Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve Atsız'ın serbest bırakılması için “bütün imkânlarınızı ve teşebbüslerinizi adalet, insaniyet ve Türk-Alman dostluğu namına rica ederim." cümleleriyle dilekçesini bitiriyor. Georg Baum'un Cumhurbaşkanı'na gönderdiği 20.11.1973 tarihli dilekçedeki “Benim size sorum şudur ki ihtiyar, kimsesiz ve hasta olan bu zatın, keyfine ve bakımına ihtiyacı karşılığında Türkiye'nin mahut hapishanelerinden birinde muhakkak ölümüne bırakılması sizin vicdanınızı sıkmaz mı?" cümlesi dikkat çekicidir. 28 Kasım 1973'te bir öğrenci, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Bölümü son sınıf öğrencisi Çağatay Ferid Kayhan, Cumhurbaşkanı'na bir mektup yazıyor. İlk cümlesi şöyle: "Beş bin yıllık Türk tarihinde ilme ve ilim adamlarına, Başbuğlar, Hanlar, Hakanlar, Sultanlar ve Padişahların verdikleri değer ve gösterdikleri saygı; her Türk gibi Zat-ı Âlîleri'nin de malûmlarıdır." 1974 yılı başlarında Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden 50'ye yakın öğretim üyesi Cumhurbaşkanı'na bir dilekçeyle başvurarak Atsız için af kampanyası başlatırlar. Dilekçeyi imzalayanlar arasında üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Saffet Rıza Alpar, İnşaat ve Mimarlık Fakültesi dekanı Prof. Dr. Naci Yüngün, Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Erdoğan Özbenli de vardır (Tekin, Şubat 2015: 353). Arkasından Atatürk Üniversitesi kampanyaya katılır. 10 Ocak 1974 tarihli Milliyet gazetesinin haberine göre Atatürk Üniversitesinden 150 öğretim üyesinin imzaladığı dilekçe 09 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Korutürk'e gönderilmiştir. Atatürk Üniversitesi öğretim üye ve yardımcılarının Cumhurbaşkanı'na gönderdiği ve en başta Rektör Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu'nun imzası bulunan dilekçe şöyledir: "Türk Milliyetçiliğinin 1930'dan sonraki gelişmesinde çok büyük tesiri ve emeği olan Nihal Atsız, bir yazısından dolayı on beş ay ağır hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Haydarpaşa Numune Hastanesi Sıhhî Kurulu'nun raporlarına rağmen 11 Kasım 1973 tarihinden beri revirsiz olan İstanbul Toptaşı Cezaevinde ağır suçlularla beraber yatmaktadır. Söz konusu raporlara göre Atsız; kronik enfarktüs, hipertansiyon ve ağır romatizma hastalıklarından rahatsızdır. Bu hastalıklar, hayâtını tehdit eder mahiyettedir." Atsız; yalnız birkaç neslin fikrî rehberi değil, dünyaca tanınmış Türk bilginidir. Onun yayınladığı Ahmedî'nin Tevârih-i Âl-i Osman'ı, Şükrullah'ın Behçetü't-Tevârih'i, Âşıkpaşaoğlu ve Oruç Beg Tarihleri, Edirneli Nazmi, Osmanlı Takvimleri gibi Osmanlı tarih ve edebiyatına dair değerli eserler dünyadaki Türkoloji araştırmalarında hâlâ tek kaynak olarak kullanılmaktadır." "Atsız'ın mahkûmiyetine sebep olan yazı, 12 Marttan çok önce Kürtçülük tehlikesini göstermek maksadı ile yazılmıştır. Malumunuz veçhile vatanı parçalamağa matuf bu tehlikeli hareketin suçluları Sıkı Yönetim Mahkemeleri tarafından çeşitli cezalara çarptırılmışlardır ve çarptırılmaktadırlar. Tehlikeyi gören bir