Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Kitabın teşekkür kısmını özellikle okudum, Baran Güzel'i tanıyorum, şaşırmadım. Başkasının elinden çıksa üstünde sigarasını söndürecek kadar değersiz bulacağı bu taslağı kitap diye basmış. Bu kitabın bu haliyle iyi olduğunu düşünen Nermin Yıldırım'a da söyleyecek sözüm yok, zaten okuduğum iki romanında kendini tekrar ettiğini düşünmüştüm ama yine de diğer kitaplarına şans verme niyetim vardı, artık yok. Zaman kıymetli. Çok iyi kitaplar okuyor olman çok iyi yazıyor olduğun veya yazman gerektiği anlamına gelmiyor. Biliyorum, çok okuyan çoğu insan "acaba yazsam nasıl olur" diye kendi kendine heves ediyordur, o noktada haddini bilip geri duranlara teşekkürler. Okumaya niyetim yoktu ama devasa boyuttaki puntolar ve manasız siyah beyaz fotolarla dolu bir kitap neticede, neymiş diye kitapçıda elime aldığımda, kısa aralı iki turda bitti. Bu kitapta başka yazarlar tarafından daha önce daha güzel şekilde ifade edilmemiş tek bir duygu veya düşünce yok. Edebi bir lezzet, zekâ parıltısı veya özgünlük yok. Yazılmamış bir şeyin yazılmasını zaten bekleyemeyiz, biliyorum, binlerce kitap yazıldı bugüne kadar. Fakat yazdıklarında diğerlerinden sıyrıldığın, parladığın bir taraf yok. Beni şaşırtan, duygulandıran hiçbir şey yok. Yazdıkların, duygusal ama yazma konusunda özel bir kabiliyeti olmayan herhangi birinin günlüğünden bir çırpıda yazılmış ağlak satırlar gibi geldi. İlkokulda temasını öğretmenimin verdiği, kağıdı doldurmak için yazdığım o yüzeysel, önceden okuduğum kitaplardan öykündüğüm kompozisyon ödevlerimi okuyormuşum gibi hissettirdi. Hayatım boyunca kitap yazmayı asla düşünmedim ve bunu söylerken kendimi gerçekten hiç kötü hissetmiyorum: benim hezeyan anlarında ağlaya ağlaya yazıp, yazarken sakinleştiğim günlüklerimi bassak ortaya daha iyi bir iş çıkardı. Bu incelemeyi derinleştirebilirdim, tonumu bu kadar yükseltmeden sadece kurduğun cümlelerden örnekler vererek de basitliğini "anlatma göster" tekniğiyle ilam edebilirdim, ama ne var biliyor musun, o kadarlık zahmete de girmek istemedim. Ne var biliyor musun? 16 puntoluk harflerle yazılmış, kâğıt kalitesi son zamanlarda hasret kaldığım kâğıt kalitesine benzeyen, baskısı harika bu şömizli kitaba bakarken içim acıyor. Sevdiğim yazarların gazeta kağıdından hallice kağıtlara basılmış kitaplarını düşünüyorum ve gerçekten içim acıyor. Elena Ferrante'nin kitabı 30 sayfadan sonra cildinden ayrılıyor ve Melikşah ciltli, şömizli kitap çıkarabiliyor. Öfkemin en büyük sebebi budur.
Arkada Yaylılar Çalıyor
Arkada Yaylılar ÇalıyorMelikşah Altuntaş · Holden Kitap · 2024408 okunma
·
330 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.