Gönderi

282 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Çocukluğum ; yazarın babasını kaybettiği gün ile başlıyor Maksim henüz 5 yaşındayken. Ben biyografileri zaten çok severim ama bu kitap biyografinin çok ötesinde yazarın oğluna ithaf ettiği bu eser gözümün önünde öyle bir dünya açtı ki ve yazarı öylesine sevdim ki tüm eserlerini okumaya karar verdim. Hem babası hem annesi gözünün önünde ölen, her fırsatta dövülen o küçük çocuğu sarıp sarıp sarmalamak istedim. Kitapta yazarın hayatında iz bırakan karakterlerin hepsi roman konusu olacak kadar renkli ayrıca. Hiç sıkılmadan bitmesin diyerek okuyacaksınız eminim. Zorlu bir çocukluk geçiren ve bize bunu detayları ile başarılı bir anlatımla aktarmayı başarabilmiş yazarın, güçlü hafızasına hayran kalmamak elde değil. Kitabı okurken fark ediyorsunuz ki, yazar 40-50 yıl önce yaşanmış olayları bile en ince ayrıntısına kadar hatırlıyor. Bu sebepten ötürü de kitabın vurucu konusunun yanı sıra ön plana çıkan bir diğer özelliği de çarpıcı betimlemeleri oluveriyor. Dayağın, öfkenin, kan davalarının ve daha pek çok şiddet içerikli olgunun ne anlama geldiğini daha küçük yaşında dedesinden, dayılarından yaşadığı mahalleden öğreniyor Gorki. Katı dede figürünün yanında, ona iyiliği ve güzelliği öğreten figür olarak da anneannesi ön plana çıkmakta. Eserin, sıklıkla değindiği ve önemli olduğunu düşündüğüm noktalardan biri de dönemin kadınlarına karşı olan bakış açısı. Toplum kadınları öyle bir hale getirmiş ki, onlar bile kendilerini küçük görmekte, kadına kalkan ele normal gözüyle bakılmakta. Kadına karşı takınılan şiddet günün olağan bir parçasını oluşturmuş hatta bazen sırf zevk için bile insanlar evlatlarının analarını dövmekteler. Kitabın bir noktasında aynı şu şekilde anlatılıyor olay; Anneanne, dedeye oranla daha iri kıyım biri olmasına rağmen, dedenin attığı dayaklara sözsel bir karşılık bile vermiyor. Torununun bu eziyete neden katlandığını sorması üstüne de ''O evin erkeği'' şeklinde bir cevapla geçiştiriyor onu. Peki, Anneanne bu cevabı dededen korktuğu için mi veriyor? Yoksa onu sevdiği için mi? İkisi de değil. Anneanne, bu durumun yayılması sonucu toplumun vereceği tepkiden korkuyor. Çünkü toplum bir şeyi onaylamadığı zaman, bunun yaptırımları ağır ve can yakıcı olabiliyor. Eserde dikkat çeken bir diğer önemli husus da yine acımasız bir toplumun, temiz bir çocuğu nasıl asabileştirdiği. Aslında ne kadar farklı olursanız olun, ne kadar aykırı olursanız olun, bir topluma ayak uydurmak için istemsizce olsa dahi değişirsiniz. O toplum da, ilk başta istememiş olsa bile, yine istemsizce içine alır sizi. Çünkü yaşamaktan da öte, hayatta kalmanın temel yolu budur. Anne-babasıyla yaşarken bir kez bile el kaldırılmadan büyüyen Gorki, dedesinden yediği dayaklardan dolayı, kavgacı bir çocuğa dönüşür. Cüssesinin de getirisi ile sokaklardaki dövüşlerde adı geçen bir çocuğa dönüşen Gorki, ilk başta toplum ile mücade etmeye çalışsa da, ki insanlar da onunla eder, bir noktada bundan vazgeçmiş olacak ki toplumu içine alır, arkadaşları olmaya başlar. Ve kitap nerdeyse hayatının büyük bir aşamasında yanında olmayan annesinin ölümüyle de son bulur, benim için okuduğum ve beğendiğim biyografilerinden biriydi bu tarz kitapları seven herkesin bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum iyi okumalar.
Çocukluğum
ÇocukluğumMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 201415,9bin okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.