Gönderi

80 syf.
·
Not rated
·
Liked
Birey Tanrı ilişkisi ve Varoluş mücadelesi
Ingmar Bergman , İsveçli oyun yazarı ve film yönetmenidir. Papaz bir babanın oğlu olarak din dogmalarıyla yetiştirilmiştir. Dindar ailesinin baskıcı tutumları onu bulunduğu çevrenin tam aksine Tanrı ve dini sorgulamaya sürüklemiştir. Buna istinaden Bergman eserlerinde sert bir şekilde bireysel çatışmalara ve tanrısal sorgulamalara yer verir. Haçlı Seferleri’nden yanında yol arkadaşı bayraktarıyla dönen bir şövalyenin Tanrı ve din ile hesaplaşmasını konu alıyor. Vebanın ortaya çıkmasıyla 14. yüzyıl Avrupa’sında yaşayan insanların İncil’de bahsi geçen kıyametin yedinci alameti olan yedinci mühürün açıldığına ve kıyametin kopmak üzere olduğuna inandıkları bu dönemde başkahramanımız Antonius Block (şövalye) sefer dönüşünde kıyıya vurmuştur.Evren ve yaratılış hakkında sorular sormaya, karanlığını keşfetmeye başlar.inancı parçalanmış bir Şövalye'nin, hem siyahlara bürünmüş korkunç Ölüm figürüyle hem de dinle yüzleşmesi üzerine kuruludur. Bu bağlamda Yedinci Mühür'ün ana iki teması ölümle yüzleşme ve birey ile Tanrı arasındaki ilişkidir. Gerçeği arama tutkusu temel bir insan içgüdüsüdür.Yirminci yüzyılın varoluşçu sanatı ve felsefesi, anlamsızlık kaygısını ve dini bir olgu olan kutsala ilişkin şüpheleri ifade etme cesaretini ortaya koymaktadır.Bergman, eserlerinin temelini oluşturan tematik motifleri çoğunlukla varoluşsal sorular sorarak ortaya koyuyor. Bu motiflerden biri de Bergman'ın eserlerinde sıklıkla yansıyan birey ile Tanrı arasındaki ilişkilerdir.Bilinçten yoksun inanç söz konusu olduğunda genellikle ikinci planda bırakılan Tanrı kavramına odaklanır. Antonius’un karşısına bir süre sonra Ölüm çıkar. Bahsettiğimiz ölümü ete kemiğe bürünmüş bir canlı olarak aktarılıyor. Şövalye o cesaretli ve savaşçı ruhuyla çok çabuk teslim olmak istemez ve Ölüm’e satranç oynamayı teklif eder. Oyun devam ettiği sürece, Antonius hayatına devam edecek ve Ölüm onun canını almayacaktır. Eğer ölümü mağlup etmeyi başarırsa da canı bağışlanacaktır. Ölüm, bu teklifi kabul eder ve oyun başlar. Antonius Block kendine bile inancı yokken, hiç görmediği bir varlığa inanamadığı için acı çekmektedir. Tanrı, hiç sorgulamayan ve ona koşulsuz inanan birini yargılamazken; inanmak isteyip de inanamayan birini yargılayabilir mi? Bütün dinler düşünerek ve sorgulayarak doğruya ulaşmayı emreder. Koşulsuz inanan insan ise inancın ne denli ağır bir yük olduğunu bilemez. "inanç hiç gelmeyecek bir sevgiliyi sevmek gibidir." Antonius kalbinin boş olduğunu ve bu boşluğun yüzüne bir ayna gibi tutulduğunu söylüyor. Sanki Tanrı insanı yaratırken, kalplerinde bir boşlukla yaratmıştır. O boşluğu inanç hariç hiçbir şeyle doldurmak mümkün değildir. Antonius’un tek isteği Tanrı’ya koşulsuz inanmaktır. Yedinci Mühür Orta Çağ’ın cehaletine, 14. Yüzyıl Avrupası’nda kilisenin halk üzerindeki etkisine ve kara ölüm adı verilen veba salgınına ,bireyin inancını, var olma mücadelesini ve ölüm karşısındaki çaresizliğini fantastik bir bicimde anlatıyor.
Yedinci Mühür
Yedinci MühürIngmar Bergman · İz Yayıncılık · 2010227 okunma
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.