Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

656 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
“Güzellik acıdır.”
Kitabı bitirdikten sonra yaklaşık 10 dakika hiçbir şey yapmadan oturdum. Ne okuduğumu, neler hissettiğimi düşündüm. Beni çok içine çeken ve farklı şeyler hissettiren bir kitap oldu. Ufak bir düşünce kargaşası yaşadığım için biraz karmaşık ve uzun bir inceleme olacak. Büyük ihtimalle çok uzun olduğu için kimse okumayacak ama yine de düşüncelerimi yazmak istedim. Bazı kısımlarda ufak spoilerlar içerebilir. İlk olarak konusundan bahsedeyim. Ana karakterimiz Richard Papen ,ailesi onaylamasa da, California’dan Vermont’a gelip burda Hampden Üniversitesi’nde okumaya başlıyor. Antik Yunanca bölümünden ders almak isteyen karakterimiz ilk başta bu dersin profesörü Julian Morrow tarafından reddediliyor. Sadece kendi seçtiği öğrencileri kabul eden Julian’ın sınıfında sadece 5 öğrenci olduğunu öğreniyoruz: Henry, Francis, Camilla, Charles ve Bunny. Sonrasında gelişen olaylar sonucunda ana karakterimiz Richard bu bölüme kabul ediliyor ve kendini altı kişilik, dışarıya kapalı bir arkadaş grubunun içerisinde buluyor. Richard bu insanlardan çok etkileniyor. Onlar tarafından kabul edilmek, onlar gibi olmak arzusuyla yanıp tutuşuyor. Her şey normal giderken bu arkadaş grubunun yaptığı eski bir ayin sonucu feci bir kaza yaşanıyor ve bu da sonrasında aralarından birinin ölümüne sebep oluyor. Kitabın ilk birkaç sayfasında ana karakterimizin de dahil olduğu bu arkadaş grubundaki kişilerin bir diğer arkadaşları olan Bunny’i öldürdüklerini öğreniyoruz. Richard kitabın bir kısmında Bunny’i öldürmelerine sebep olan olayları, bir kısmında da Bunny’nin ölümünden sonra yaşananları anlatıyor. Gizli Tarih’teki karakterler çok iyi yazılmış, kompleks karakterler. İyi insanlar değiller, hatta berbat kişiler oldukları bile söylenebilir. Ancak Donna Tartt bu karakterleri okuyuca tanıtmakta ve kişiliklerini anlatmakta harika bir iş çıkarmış. Hikaye boyunca Richard ile birlikte bu karakterleri tanıyoruz. Korkunç şeyler yapmalarına rağmen onlardan tam olarak nefret edemedim, hatta bazılarını sevmeye devam ettim. Beni en çok etkileyen karakter Henry Winter oldu. Hikaye boyunca gittikçe zalimleşiyor gibi hissetim. Henry zeki, manipülatif ve çok iyi bir yalancı. Çok uzun zamandır tanıdığı ve en yakın arkadaşı olduğunu söylediği Bunny’i soğukkanlılıkla katletmesi benim için dehşet vericiydi. Yine aynı soğukkanlılıkla uçurumdan aşağı inip Bunny’nin ölüp ölmediğini kontrol etmesi daha da korkunç hissettirdi bana. Bunny’i sevmememe rağmen çok kötü hissettim onun için. En tuhaf olanı ise tüm bunlara rağmen Henry’den nefret etmemiş olmam. Onu çok ilgi çekici buluyorum. Çok iyi yazılmış bir karakter olduğunu düşünüyorum ve bu açıdan onu seviyorum. Karakterlerden nefret edemememizin bir diğer nedeni ise Richard’ın onları sürekli idealize etmesi ve romantikleştirmesi. Kitabın ilk kısımlarında Richard’ın gruba katılışını, onlarla zaman geçirmesini okuyoruz ve herbir karakteri tek tek tanıyoruz. Mükemmel bir hayatları ve arkadaşlık ilişkileri varmış gibi görünüyor. Sakladıkları gizli tarafları açığa çıkmaya başladığındaysa onlardan nefret etmekte zorlanıyoruz. Hakkında konuşmak istediğim bir diğer karakter ise ana karakterimiz ve anlatıcımız Richard Papen. Richard kesinlikle bu grubun içindeki en normal, en empati kurabileceğimiz karakter. En azından en başında öyle. Kitabı okudukça Richard’ın da en az diğerleri kadar sorunlu olduğunu anlıyoruz. Yalan söylemekte çok iyi ve bunu hiç rahatsız olmadan yapıyor. Hatta bana göre yeri geldikçe okuyuculara bile yalan söylüyor. Kesinlikle güvenilmez bir anlatıcı. Özellikle Bunny’nin yaptıklarını anlattığı kısımları çok şüpheli buldum. İlk başlarda dediklerini hiç sorgulamadan okuyordum ve Bunny’den nefret ediyordum, ama bir süre sonra ya Richard okuyucunun onlara hak vermesi için Bunny’i olduğundan daha kötü gösteriyorsa diye düşünmekten kendimi alamadım. Bir süre sonra Richard’ın anlattığı her şeye şüpheyle yaklaşmaya başladım ve bu da kitabı okurken bir sürü teori üretmeme, ‘ya aslında böyle olduysa’ diye düşünmeme sebep oldu. Her bir cümleyi istemsizce daha dikkatli, daha düşünerek okudum. Ayrıca Richard’ın bakış açısından okuduğumuz için bazı olayların tüm yüzünü asla öğrenemiyoruz, sadece ana karakterimizin bildiği kadarını okuyoruz olayların. Tüm bunlar bazı okuyucular için can sıkıcı bir durum olabilir ama benim kitabı beğenmemin en büyük sebeplerinden biri de buydu kesinlikle. Okuyucunun yorumuna bırakılan yerler olması, karakterleri ve yaşanan olayları yorumlayıp teoriler üretebilmemiz çok hoşuma gitti. Kitabın üslubuna gelirsek, ilk defa Donna Tartt’ın kalemini okudum ve yazım tarzından çok etkilendim. Oldukça uzun betimlemeler yapıyor ama buna rağmen çok akıcı bir kitap. Mekan tasvirleri, olay akışı ve karakterlerin duyguları çok iyi yansıtılmış. Okurken sayfalar akıp gidiyor. Kitabı elinizden bırakamıyorsunuz, özellikle son 50-60 sayfada. O son birkaç sayfayı çok hızlı okudum istemsizce. Kitabın sonuna gelirsek, şok edici, beklenmedik bir son gibi gelmişti ilk başta ama tekrar düşününce hikayeyi bitirmenin en iyi yolu buydu. Yaptıkları korkunç şeylerden sonra bile bazı karakterler için üzgün hissetmekten alıkoyamadım kendimi. Kitabın sonunu beğenmeyenler de olabilir ama böyle bir hikaye için uygun bir son olmuş, spoiler vermeden ancak bu kadarını söyleyebilirim. Bu kitabı herkese önerir miyim peki? Cevabım hayır. Herkesin severek okuyabileceği bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Karakterler de olaylar da herkesin sevebileceği bir türde değil. Her okuyucunun ilgisini çekebilecek bir eser olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca birkaç tetikleyici içerik de var okumayı düşünenler dikkat etsinler bu konuda. Benim bile rahatsız olduğum birkaç nokta oldu okurken. Dark academia merakı olanlar veya bu tür kitaplara başlamak isteyenlere kesinlikle öneririm ama. Buraya kadar okuyan varsa okuduğunuz için teşekkür ederim.
Gizli Tarih
Gizli TarihDonna Tartt · Pegasus Yayınları · 20181,621 okunma
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.