vatanseverle, vatanı parçalamak isteyen hainlerin bir tutulamayacağını takdir edeceğinizi umuyoruz." "Atsız'ın; Türk milletinin yücelmesini derin bir aşkla istemekten ve buna engel olacak her hareketi önlemeğe çalışmaktan başka bir maksadı olamaz. Türk milliyetçiliğine ve adalete inancınız ile temâyüz etmiş bir devlet başkanı olarak sayın Atsız'ın mahkûmiyetini kaldıracağınıza inanıyoruz. Yetmiş yaşındaki bir ülkücü ve âlimin mahkûmiyetinin tarafınızdan kaldırılmasını ricâ, en derin saygılarımızın kabûl buyurulmasını istirhâm ederiz." (Atsız, 1973'ün son günlerinde Bayrampaşa Cezaevi'ne nakledilmiştir. Bu ifade, dilekçenin 09 Ocak'tan çok önce hazırlandığını, muhtemelen imzaların tamamlanması için 10-15 günlük bir zaman geçtiğini gösterir.) Büyük bir ihtimalle, Yeni Türk Edebiyatı profesörü Dr. Kaya Bilgegil tarafından hazırlanan bu metni imzalayanlar arasında Bıyıkoğlu ve Bilgegil'den başka Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Prof. Dr. Ahmet Kurt, Dr. Enver Konukçu, Dr. Münir Kutluata, Okt. Yavuz Akpınar gibi öğretim üye ve yardımcılarının imzaları vardır. Yine Atatürk Üniversitesi öğretim üye ve yardımcıları tarafından imzalanan bir başka dilekçe de aynen şöyledir: "Türkçü yazar ve mütefekkir Nihal ATSIZ'ın durumunu, dikkatinize saygı ile arz ederiz:" "Sayın Başkan," "ATSIZ, bir yazısından dolayı 15 ay ağır hapse hüküm giymiştir. Hâlen Toptaşı ceza evinde cezasını çekmektedir. Hastadır ve yaşlıdır. Haydar Paşa Numune Hastahanesinden verilmiş sağlık kurulu raporlarına göre tanınmış Türkçü yazarımız, kronik enfarktüs, hipertansiyon ve ağır romatizma gibi tehlikeli hastalıklardan mustariptir. Cezaevinde hiçbir tedavi imkânı yoktur." "Sayın ATSIZ'ın mahkûmiyetine sebep, 12 Mart 1971 tarihinden önce Türkiye'mizde Kürtçülük tehlikesine işaret eden bir yazısıdır. 12 Mart'tan önce böyle bir tehlikenin varlığı ve gittikçe büyüme istidadı göstermesi Sıkı Yönetim Mahkemelerinin soruşturmaları ile, verdikleri mahkûmiyet hükümleri ile sabit olmuştur. Atsız'ın yaptığı, kanaatimize göre, adli soruşturmadan çok önce, devletimizin varlığına yönelmiş haince niyetleri haber vermekten ibarettir." "Sayın Nihal ATSIZ, çeşitli dergilerde çıkan yazıları ile genç nesillerin Türkçülük aşkını, vatanseverlik duygularını işlemiş, daha da kuvvetlendirmiştir. Türk tarihi ve edebiyatı konusundaki ilmî yayınları ile değerli bir Türk bilgini olduğunu da ilim dünyasına kabul ettirmiştir. Atsız'ı eserleri, bugün Türkoloji araştırmalarında önemli kaynaklar arasındadır.” "Bütün ömrünü, Türklük şuurunu canlı tutmakla, genç nesillerin vatan sevgisini beslemekle, Türk Milletinin yücelmesine çalışmakla geçirmiş olan mümtaz yazarımızın, Anayasamızın verdiği yetki ile Zat-ı devletleri tarafından affını, mağduriyetine daha fazla meydan verilmemesini derin saygılarımızla istirham ederiz. 