Gönderi

Geçenlerde yürüttüğüm tartışmayla ilişkili metin s.59-60
Mannheim, kelimenin mutlak anlamıyla tam bir rölativisttir. Ona göre tek bir mutlak doğru (hakikat) vardır; bu biricik mutlak doğru (hakikat), bütün doğrunun rölatif olduğudur. Mesela insan bilinci, bir manzarayı farklı bakış açılarından (perspectives), farklı tarihi konumlardan bir "manzara" olarak algılayabilir ve bu algılama farklılığına rağmen "manzara"nın kendisi ilgili bakış açıları içinde eriyerek kaybolmayabilir. Gerçekliğin her mümkün resmi, gerçek bir karşılığa sahiptir. Gerçekliğin her mümkün resminin doğruluğu yalnızca diğer bakış açılarıyla kontrol edilebilir. Bu durumda "doğru"ya farklı, birden fazla bakış açısının varlığında yaklaştığımızdan söz edebiliriz. Tarih ancak yine tarih içinde bir noktadan algılanabilir; tarihin dışında ve ötesinde sabit bir algılama noktası yoktur. Gerçekliği algılayan özne (grup) daima tarih içinde bir öznedir; dolayısıyla tarihin olduğu kadar toplumun da dışında ve ötesinde bir algılama noktasının varlığı imkansızdır. İnsanın algılama eylemine mahkumiyeti, aynı zamanda tarihe ve topluma mahkumiyetidir. Tarihi konum rölativizmle bir arada ortaya çıkar ve sonunda mutlak rölativizm noktasına ulaşır. Belirli bir grubun entelektüel motivasyonu ve düşünme biçimiyle, bir taraftan grubun entelektüel konumu, diğer taraftan sosyal gerçeklik arasında güçlü bir bağ vardır. Her düşünme biçimi bir grupla birlikte varlık kazanabilir yalnızca. Mesela modern rasyonalizm burjuvaziyle birlikte gündeme gelen dünya varsayımları ve entelektüel isteklerle ilişkilidir. Düşünme tarzları ve bakış açıları ve entelektüel isteklerle ilişkilidir. Düşünme tarzları ve bakış açıları belirli bir dünya görüşü içinde düşünme tarzları ve bakış açılarıdır. Kendinde doğru yoktur; Kendi bağlamı içinde doğru vardır. Mannheim'ın ana hatlarını çizdiğimiz bu mutlak rölativizminin, rölatif doğru'nun da sözünün edilemeyeceği kaotik bir anarşizme yol açacağı açıktır. Mannheim bunun farkındadır ve mutlak rölativizmin "anarşizm" demek olduğunu bilir. Gerçekten de rölativizmin mantığı mutlaklaştırıldığında şu anarşist konum ortaya çıkmaktadır: Mutlak doğrular yoksa yanlışlar da yok demektir. Buysa yalnızca bir kaos olabilir. Mannheim, "mutlak rölativizm"ini "anarşizm" çıkmazından kurtarmak amacıyla bir teşebbüste bulunur ve rölativizm kavramı yerine, bağlantılı, ilişkili olma anlamına gelen "relational" kavramını yerleştirerek, bu kavramı "rölative" kavramına tercih ettiğini öne sürer. Fakat buna rağmen "rölativist" konumdan kurtulmayı başaramaz; aslında Mannheim'ın "rölativizm (görecilik)" ile "relationism (ilişkicilik)" arasında yaptığı ayırım "bir kelime oyunundan başka bir şey değildir." Özet olarak bilgi sosyolojisinin, genel olarak sosyoloji disiplininin bizatihi kendisinin varlığını rölativist bakış açılarına borçlu olduğu tartışma götürmez bir şeydir. "Bilgi sosyolojisi", der sosyolog Remmling, "muhtemelen şüpheci rölativizmin en özgül ifadesidir. Klasik sosyoloji, Batı'da 1789 Devrimi yıllarının bir rölativiteler kaosu içinde anlamlı hale gelen bir "düzen" arayışından doğmuştur ve cevabını aradığı temel problem şudur: Toplum niçin ve nasıl mümkündür?
Sayfa 59 - Paradigma yayınlarıKitabı yarım bıraktı
32 views
Selim okurunun profil resmi
Akılda kalması faydalı kısım:#240723565 gülünecek bir şeydir dikkat!
Selim okurunun profil resmi
Mannheim'ın sözü:#240724085
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.