Gönderi

77 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 26 hours
Merhaba. Ayın bir diğer okuduğum kitabı Şule Gürbüz'ün "Ne Yaştadır Ne Başta Akıl Yoktur" tiyatro oyunu oldu. Okuduğum en farklı tiyatroydu. Perde değil de yedi sahneden oluşuyor. Önsöz de, Oruç Aruoba traji-komik olarak nitelendiriyor oyunu. Daha çok ölüm ve arayışın olgusunda durulan oyunda Oruç Aruoba, "akıl, ölüm ve gülünç'ün birbirlerini etkilediğini, aklın olanaklı sınırından birine erişince ölümle, bir başkasına ulaşınca da gülünç'e rastlar ve bu doğrultuda kesişen noktada ölüm gülünç bir hale, gülünç ise ölümcül bir şekle girer." diye savunur. Bu üç kavramında birbiriyle etkileşimini anlatmak ister. Akıl, ölüm ve gülünç bu üç olgu ekseninde döner oyun. Yaşlı bir adamın etrafında gelişen garip olaylar ve diyaloglardan oluşur. Oyunda yaşanan gülünç durumları, aklın sorgulanışı ve ölümü bekleyişini görürüz. Etkili anlatımıyla yine çok güzel bir Şule Gürbüz eseri okudum. Israrla tavsiye ederim. #kitapalıntıları : Akıl, olanaklı sınırlarından birisine ulaşınca ölüm ile; bir başkasına ulaşınca da gülünç ile karşılaşır - bu arada, bu sınırların çakıştığı noktalarda da ölüm gülünç bir hale; güldürü de ölümcül bir hale gelir. YAŞLI ADAM : (Sıkıntılı.) Yorgunluk... Şey gibidir. (Durur.) hani bir yerlere gidersin heyecanla; bir şey görürsün, umutla; farklı sanırsın bunların hepsini ve balıklama atlarsın. Yorgunluk, işte, kafaüstü düşerken çıkardığın o sestir. YAŞLI ADAM : Kalakaldım ellerimin üstünde. Nasıl da dönüp duruyorum - nasıl ki, her seferinde ölü bir gecenin sandukası gibi ağır ve çileli, yorulmuş ellerimde. YAŞLI ADAM : Bizi hor gördü. Hala canlı olduğumuz için bizi hor gördü. Çünkü ne yapacağımızı biliyor. Biraz çalışacağımızı; göğsümüzü şişirebilirsek şişireceğimizi, ama her halükarda şişkin duracağımızı, böylece biz daha bir şey yapmadan, zorlanmadan, karşımızdakinin ezilip büzüleceğini; daha da beteri, bundan dolayı bir alçakgönüllülük takınacağımızı; böylece kendimize "hazımsız biri değil" dedirteceğimizi; çevremizdeki her şeyden beslenmeye çalışacağımızı; on yılda bir, minik varoluş krizlerine gireceğimizi; sonunda bize benzeyenlerin yanına gideceğimizi; şansımız yaver giderse bizim için "örnek insan" deneceğini; böylece tarihin tüm doyumuyla işlevini tamamlayacağını biliyor. Hor görüyor bizi; kaçtı bizden. HİZMETÇİ : Nedir bizi bu kadar kıvrandıran? Bu anlatılanlar; gülümseme çabaları... Bir gün bile kurtarmıyor. Önümüzdeki zamandan bir lokma daha kemireceğiz diye... YAŞLI ADAM : ...Manavda şiir yoktur; manava bakıp şiir yazanlar vardır. Ama onlar bu şiirlerin kendi dükkanlarından çıktığını bilmezler. YAŞLI ADAM : Hayatın sahteliğini üzerine bahse girebildiğim halde, neden kalpazanın kim olduğu üzerine konuşamıyorum? HİZMETÇİ : Kalpazan bir tane değil ki —kalpazan, senin dışındaki herkestir. HİZMETÇİ : Arıyor işte — Ve aslında bu da yetiyor. Bulmaya; bulduğunu anlamaya, pek kimsenin gücü yetmez. Ama bir şeylere rastlayıp, umup da o olmadığını görmek, zaten biraz bulmak demek.
Ne Yaştadır, Ne Başta Akıl Yoktur
Ne Yaştadır, Ne Başta Akıl YokturŞule Gürbüz · Boyut Tiyatro · 1993156 okunma
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.