3/1/1974" Dilekçenin altında Prof. Dr. Turhan T. Yüce, Prof. Dr. Selahattin Olcay, Prof. Dr. Şaban Karataş, Doç. Dr. Hüseyin Ayan, Dr. Muhan Bali, Dr. Saim Sakaoğlu, Dr. Fahrettin Kırzıoğlu, Dr. Eyüp Aktepe, Dr. Mustafa Saatçı, Dr. Abdülkadir Akçin, Dr. Mehmet Şahin, Dr. Fatin Sezgin gibi öğretim üyelerinin imzaları bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesi öğretim üye ve yardımcılarının imzaladığı diğer dilekçelerdeki bazı imzalar da şunlardır: Doç. Dr. Cevdet Gökalp, Dr. Fikret Türkmen, Dr. Orhan Okay, Dr. Harun Tolasa, Dr. Mustafa Özdemir, Dr. Efrasiyap Gemalmaz, Dr. Mustafa Kuru, As. Ali Sinan, As. Kemalettin Yiğiter. Aynı tarihlerde başta Yılma Durak olmak üzere Atatürk Üniversitesi'nin 82 öğrencisinin imzaladığı dilekçe de Cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir. Milliyet yazarı Abdi İpekçi, 11.01. 1974 tarihli yazısında hem bu kampanyadan bahseder, hem de Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün Çetin Altan'a gösterdiği ilgiyi benzer durumda olan öteki mahkûmlardan da herhalde esirgemeyeceğini yazar (Akgöz 2016: 235). Yine 11.01.1974 tarihinde Yaşar Aytek, İstanbul gazetesinde "Nihal Atsız yetmişinci yaşına cezaevinde giriyor" başlıklı uzun bir haber kaleme almıştır. Haber, “Türkçülerin önderi milliyetçi yazar Nihal Atsz, tutuklu bulunduğu Bayrampaşa Cezaevinin soğuk taş duvarları arasında yarın 70 yaşına girecektir." cümlesiyle başlar. Davanın kısaca tarihçesi verildikten sonra haber şu cümlelerle devam eder: “Büyük Türkçü düşünür ve yazar Atsız, kendisini sevenlerle milliyetçi gençlerin Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesi için açılan kampanyayı istememektedir. İlerlemiş yaşına ve çeşitli hastalığına rağmen cezaevinde ıstıraplı günlerini geçirmekte, kendisini ziyarete gelenlere bu özel affı istemediğini belirtmektedir. Bunun nedenleri olarak, 'Suçlu değilim. Gerçekleri dile getirdim hep. Hiçbir zaman özel af istemiyorum.' demektedir. Milliyetçi gençlerin İstanbul, Ankara, Erzurum, Trabzon, İzmir, Adana ve diğer illerde açıp bütün Türkiye'yi kapsayan Nihal Atsız'ın affedilmesi kampanyası dünyada, diğer ülkelerde de etkisini göstermiştir. Irak, Almanya, Amerika ve Arjantin'den gelen birçok mektuplarda Türkleri gerçek savunan bir kalemin böyle bir sonuçla karşılaşacağını beklemediklerini ve büyük üzüntü duyduklarını belirtmektedirler." Aynı haberde Rize Baro Başkanı Avukat Osman Çalışkan'ın da Atsız'ın affını isteyen demecine yer verilmiştir. Af kampanyasıyla ilgili olarak İlhan Darendelioğlu da bir yazı yazmıştır. Bizim Anadolu gazetesinin 11.01.1974 tarihli sayısında çıkan yazının başlığı "Kırılan Sol Zincir"dir. Karadeniz Teknik Üniversitesi ile Erzurum Atatürk Üniversitesinin dilekçelerinden bahseden yazıda, aynı konuda Berlin Türk Ocağı'nın yayımladığı bildiriye de yer verilmiştir. 13.01.1974 tarihli Yeni Ortam'da Oya Baydar'ın yazdığı "Aaaa... Siz de vardınız sahi" başlıklı yazısı, af kampanyasına farklı bir açıdan bakar. "Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde, başta rektör ve dekanlar olmak üzere birçok öğretim üyesi" ile “Erzurum Atatürk Üniversitesi'nden 150 öğretim üyesi"nin Nihâl Atsız'ın affı için Cumhurbaşkanı'na müracaat etmesini geç ve taraflı bir uyanış olarak değerlendirir: "Aaaa... Demek Trabzon ve Erzurum