Gönderi

323 syf.
9/10 puan verdi
Necip Fazıl Kısakürek tasavvuf kitapları ile ün yapmış bir yazardır. Bu alanda bir çok eseri var. Son Devrin Din Mazlumları ise bu uğurda yanlışa uğramış insanlardır. Necip Fazıl Kısakürek'te bunları kaleme almıştır. Dili ağır olsa da günümüzde biraz sadeleştirilmiştir. Ağır bir konusu ve dili yüzünden çok zorlanılacak bir kitap. Son Devrin Din Mazlumları kitabında dokuz bölüm vardır. Dokuz bölümde, kitabın adında olduğu gibi din mazlumlarından bahsedilmiştir. Bu eser, ‘Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar’dan sonra beklenmesi ve ona eklenmesi gereken bir bahsi çerçeveliyor. İmân ve ideal uğrunda umumi mazlumluk davasının çok yakından, öz hayatımızdan, yakın tarihimizden ele alınması ve hususi planda gösterilmesi… Bu yakın tarih ve hususi plân, İttihad ve Terakki ile başlayan, Cumhuriyetle yerleştiğini gördüğümüz İslâm nefretinin zeminini çizer ve o zemin üzerinde en kuduz zulüm kılıciyle düşürülen mazlum başların hikâyelerini anlatır. MAZLUM PADİŞAH 31 Mart Salı sabahı İstanbul, tüfek sesleri ile uyanır. Bir gece baskını şeklinde sabaha karşı İstanbul’u saran eşkıya değil, hakiki askerdir. Zabitleri iplerle bağlayıp kışlada hapsetmişler, silah depolarını yağmalayarak hepsini almışlardır. Önlerine çıkan herkese, sorulan soruya hep aynı cevap: "Şeriat istiyoruz!" Gizli niyet, önce şeriatı tepelemek, sonra da şeriat bağlısı Abdulhamid'i devirmek. Abdulhamid ise çoktan kararını vererek, onun yüzünden tek damla Müslüman kanı akıtılmasına razı değildir. İlahi kader ne ise o olur. Hakikati ters-yüz etme yoluyla, suçlu göstermek istedikleri din davasına vurulan ilk darbedir. Asiler Sultan Hamid'in pencereye gelmesini isterler ve Kabuli Kaptanı, onun itirazlarına rağmen gözünün önünde öldürürler. Bu olayın sonunda Abdulhamid'in yanında çok kişi kalmaz. Fetvaya göre Abdulhamid şeriat kitaplarını değiştirmek, devlet hazinesini keyfine göre harcamak, tebaasını da kanunsuz öldürmek ile suçlanmaktadır. Bu suçların hepsi ise bir yalandır. Abdulhamid'i tahttan indirerek onu Selanik'e yollarlar. Sadece iki vagon ile. İSKİLİPLİ ATIF HOCA İskilipli Atıf Hoca, şapka tepkisini ruhu farz edilmek veya bu uğurda şeriat temsil edici kabul edildiğinden kurban gitmiştir. Atıf Hoca hayatı baştan başa macera ve çile doludur. Onun ilk tutuklanışı meşruiyetin başında ve Mahmut Şevket Oaşa suikastı şüphelilerinden olduğundandır. Ordan oraya sürgün yedikten sonra yanlışlık oldu, diye serbest bırakılır. Sonra da özür amaçlı bir medreseye müdür tayin edilir. Kısa sürede burada namı yayılır. Atıf Hoca yabancı, Müslüman herkesin dillerinde gezmeye başlar. İslam aleminin her tarafından mektuplar almaya başlamıştır. Bir süre sonra evinde akşam namazını kılarken iki polis gelir ve evini aramak ister. Gece geç saatlere kadar aranan evden sonra Atıf Hoca'yı da alarak giderler. Kızı Melahat'ın babasını son görüşü bu zaman olur. Atıf Hoca bir hücre de kimseyle görüştürülmeden ve sorgusu yapılmadan tutulur. Sonra da Giresun'a götürülür. Sonra suçu olmadığı anlaşılsa da; İstanbul da tekrar hücreye kapatılarak, ailesine mektup yazmasına izin verirler. Buradan da Ankara'ya götürülerek İstiklal Mahkemesine çıkarılır. Mahkemeden üç yıl hapisle çıkması beklenirken, idam kararı çıkar. Atıf Hoca bunu rüyasında Peygamber Efendi'mizden haberini almıştır ve hiç şaşırmaz. Atıf Hoca şehadeti ile asılmıştır. DOĞU FACİASI En aşağı 50.000 Müslümanın kanının aktığı bu olaydan bir benzeri yoktur. Babalarını arayan ve yanına gitmek isteyen iki masum çocuğun Hozat kaymakamı tarafından süngületilerek babalarına yollanır. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içine atılması gibi bir sürü olay vardır. 50.000 cesedin, şahsiyetler dışı birçok din mazlumluğunun en çarpıcı levhasıdır.
Son Devrin Din Mazlumları
Son Devrin Din MazlumlarıNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20082,600 okunma
·
84 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.