Gönderi

YÜZBAŞI İŞBARA ALP Gece, sıcak... Bunaltı.. Esmiyor kuzey yeli, Bir sessizlik kaplamış bozkırı, dağı, beli... Dirseğinin altına destek etmiş bir taşı, Sağ eli şakağında düşünüyor Yüzbaşı! Bir ara gözlerini çevirdi gök yüzüne, Gördüğü nesnelerden korku girdi özüne! Bulutlar yumak yumak uçuyor gibiydiler; Ya kovalıyor, yahut kaçıyor gibiydiler. Yağız yer, sıcaklığın sıkıntısından üzgün, Gökte nasıl uçuşur bulutlar doludizgin?... Işbara Alp bu işi pek hayıra yormadı; "Bu bir uğursuzluktur" dedi, orda durmadı... Artmıştı Yüzbaşının yüreğindeki ağrı, Yürüdü yavaş yavaş karanlıklara doğru... Bu sırada belirsiz bir şey fırladı yerden, Yüzbaşı Işbara Alp mıhlanıp kaldı birden! Dedi: "Ya tavşan, yahut bir tilki olsa gerek!" Gezledi karaltıyı, yayına ok sürerek... Ne yazık ki uçan ok amaca varamadı; Yüzbaşı attığını ilk defa vuramadı!... Sararan şakakları, soğuk soğuk terledi, Hızla ardına dönüp "Çalık!" diye gürledi Çalık yere diz vurdu, Dedi: Yüzbaşım! Buyur!... -Çal toplan borusunu, bütün erlere duyur!
·
97 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.