Üniversitelerinde, Türkiye'nin sorunlarıyla, af sorunuyla, yazarların, düşünürlerin düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili, yani demokrasiden, yani insan hak ve özgürlüklerinden yana öğretim üyeleri varmış... Bizler sizi ölü sanıyorduk, demek hâlâ yaşıyormuşsunuz! Kim olursa olsun, hangi eğilimde olursa olsun, bir yazarın, hem de 70 yaşında olduğu bildirilen bir yazarın, yazdığı bir yazıdan dolayı hapishane köşelerinde süründürülmesine kesinlikle karşıyız. Tabii affedilmelidir Nihal Adsız. Ama Trabzon ve Erzurum Üniversitelerinin sayın öğretim üyeleri, ne geç bir uyanış bu böyle. Ne kadar zavallı, ne kadar taraflı, ne kadar utanç verici bir uyanış." Oya Baydar'ın bu öfkesinin sebebi, imza kampanyasına katılan öğretim üyelerinin, üç yıldır hapiste bulunan sosyalist yazarlar için herhangi bir harekette bulunmamış olmalarıdır. Oya Baydar, sosyalist yazar ve aydınların, milliyetçi sanatçı ve aydınları yıllar boyu yok saydıklarını unutmuş görünmektedir. Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan Cenkçi de Atsız'ın affedilmesi konusunda bir demeç verir ve bir af kampanyası açtıklarını belirtir. (O sırada Ankara Gazeteciler Cemiyeti üyesi bulunan Azerbaycan Kültür Derneği Genel Sekreteri Ahmet Karaca'nın, cemiyetin kampanya kararı almasında etkili olduğuna şahidim) Cenkçi'nin kampanya haberi de 13.01.1974 tarihli Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman, Akşam gazetelerinde yer alır (Akgöz 2016: 236239111). Akşam gazetesi Beyhan Cenkçi'nin demecini aynen verir: "Yazdığı bir yazıdan dolayı cezaevi koğuşunda günlerini ıstırap içinde geçiren Türk Edebiyatının 70 yaşındaki hocalarından Nihal Atsız'ın affı için ilgililere başvurduk. Adalet Bakanlığı'nın konuya hassasiyet göstererek gerekli işlemleri tamamlayarak, özgür basın anlayışının en büyük teminatı olarak gördüğümüz Cumhurbaşkanımız Sayın Fahri Korutürk'e intikal ettirmesini istiyoruz. Türk Edebiyatında yerini almış ve fikrî hizmetleriyle ünü sınırlarımız dışına yayılmış olan Nihal Atsız'ın Anayasamızın Cumhurbaşkanımıza verdiği haktan yararlanılarak affedilmesi tarihî bir görevdir. 70 yılını cesur atılımlarla Türkiye ve Türkler için vermiş olan Nihal Atsız'a bu (af) verilebilecek en küçük armağandır. Bir fikir adamının ömrünün sonunu cezaevinde geçirmesi veya bitirmesi vicdanları imkânsız şekilde mahkûm eder. Ankara Gazeteciler Cemiyeti Nihal Atsız'ın affı kampanyasını açmaktadır. Atsız'ın affını destekleyen kuruluşların yazı veya telgrafla cemiyetimize başvurmaları, ilgililere intikal ettireceğimiz af dilekçesine ve af kampanyamıza güç verecektir." 13.01.1974 tarihinde Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Rıdvan Uysal da Atsız'ın affedilmesi gerektiğini belirten bir demeç verir (14.01.1974 tarihli Milliyet. Akgöz 2016: 239'dan). 17.01.1974 tarihli Tercüman gazetesinin haberine göre Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın Ankara Şubesi Başkanı Ümit Gürtuna da Korutürk'ten Nihâl Atsız'ın affedilmesini dilemiştir. Ötüken dergisinin Ocak 1974 sayısındaki bir habere göre İzmir'deki Türkçüler de Atsız'ın affı için 40 imzalı bir dilekçe ile müracaatta bulunmuşlardır (s. 24). 