Yitik Sevdalar Üstüne
İstif ettik sevgimizi yangın yüreklerimizde.
Acılar serptik yaralarımıza gönül tezgâhında.
Çile çıkagelirken aşkı gönül otağından kovduk.
Hani biz, aşkla çıkacaktık yüce kalelere?
Çırpınırken aldatılmışlığın dehlizlerinde
Terk etti bizi sevdalar hüzünle.
Siz, sevdayı hiç aradınız mı dostlar?
Kanadı kırık bir martıda gördük
Kanayan ve acıyan yerlerimizi.
Acılarımızın üstünde söndürdük sigaralarımızı,
Sanki dağladık kalbimizi!
Kan akan ırmaklarda duyduk sesimizi.
Kara şubatlarda boğduk aşk nefesimizi.
Siz, acıları aşkla hiç üflediniz mi dostlar?
Çile hırkasını giymeden aşka soyunduk.
Sevda çiçeği değil, yaban gülleri derdik.
Oysa, “Aşk düğününde biz de varız.” derdik.
Acıyla pıhtılaşan yüreğimizi
Sabır eleğinden geçiremedik.
Sevgi tohumlarını çorak topraklara ektik.
Siz, baharı hiç yaşadınız mı dostlar?
Bulanık yüreklerde durmuyor aşk.
Susuz topraklarda yeşermiyor aşk.
Gönüllerde ölümsüz aşklar yok!
Yok artık yürek yolculuğuna ışık tutanlar.
Yok artık rüzgârlara dost olan soluklar.
Yok artık gül kokulu topraklar yok!
Siz, aşkı hiç tanıdınız mı dostlar?
Saf yüreğimiz, billur hülyalarımız kanıyor
Acıların zehir zemberek dilinde.
Bomboş kalıyor aynalar
Ve aşkını yitiriyor baharlar.
Gönül teknemize doluyor kara sular.
Dev bir yalnızlığı paylaşıyor yıldızlar.
Siz, umudunuzu hiç yellere kattınız mı dostlar?
Gökkuşağı renklere boyadığımız umutlarımızı
Hiç gelmeyen baharlarda kaybettik.
Ekmeği dişler gibi
Aşklarımızı da yedik bitirdik.
Yitirdik ak sevdamızı
Yüreksiz çağın kanatlarında!
Siz, yitik sevdalara hiç ağıt yaktınız mı dostlar?
Ahmet Sezgin Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.