmesi etrafında şekillenen masalda kadın her ne kadar istemediği evliliğe zorlanmasa da öpücük bahsi ile istemediği bir şeyi yapmaya zorlanan taraf olmuş. Cinsellik vurgusu ön planda ve erkeğini tatmin etmesi gereken kadın profili alttan alta işlenmiş. Prensin öpücükle kurbağaya dönüşmesi ile prensesin onunla çok mutlu olduğu aktarılmış ve bu kez prenses prensle isteyerek evlenmiş. Yüzlerce çocuk yaptıkları vurgusu da ironikti. Masaldaki terbiye edicinin baba oluşu, çoğunluğun mutluluğu için kurbağa prensesin feda edilmesi, erkeği doyurması beklenenin kurbağa prenses/kadın olması gerektiği vurgusu ayrı bir eleştiri konusu. Dolayısıyla bu yeniden yazım da kusurlu.
Kalan masalları incelemek içimden gelmediği için eleştiriye burada son veriyorum. Siz de eleştirmek için okuyabilirsiniz.
Kalan masalların ismi şöyle:
Hansel ile Gretel
Prenses ile Bezelye
Leylek ile Tilki
Şu Bizim Dumrul
Küçük Çam Ağacı
Altın Saçlı Kız ve Üç Ayı
Fareli Köyün Kavalcısı
Uyuyan Güzel
İhtiyar Denizci ve Saf Köylüler
Bremen Mızıkacıları ya da Orman Çalgıları
Şu manidar sözle bitirmek istiyorum:
"Masallar; çocuklar uyusun, büyükler uyansın diye yazılır."