18.01.1974 tarihli Tercüman'da yer alan "Atsız'ın affı için Hacettepe ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri Korutürk'e başvurdu” başlıklı haberde Hacettepe'den 58, İstanbul Ünuversitesi'nden 55 öğretim üye ve yardımcısının af dilekçesini imzaladığı bildirilmektedir. Atsız'ın affı kampanyası hızla devam etmektedir. Hapisten çıktıktan sonra Kekevi'ye yazdığı bir mektupta Atsız şu cümlelerle kampanyadan bahsediyor: “Cumhurbaşkanı'na lehimde yapılan müracaatlar arasında üniversitelerden başka, dernek ve sendikalar da var. Hattâ birkaç kişi de şahsen müracaat etti. Almanya, Kıbrıs, Kerkük Türkleri yazılarla başvurdular. Memlekette millî bir hava esti." (Hacaloğlu 2013: 291). 18 Ocak 1974'te Sağmalcılar Cezaevi'nden Gökhun'a yazdığı mektupta da şöyle diyordu: “Gazetelerde her gün bana ait bir yazı bulunuyor. Cumhurbaşkanına başvuruyorlar... Hacettepe Üniversitesi'nden, lehimdeki dilekçeye imza koyan dost ve ülküdaşlara teşekkürlerimi söyle. Hiçbirisini bilmiyorum." (Hacaloğlu 2013: 288). Evet, Atsız Hacettepe'deki ülküdaşlarının hiçbirini bilmiyordu. Fakat onlar arasında eski bir dost vardı. 1950'lerin başındaki Orkun dergisinin ateşli yazarlarından Selahattin Ertürk. Aradan yıllar geçmiş, Ertürk ABD'ye giderek orada doktora yapmış ve 1960'larda yurda dönmüştü. O şimdi pedagoji profesörü idi ve Hacettepe Üniversitesi'nde Eğitim Bilimleri Bölümü'nü kurmuştu. İmza listesini biraz da çekinerek kendisine götürdüğüm zaman, eski Türkçülerin dik tavrıyla, sertçe elimi sıkmış ve "Çetin Altan affedilirken Atsız Abi'nin affedilmemesi olur mu?" diyerek kâğıdı imzalamıştı. Hacettepe, İstanbul ve Ankara Üniversitelerinden af dilekçesine imza atanların listeleri şahsi dosyalarımdan birinde kalmış. Hacettepe Üniversitesi'nin 58 öğretim üye ve yardımcısı arasında bulunan bazı isimler şunlardır: Prof. Dr. Şükrü Elçin, Prof. Dr. Selahattin Ertürk, Prof. Dr. Nejat Göyünç, Prof. Dr. Ercüment Kuran, Doç Dr. Abdurrahman Çaycı, Dr. Ümit Akkoyunlu, Dr. Celal Baki, Dr. Tuncer Baykara, Dr. Ahmet B. Ercilasun, Dr. Bayram Kodaman, As. Bilge Ercilasun, As. Aytuğ İzat, As. Ferhan Özmen, As. Cihat Özönder, As. Dursun Yıldırım. İstanbul Üniversitesi'nin 55 öğretim elemanından da bazı isimler: Prof. Dr. Ömer Faruk Akün, Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Prof. Dr. Nusret Ekin, Prof. Dr. Cevat Eren, Prof. Dr. Muharrem Ergin, Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin F. Fındıkoğlu, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Prof. Dr. Cengiz Orhonlu, Prof. Dr. Bedii N. Şehsuvaroğlu, Prof. Dr. Şehabettin Tekindağ, Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, Prof. Dr. Sabri Ülgener, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Doç. Dr. Ali Alparslan, Doç. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu, Doç. Dr. Mehmet Çavuşoğlu, Doç. Dr. Mehmet Eröz, Doç. Dr. Erol Güngör, Doç. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu, Doç. Dr. Mustafa Kafalı, Doç. Dr. Bekir Kütükoğlu, Doç. Dr. Mübahat Kütükoğlu, Doç. Dr. Erdoğan Merçil, Doç. Dr. Turan Yazgan, Doç. Dr. Hakkı Dursun Yıldız, Dr. Ömer Aksu, Dr. Alev Arık, Dr. Birol Emil, Dr. Kemal Eraslan, Dr. Tevfik Ertüzün, As. Ali İhsan Gencer, As. Ahmet Gökçen, As. Enis Öksüz, As. Osman F. Sertkaya. Şahsi dosyamda, Ankara Üniversitesi'nden Atsız'ın affını isteyen 127 kişilik bir liste var. Onlardan bazıları da şunlar: Prof. Dr. Orhan Acıpayamlı, Prof. Dr. Beynun Akyavaş, Prof. Dr. Kenan Akyüz, Prof. Dr. Oluş Arık, Prof. Dr. Şerif Baştav, Prof. Dr. Emin Bilgiç, Prof. Dr. Saadet Çağatay, Prof. Dr. Orhan Düzgüneş, Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Prof. Dr. Yaşar Önen, Prof. Dr. Faruk Sümer, Prof. Dr. Cengiz Uluçay, Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal, Prof. Dr. Talip Yücel, Doç. Dr. Rüçhan Arık, Doç. Dr. Kemal Aytaç, Doç. Dr. Halil Cin, Doç. Dr. Fikret Eren, Doç. Dr. Hilmi Hacısalihoğlu, Doç. Dr. Beyhan Karamağaralı, Doç. Dr. Halûk Karamağaralı, Doç. Dr. İsmail Kaynak, Doç. Dr. Talat Koçyiğit, Dr. İsmail Aka, Dr. Orhan Arslan, Dr. Cezmi Bayram, Dr. Celal Er, Dr. Süleyman H. Bolay, Dr. İsmail Hakkı Gökhun, Dr. Kâzım Y. Kopraman, Dr. Necmettin Sefercioğlu, Dr. Abdurrahman Yurtaslanı, Dr. Zühal Yurtaslanı, Dr. Hamza Zülfikar, As. Ruhi Fığlalı, As. Reşat Genç, As. Turan Güven, As. Orhan Kavuncu, As. Hüseyin Sever, As. Cemal Sofuoğlu. 20 Ocak 1974 tarihli Tercüman gazetesinde Prof. Dr. Bedii N. Şehsuvaroğlu'nun "Nihal Atsız ve Eserleri" başlıklı uzun bir makalesi yayımlanır. Yazıda Atsız, tarihçi, şair ve romancı, fikir ve dava adamı cepheleriyle değerlendirilmiştir. 21 Ocak 1974 tarihli Devlet gazetesinde "Baht utansın” başlıklı bir yazı kaleme alan Galip Erdem ise affın suçlular için isteneceğini, Atsız'ın suçlu olmadığını belirtiyor ve onun Çetin Altan'la kıyaslanmasına isyan ediyordu: " ... Atsız Bey'in affedilmesi için çalışanlar arasına niye katılmadım? Neden konuşmadım, niçin yazmadım? Cevabım tek cümledir: Canım istemediği için! Bana göre, Atsız Bey ve af kelimelerini bir arada düşünmek yanlıştan da öte bir gaflettir, acıların en dayanılmazıdır. Şimdi de, affedilmesi gerektiğini anlatmak için değil, kaynaktaki hatayı belirtebilmek ümidi ile yazıyorum, aziz Hocam'ın da fikrime katılacağını biliyorum. Af, suçlular içindir." "Atsız Bey'in affı konusunda beni ve hiç şüphesiz milliyetçileri kahreden başka bir uygunsuzluk var: Çetin Altan'ın affını sağlayan gerekçenin Atsız Bey için de kabul edilmesinin sağlanması ve bir çeşit merhamet istenmesi. Sanki Atsız Bey'le Çetin Efendi, milletimize hizmet bakımından eşit değerde kimselerdir de, sadece hastalık bakımından birbirlerine benzemektedirler; ikisi de aynı derecede zararlı, aynı derecede suçludurlar! İşte bu ölçüsüzlüktür ki, düşünmesini bilenleri deli ediyor! Henüz keşfedilmemiş bir bomba olmak ve millî şuurdan yoksun beyinlerin üstünde patlamak isterdim!" (Tekin, Şubat 2015: 357-358). Af kampanyası sürerken İstanbul Cumhuriyet Savcılığı da 18.01.1974 tarihinde Adli Tıp Meclisi Başkanlığı'ndan görüş ister. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Meclisi Başkanlığı'nın 18.01.1974 tarih ve 405 esas, 574 karar numaralı cevabi yazısında Atsız hakkındaki raporların icmali vardır: "18.1.974 günü İst. C. Sav. 1973/18660 sayılı yazıları ile gönderilen Nihal Atsız'a ait evrak incelendi: S.S.Y Bakanlığı Haydarpaşa nüm. Hastanesi sağlık kurulunun 8.8.973 gün, 2365 sayılı ve 8687/14391-3.9.973 sayı günlüAdli Tıp Meclisi raporu ile 17.1.974 gün 3/1974 sayı no.lu S.S.Y.B. Sağmalcılar devlet hastanesi sağlık kurulu raporlarında tesbit edilen hipertansiyon, arterio-sklerotik kalp hastalığı, gastro-duodenit ve kompanse şekerli diabet, senilite sebebiyle devamlı hastalık ve kocama sebebiyle ceza evi şartlarında yaşamasının sağlık yönünden mahzur olacağı bildirilmekle." "NETİCE:" "Nihal Atsız'ın yukarıda belirtilen arızalarının sürekli hastalıklardan olmakla beraber, halen T.C. Anayasasının 97/2 nci maddesine mümaas nitelikte görüldüğü, ancak hukukî bakımdan kararın ilgili ve yetkili makama ait bulunacağı mütalaasına varıldı." Başkan Dr. Muzaffer Güldoğan ve dokuz doktorun imzasını taşıyan rapor ve bazı af dilekçeleri 18.01.1974 tarih ve 974/1-69 sayılı yazı ile İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından Adalet Bakanlığı'na intikal ettirilmiştir. Yazıda, raporlar ve dilekçelerle ilgili bilgiler de bulunmaktadır: " "... Hüseyin Nihal Atsız hakkında verilen Haydarpaşa Numune Hastanesi Sağlık Kurulunun 8.8.1973 tarih, 2365 sayılı, Adli Tıp Meclisinin 3.9.1973 tarih, 8687-14391 sayılı, Sağmalcılar Devlet Hastahanesinin 17.1.1974 tarih, 974/3 sayılı raporu ile Adli Tıp Meclisinin 18.1.1974 tarih, 405-587 sayılı raporu ve" "Doktor Heinrich George Baum imzalı 20.11.1973 tarihli dilekçe, Çağatay Ferit Kayhan imzalı 28.11.1973 tarihli, Süleyman Sürmen imzalı 2.12.1973 tarihli dilekçe, Prof. Dr. Turhan T. Yüce ve arkadaşları imzalı 3.1.1974, Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu ve arkadaşları imzalı 3.1.1974, Doç. Dr. Tuncer Karamustafaoğlu imzalı 10.1.1974 günlü dilekçeler ile A. Necati Karabacak imzalı 10.1.1974 tarihli, Muslihiddin Akbuar imzalı 2.1.1974, Öğretmenler Derneği Yönetim Kurulu imzalı 11.1.1974, Ferahmuz Çalışkan imzalı 12.1.1974, Duran Erdem imzalı 12.1.1974, Ahmet Bekec ve arkadaşları imzalı 14.1.1974, Fevzullah Çifter ve arkadaşları imzalı 14.1.1974, İsmail Özkom imzalı 14.1.1974, Ülkü Derneği Antalya Şubesi imzalı 15.1.1974, Halil Şen imzalı 15.1.1974 günlü tel yazıları ve İnfaz Büromuzun 18.1.1974 tarih, 973/12-18660 sayılı yazısı ve ekleri ilişikte sunulmuştur.” Adalet Bakanı Hayri Mumcuoğlu da yazıyı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine sunmuştur. Yazıda adları geçenler dışında 11.01.1974'te Söke Öğretmenler Derneği Yönetim Kurulu, 13.1.1974'te Erzincan milliyetçileri, 14.01.1974'te Eskişehir'den çeşitli öğrenci dernekleri, Türkiye Gazeteciler ve Basın Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Özkan'ın göndermiş oldukları telgraflar da Cumhuriyet Arşivi'nde bulunmaktadır.
·
422 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.